İngiliz Times gazetesine, PKK'nın sözde lideri ve KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, "Erdoğan bizi yenerse, Türkiye'de demokrasi isteyen herkesi mağlup edebilir...Erdoğan'ı ve AKP'yi devirmek istiyoruz. Erdoğan ve AKP devrilmedikçe, Türkiye asla demokratik bir ülke olamaz" diyerek PKK'nın Türkiye'deki asıl hedefini açıklamış (!)
Bu ifadeleri nereden hatırlıyoruz biz?
Amerika da Irak'ta, Afganistan'da ve Suriye de yeterince demokrasi olmadığını düşünüp oralara demokrasi götürmüştü değil mi?
Hımm… PKK'nın bir Amerika projesi olduğunu bu kadar da fazla gözümüze sokmasaydınız bari…
Peki ,Amerika projesi olan PKK bu amacına nasıl ulaşacakmış acaba ?
Bombalar patlatarak, hendekler kazarak, mayınlar döşeyerek, tuzaklar kurarak, masum insanları öldürerek ve Türkiye halkını terörize ederek, camileri ve Kur'an'ları yakarak, kentleri harabeye çevirerek...
İlginç, çok ilginç…
Kanla, ölümle, terörle demokrasi getireceklermiş.
Enteresan, çok enteresan…
Soruyorum PKK; Sen neyin kafasını yaşıyorsun?
Gayrı meşru ve tahripkar bir yol ile olumlu bir sonuç elde edilebilir mi ?
Yaralayarak ve katlederek insanlara ölüm kusan teröristlerin demokrasiden, barıştan, kardeşlikten ve yaşatmaktan dem vurması ne kadar da anlamsız ve komik!
Ne kadar mide bulandırıcı !
Ne kadar akıl dışı ! Değil mi ?
Sizin bohçanızda ölümden, kinden, nefretten, kan dökmek ve fesat çıkarmaktan başka bir şey yok ki.
Terörist olduğunuz için sizinle anlaşma, barış ve uzlaşma olamaz.
Sizin kökünüz kazınmadan bu topraklara asayiş, huzur ve güven gelemez.
Nasıl olsa eninde sonunda sağlam iradeye diz çökeceksiniz !
Böyle alçaklık olur mu ?
Önceki terör saldırılarının belli bir kesimi hedef aldığı söylenebilir...
Suruç'ta Alevi gençler, Ankara Garı'nda sendika mensupları ve sözde
HDP'liler, İstanbul Sultanahmet'te Alman turistler ve yine Ankara Merasim sokakta TSK mensupları vs...
Ne var ki, Kızılay'daki terör saldırısının insanların en yoğun olduğu akşam saatinde ve Pazar günü gerçekleştirilmesi hedefinde tüm TÜRKİYE HALKININ olduğunu göstermektedir.
Türkü, Kürdü, Arabı, Ermenisi, Süryanisi, Lazı, Çerkezi, Alevisi ve Sünnisi...Anlayacağınız herkes hedefti !
Peki PKK niye böyle bir yola başvurdu?
PKK, Güneydoğu'da iç savaş çıkaramadığı, halkı sokaklara dökemediği ve üstelik güvenlik güçleri karşısında da mağlup olduğu için böylesine ahlaksız ve vicdansız bir eylemi gerçekleştirdi.
Aslında Kızılay saldırısı, bölücü terör örgütü PKK'nın maskesini indirmiş ve gerçek yüzünü bir türlü göremeyenlere de artık göstermiş oldu.
Kızılay saldırısı sonrası tepkiler
Anti-Erdoğanizm şemsiyesi altında birleşen DÜŞMAN KARDEŞLER böylesine kanlı bir eylemi bile arsızca siyasi ranta çevirmeye çalışıyorlar.
Böyle bir zamanda bile milletçe beraber olamayacaksak ne zaman beraber olacağız ?
CHP, suçlu Erdoğan dedi...
HDP, suçlu Tayyip dedi...
Sözcü gazetesi, suçu başkanlık istediği için Cumhurbaşkanın üstüne yıkmaya çalıştı.
