Fetullah, önce tansiyon aletiyle işine gelen yabancı medya temsilcilerinin önünde şov yaptı.
Sonra da "en iyi savunma saldırıdır" diyerek iftiralarını sıraladı.
Yine takiyye, yine münafıklık, yine alçaklık, yine batıya yaranma, yani yine ve yine ağlak hocanın ajitasyon gösterisi…
DAEŞ'e destek verdiğini söyleyerek veya sanki bir şikâyet nedeniymişçesine "emir 'el müminin olmak istiyordu" diye Erdoğan'ı suçlaması yetmiyormuş gibi bir de herkesi dinlettiğini itiraf eder gibi bir iftira daha atıyor.
Köşeye sıkışmış bir zavallı gibi ABD'ye "ne olur beni Türkiye'ye iade etmeyin" bakışı atarken bir yandan da atarlı ergen gibi "zaten bana gıcığı vardı çünkü onun ayıbını biliyordum. hıh" diyerek koca vatan savunmasının aslında bu, eşeklerin bile güleceği olaydan çıktığını söyleyerek seviyesini yerin bin kat daha altına çekiyor.
Darbeye "Tiyatro" diyor.
Senaryoyu da ne güzel oynadılar diyor.
Böyle demekle, takipçilerine de "siz de böyle deyin, siz de sosyal medyada böyle paylaşım yapın" diyor.
Birkaç olmazsa olmaz rüya anlatıyor.
Büyüden falan bahsediyor yabancı medyaya…
Bu da yetmezmiş gibi Erdoğan'ın onun okullarını kıskandığını, onun dünya çapında yaptığı işleri yapamadığı için Erdoğan'ın evet yanlış okumadınız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onun işlerini ve sahip olduklarını kıskandığını söylüyor, dünyada beş kuruşluk bir mal varlığı bile olmayan(!) Fetullah.
Çevresindeki basın mensuplarıyla mı alay ediyor diyorsun, ülke ile mi dalga geçiyor diyorsun, bel altı muhabbet mi yapıyor diyorsun ama yok adam ciddi ciddi "Erdoğan beni kıskandı" diyor.
''Erdoğan beni kıskandığı için kendine darbe yaptı'' diyor yav.
Ben bu adamın teranelerine neremle güleyim diye şaşırırken o da ne röportaja yapılan bazı yorumlara bakıyorum ki dehşet bir durum; buna inananlar var.
"Yok artık, troldür. İroni yapıyorlardır "derken ciddi ciddi bu adamın sözlerine inananlara rast geliyorum.
Destekleyen mi dersin, hala daha savunan mı dersin, haklı çıkarmaya çalışan mı dersin…
O halde günah benden gitti. Ben de sizin seviyenize inip sizin gibi Fetullah'a yalakalık yaparken salyaları akan alçak bir güruhu muhatap alacağım ve sanki muhatap alınmaya liyakatiniz varmış gibi yapacağım.
Gelin şimdi birlikte, eğer darbe planı gerçekleşebilseydi FETÖ'nün yapabileceği şeyleri ele geçen deliller üzerinden inceleyelim.
Sıkıyönetim ilanına ilişkin belgede yani tüm bakanlıklara gönderilmiş olan ve altında "Yurtta Sulh Konseyi Başkanı" imzası taşıyan sıkıyönetim direktifinde neler geçiyor. Bir komplo teorisinden veya ''şöyle olabilirdi" gibi bir abartılı tahminden değil, gerçeklerden bahsedeceğiz.
Tabii ki güvenlik ve bazı önemli nedenlerden ötürü halka açıklanamayan sıkıyönetim maddeleri bende mahfuz kalacak. Halka açıklanabilenler bile o kadar dehşetli ki…
Sıkıyönetim planının 4 tane eki var.
Evet, hani şu "tiyatro" dediğiniz uygulama için "tiyatro" bu ya; bir de sıkıyönetim direktifi hazırlanmış.
Sıkıyönetim komutanlıklarının listeleri, hükümet üyelerini ve eğer yapılan suikasttan sağlam kurtulursa Erdoğan'ı asmak üzere yargılayacakları sıkıyönetim mahkemesinin görevlendirme listesi ve kafalarına göre olan adamlardan yaptıkları atamaların yazılı olduğu belgeler de bu direktifin içinde üstelik.
6. maddede geçen "İkinci bir düzenlemeye kadar kamu yetkisiyle yapılan tüm atama ve görevlendirmeler teşkil edilen Yurtta Sulh Konseyi tarafından ve onun vereceği yetkiye istinaden yapılacaktır. Bunun haricinde yapılacak işlemler yok hükmündedir" ibaresiyle devlete ait bütün yaptırımları ellerinde tutacaklarını ilan ediyorlar.
Yani artık devlet adına biz konuşacağız, biz yaptırımlarda bulunacağız yani devlet biziz diyorlar.
Özetle "Ey millet sizi ananızdan doğduğunuza pişman edeceğiz " diyorlar.
"Ne canınız, ne malınız kim olursanız olun kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar hiç fark etmez artık güvende değilsiniz" diyorlar.
Bunu Boğaziçi Köprüsünde ispatladılar zaten.
