Bazıları ısrarla görmek istemese de Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği gelişme, hem komşumuz olan ülkelerde hem de Batı'da iyi gözleniyor.
Geçtiğimiz günlerde TÜRKSAT 4 Uydusu'nun fırlatılışının ardından Başbakan Erdoğan, beşinci uydumuzun ardından artık Ankara Kazan'da kendi uydularımızı üreteceğimizi müjdeledi.
AK Parti iktidarındaki dev ulaşım yatırımlarının yanı sıra bu hafta sonu İstanbul'da Başakşehir Şehir Hastanesi'nin temeli atıldı. Toplam 22 ilde aynı şehir hastaneleri (Sağlık kampüsleri) kurulacak.
Ekonomik kalkınmada gözle görülür iyileşmeler şimdi de sağlık alanındaki dev yatırımlarla milletin daha yakından hissedeceği şekilde ayağına götürülüyor.
Önceden doktorların özel muayenesine uğrayıp para vermeden devlet hastanesinde sıra bile alamıyorduk.
Şimdi AK Parti'ye kızıp duranlar, yarın Allah göstermesin o hastanelere işi düşünce dua edecekler.
***
Ekonomik, siyasi ve sosyal hayattaki bu iyileşmelerin tek anlamı var: Normalleşme!
TRT'de başörtülü bir spikeri gördüğümde de TRT Şeş'in açıldığı gün yaşadıklarımı hissettim. Bu da bir normalleşmeydi. Tamam geç olmuştu ama ülkem normalleşiyor artık dedim.
Ve sürekli geçmiş hatırlatmasından sıkılanlar da bir kez daha emin olsun ki hiç kolay olmadı bugünlere gelebilmek.
***
Hükümet'in icraatları ile ilgili en küçük olumlu cümleye tahammül edemeyenler, "Zaten görevi değil mi? Vergilerimizle bize hizmet getirdiği için teşekkür mü edelim?" diye atarlanıyor.
Evet teşekkür edeceksiniz tabi ki. Bu memleket için taş üstüne taş koyan, hizmeti önceleyen insanlara "Allah razı olsun" demek çok mu zor?
"Bu ülke geçmişte birçok koalisyon hükümeti gördü. Onlar neden şimdi burun kıvırdığınız icraatları yapamadı?" diye sorunca susuyorlar.
Mesela CHP bu hizmetleri yaptı da CHP'ye teşekkür mü etmedik? Ne yapalım AK Parti çalışıyor teşekkürümüzü de alıyor. Bu kadar!
Millet, kim Türkiye için ne hizmet yapmışsa hepsini bugün hayırla anıyor.
Bu ülke üzerinde yaşan herkesin ülkesi. Farklı fikirlerde olsak da bazen birbirimizden hoşlanmasak da birbirimize saygı göstererek yaşamaya mecburuz.
Velhasıl birbirimize tahammül etmeyi öğrenmeliyiz. Ama maalesef ki şunu çok iyi görüyoruz ki; laik-ulusalcı-solcu kesim, bu ülkenin en tahammülsüz insanları!
***
Başbakan Erdoğan, bu milletin derdiyle dertleniyor. Çünkü aynı sefaleti kendisi de yaşayan bir insan.
Başbakan Erdoğan, okul kitaplarını almak için kırtasiye dükkânlarını dolaştığını, akrabasına SSK'da muayene randevusu alabilmek için gece yarısı SSK'ya gittiğini söylüyor.
Bunları kalbinde bir yara olarak taşıyan insan için eğitimin birinci, sağlığın ikinci sırada önemli olduğunu vurgulaması çok normal.
11 yılda 417 bin öğretmenin ataması yapılmış. Bu muhteşem bir yatırım değildir de nedir? Bir milyona yakın tablet dağıtılıyor öğrencilere. Bunları anlatmasın mı yani Başbakan?
Milletin ona teveccüh gösterip üç dönem üst üste iktidarda tutması da çok doğal.
Başbakan boşuna söylemiyor "Son manşeti milletim atacak" diye…