Yarın, Türkiye demokrasisinin 28 Şubat dâhil, 12 Eylül 1980'den bu yana gördüğü en rezil darbe girişiminin birinci yılı.
Başta milletin, Erdoğan'ın ve Hükümet'in dik durmasıyla bu darbe girişimini atlattı Türkiye.
Seçilmişlerin ve çocuklarının bile kelepçe takılarak Hükümet'in yargı-polis darbesiyle indirilmek istendiği bir girişim.
Devlet içinde o güne kadar istedikleri her şeyi elde eden, ekonomisi, medyası kat be kat büyüyen, okullarına, kolejlerine, dershanelerine istediği arsaları tahsis ettiren Paralel Yapı,
"Yeterince güçlendim, Hükümet de kimmiş?" diyerek düğmeye bastı.
Ya da birileri onun düğmesine basarak harekete geçirdi.
***
Hükümet'in "Dershaneleri özel okullara dönüştüreceğim" demesi, Paralel Yapı'nın zihnini açtı(!) 12 yıldır fark etmedikleri, bilmedikleri bir şeyin farkına vardılar aniden.
Erdoğan'ın, AK Parti'nin, Bakanların, milletvekillerinin hatta AK Parti'ye oy veren milyonların yolsuzluk batağına battığını, "Hırsız" olduğunu öne sürmeye başladılar.
***
Kendileri her şeye "Delil gösterin, hani belge nerede?" diyorlar ama. Yolsuzluk, hırsızlık iddiaları ile ilgili polisin getirdiği para sayma makinasından ve illegal montaj tapelerinden başka hiçbir delile, ispata ihtiyaç duymuyorlar.
***
Son yapılan "Paralel Yapı" çerçevesindeki operasyonların, 2009 yılında "Örgüt" denilerek aleyhlerinde "Kumpas" kurulan küçük bir Risalei Nur Grubu'nun suç duyurusuyla başlatıldığı açıklandı.
Cemaat'e eleştirel yaklaşan ve "Tahşiyeciler" denilen gruptan 122 kişi aylarca hapis yattı. Bazıları serbest kalınca suç duyurusunda bulunmuş. Anlayacağınız meselenin, 17 Aralık'la ilgisi dolaylı.
Olay daha çok, bir dizi senaryosundan yola çıkılarak bir grupla ilgili isnat edilen 'suç örgütü' iddiasının ardından yaşanan mağduriyetle alakalı.
Senaryoya yer veren televizyon kanalının, yapımcının, senaristin, destek veren köşe yazarının vs. ifadesi alınmak isteniyor ve Emniyet'e davet ediliyor.
"Ben gelmem, gel beni şovla teslim al" tavrı ise algı operasyonundaki mahareti gösteriyor Bu buzdağının görünen kısmının dahi ne denli fırtınalar koparabileceğini gösteriyor.
Fakat "Hükümet'le savaşacağım" diyen tüm darbeciler, aslında milletle savaştıklarını bir türlü idrak edemiyorlar.
Ulusalcı darbecinin de Paralelci darbecinin de fark etmediği bu.
Karşısında mağlubiyetler yaşadıkları AK Parti değil, millet!
Bu işin sonu normalleşme ve güzel günler…
Yaşayalım, göreceğiz…