8. maddede "Meşruiyetini kaybetmiş mevcut yürütme erki görevden el çektirilmiştir. Meclis feshedilmiştir. Vatana ihanet içerisinde bulunan tüm kişi ve kuruluşların en kısa zamanda ulusumuz adına karar vermeye yetkili mahkemeler önünde hesap vermesi sağlanacaktır" ibaresiyle hükümetin ve meclisin derhal feshedilmesi var.
Sonrasında ise vatana ihanet içerisinde olan kurumların kapatılması ve sorumlularının yargılanması…
Yani "vatana ihanet" derken kendilerini kastetmiyorlar tabii ki.
Onlara göre onlar vatan biz de onlara ihanet ediyoruz.
O halde darbe istemeyen herkes vatan haini.
FETÖ'ye karşı olan herkesin hükümetten tut da FETÖ'ye parasal destek vermemiş veya devlet ihalelerine girmiş olan şirket yetkililerinin veya hükümete sempatisi olan herkesin öldürülmesi demek oluyor bu.
Evet abartmıyorum. Parasal destek vermedi diye darbe öncesi henüz yargıdaki FETÖ'cüler temizlenmeden evvel FETÖ savcısı Hüseyin Kaplan'ın kuzeniyle evli olduğu iş adamı Galip Öztürk hakkında atılan onlarca iftira sonucu açtığı davalar ortada.
Savcı Kaplan bunu "Galip ağabey" başlığı ile yazdığı ve eşini kuzenine emanet ettiği mektubunda kendisi açıkça dile getirip her şeyi itiraf etmiş.
10. maddede yurtdışına çıkışın yasaklanması ve deniz ulaşımının kapatılmasının ayrıntıları var.
Yani herhangi bir yerden gelebilecek olası bir yardımın önünü kesme amacıyla ülkeye kilit vurma niyeti var.
11. maddede tüm valilerin görevden alınması, konseyin kafasında olan kişilerin vali ve belediye başkanı olarak tayin edilmesi var.
Teşkilata bak sen!
Sen o kadar insanı ne ara kafaladın veya ne ara oralara kendi FETÖ üyelerini yerleştirdin.
Organizasyona bak hele…
12. maddede ise siyasi partilerin görevlerinin sonlandırılması ve başkanlarının yargılanması var.
Yargılanmadan kasıt yine hükümete destek verenlerin asılması…
Bir de FETÖ'nün desteklediği Akşener burada pusuya yatmış bekliyor.
Çünkü ilkokul çocuğunun şeker isterken diretmesi gibi kendi "Ben başbakan olacam" komik değişiyle önceden kulağına bir şeyler fısıldanmış, belli.
15. maddede bütün Polis Teşkilatının, sıkıyönetim komutanlarının emri altına alınması ibaresi var.
Hatta verilen emri yerine getirmede kusurlu davranırlarsa mesela erlere yaptıkları gibi "halka ateş edeceksin" denildiğinde ateş etmezlerse ceza alacaklar yani erlerin kafasına sıkılacak belli ki.
16. maddede ise "Suçluların ve suç şebekelerinin içinde olanların ve arananların yakalanarak muhafaza altına alınması" ibaresi var.
Yani halktan kim bize karşı gelirse kafasına sıkarız diyor.
Aynen de uygulandığı gibi.
Çünkü burada suç dediği darbeye karşı çıkmak...
Bunlar benim tahminlerim değil.
"Gizli" ibaresiyle gelen ve bütün bakanlıklara gönderilen, önceliği "Yıldırım harekâtı" olan bir resmi(!) evrak…
Belge yani.
Darbecilerin ve cuntacıların ülkemiz üzerindeki hain planlarının sadece gizli ve üstü kapalı ifadelerle kanıtlanmış belgeleri.
Fetullahçı Terör Örgütü, küresel güçlerin maşası olarak bu ülkede bir kere daha seçilmiş bir devlet başkanını hatta bu sefer bir Cumhurbaşkanını idam etmeye, hayatına kastetmeye, ülkeyi savaş alanına çevirmeye, batılı devletlerin çıkarlarına uygun olarak bu ülkede bir iç savaş çıkarıp o çıkarcı ülkelerin ülkemizi bölüşmelerine fırsat tanımaya kalktı.
Fetullah, ağlak ve hastalıklı ajitasyon yöntemlerini kullanıp, senelerdir zehrini yavaş yavaş milletin bağrına akıta akıta kendi milletini sattı.
Şimdi de çıkmış ABD'de CIA tarafından korunan ABD devletine ait sarayından "ben masumum. O kadar masumum ki bakın nasıl da hastalandım" numaraları çekiyor.
Bunun haşhaşi güruhu da hala daha bu haşhaşi başına inanıyor.
Stockholm sendromu mu denir, Kıtmir duasının oluşturduğu büyünün etkisi mi denir, narsistik- şizofrenik ruh haline olan hayranlığın etkisi midir ne menem bir şeyse artık bu hâlâ daha takipçilerinin gözlerini boyayabiliyor…
Mensupları hâlâ daha "Hocaefendi" diyebiliyor, hâlâ onu savunabiliyor, hala Erdoğan'ı suçlayabiliyorlar.
Belli ki ancak Fetullah'ın idamıyla bu büyü bozulacak.
Sonuçta Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi biz demokratik bir ülkeyiz.
Demokrasi, halkın isteklerini gözeten bir yönetim demektir. Ve halk bu alçak vatan hainleri için idam istiyor.