Sözde akademisyenler, faturayı Cumhurbaşkanına ve Ak Parti iktidarına kestiler.
FETÖ kin kusarak yine her zamanki gibi suçlu Erdoğan dedi.
PKK gazeteleri olan paçavralar bile ağızlarından salyalar akıtarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tutmaya çalıştılar.
Ya arkadaş bombayı patlatan teröristlerin, onların beyinlerini yıkayan PKK'nın ve onları istihdam eden küresel güçlerin hiç mi suçu yok ?
Teröristler kamplarında bombalanarak imha edilirken "Devlet sivilleri öldürüyor" diye itiraz edersiniz…
Bombacılar, canlı bombalar yakalanır; "Onlar masum. O inşaat işçisi, şu da üniversite öğrencisi. Faşist olan sizsiniz. Faşist devlet işte ne olacak" diye itiraz edersiniz…
PKK'ya destek veren terörist kanal kapatılır "Özgür basın susturulamaz!" diye itiraz edersiniz…
Teröre yardım ve yataklık yapan, devlet sırlarını afişe eden gazete müdürü tutuklanınca "Özgür gazetecilik nereye gitti" diye itiraz edersiniz…
Bildiri yayınlayan akademisyenlere, sırf akademisyen olduğu için teröriste destek çıktığı için terörist statüsünde oldukları halde "kahraman" dersiniz…
Yasin Börü katledilirken, polis ve askerler şehit edilirken ses çıkarmayıp teröristler öldürüldüğünde "siviller ölüyor" diye feryat edersiniz…
Patlama sonrasında terör nedeni ile oluşturulmak istenen kaos ve panik ortamı oluşmasın diye internet yavaşlatılır "Devlet yapa yapa bunu mu yaptı terörle mücadele için" diye itiraz edersiniz…
Patlamada vefat edenlerin beden fotoğrafları duyarsız kişilerce, şuursuzca paylaşılmasın diye yayın yasağı getirilir "Nerede basın özgürlüğü" diye itiraz edersiniz…
Suriye'deki PKK ve uzantılarının kampları bombalanır "Suriye'de ne işimiz var" diye itiraz edersiniz…
Asker, PKK 'yı dağda bitirmeye çalışır, şehirde hendek krizine rağmen
PKK'nın kökünü kurutur "AKP iç savaş çıkarmaya çalışıyor" diye itiraz edersiniz…
Sonra da patlama olunca "Güvenlik zafiyeti var, yok efendim devlet katil, Tayyip başkanlık gelsin diye yapıyor bunu" dersiniz.
PKK ; "Ben yaptım " diyor.
Adamlar; "Yok onlar yere izmarit bile atmazlar. Onlar cici gerillalardır. Onlar dağda kelebek kovalamaca oynayıp ağaçlara salıncak kuran şirin insanlardır… Devlet yapmıştır. Kesin Tayyip yapmıştır." diyor.
Terörist kızın babası, kızının cenazesini almak için bile gelmek istemiyor. PKK severler ise neredeyse onun için ağıt yakacaklar...
Kızılay'da patlatılan bombaların zamanlaması çok manidar!
Ankara'daki patlamanın Meclis'teki HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının yoğun olarak tartışıldığı zaman diliminde,
Nusaybin ve Yüksekova'da temizlik faaliyetlerinin yapıldığı bir dönemde,
Cenevre toplantısı öncesinde,
En çok da yüzyılın projesi olarak nitelendirilen Türkiye ile Azerbaycan arasındaki TANAP projesinin hızlandırılmasının konuşulacağı ziyaret öncesinde Türkiye'nin kalbinde bombalar patlıyor...
Çok ilginç değil mi ?
Neyse yazımızı bir mafya atasözü ile bitirelim.
"En çok kim başkasını katil ilan etmeye çalışıyorsa bilin ki katil odur."
O halde bakalım en çok kim veya kimler "Devlet katil" diyorsa işte katil ve katilin yardakçıları da onlardır.
Bak şimdi bir gülme geldi bana: PKK 'ya bak sen ya, ülkeye demokrasi getirecekmiş…
