ABD Türkiye ilişkileri tarihin en kötü döneminde.. İsterseniz buna, ABD açısından; Papaz Brunson krizi deyin isterseniz Rusya ile yapılan füze ve atom santrali anlaşmaları isterseniz başka şeyler.. Ya da Türkiye açısından bakarak; ister Türkiye'nin en büyük kamu bankasının genel müdür yardımcısının rehin tutulması deyin, ister PKK'ya verilen Amerikan desteği, isterseniz FETÖ elebaşının himayesi.. Sonuç itibariyle bakacak olursak ABD ve Türkiye yarım asrı aşkın ittifak tarihinde hiç bu kadar kötü olmamıştı.. Hele şu son iki bakanımız ile ilgili yaptırım tehdidi, elbette bardağı taşıran son damla oldu..
**
Bundan sonra atılacak adımlar her bakımdan son derece titizlikle incelenmeli ve ona göre hamle yapılmalı.. Kuşkusuz ki yaptırım listesi geldiği andan itibaren, milletçe hepimizde bir 'efelenme' duygusu oldu. Ki bu motivasyonu da sevdik biraz ne yalan söyleyelim.. Solcusu, islamcısı herkes günün birinde Amerika'ya gider yapmanın hayaliyle yaşamıyor muydu?.. Dedim ya biz vatandaşlar açısından duygusal bakarak meselelere verdiğimiz tepkiler son derece anlaşılabilir..
**
Ancak arz edelim ki, devletlerin duyguları olmaz.. Ben fert olarak kızabilirim, öfkelenebilirim, hiddetlenebilirim.. Pek çok insani tepkiyi de yansıtabilirim.. Ancak dediğim gibi bu tepkiler 'insanî' tepkilerdir.. İnsanlara has tepkiler yani.. Devletler böyle tepkiler vermez.. Devletler, devlet aklının galip geldiği politikalarla ayakta dururlar.. Ve ben bu sabah Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'ı dinlerken bunu bir kez daha belirgin biçimde gördüm..
**
Diyor ki Sayın Albayrak; "… Rasyonel bir zekayla süreci yönetmek lazım. İki ülke ilişkileri tarihi geçmişi olan ilişkiler. Güçlü tarihi ilişkileri bu çerçevede değerledirip yönetmek lazım. Son dönemki gelişmelerin bu hassas teraziyle yürütülmesi lazım…" Değerli dostlar işte doğru strateji bu.. Biz vatandaşlar, sivil toplum ya da hamaset üzere siyaset yapan kasaba politikacıları, yıkıyoruz ortalığı.. Fakat devleti yöneten kadrolar, "Rasyonel zeka" diyor.. Önemli olan bu.. Bakın Berat Bey çok önemli bir detayın daha altını çizdi bu sabah.. Diyor ki; ".. Gerginlikler diyoruz, piyasaları gerginleştirebilecek söylemler diyoruz. İpler hiçbir zaman kopmaz. İşte Amerika Kuzey Kore, görüşüyorlar. Toplum ve kamuoyu şunu bilmeli, hepten kopmak ve yakınlaşmak değil. Aynı evin içinde iki kardeş bile, 40 yıllık karı koca eşler bile her konuda anlaşamıyorlar. Bazen tartışıyorlar, sonra anlaşıyorlar. Her koşula da hazır olmak zorundayız. Bundan yana sıkıntımız yok. Bugün gayet yapıcı olumlu bir süreç var. İki ülkenin menfaatine olacak şekilde, güçlü bir irade masaya konmuş. Bundan 5 dakika sonra bu oldu, 10 dakika sonra şu oldu; yok. Duyuyorum bazen. Arkadaşlar falan söylüyorlar. Ortalığı karıştırmaya yönelik söylemler eskiden beri vardı ama bunlara itibar edilmemesi lazım…."
Bakan Albayrak'ın bu bakışını çok çok iyi hatırlıyorum.. Bu duruş, bizi 24 kasım 2015 Rusya ile uçak krizinden de en az hasarla çıkaran duruştu.. Bakın o iki sene neler neler söyledi insanlar.. Ne Rusya'nın terör destekçiliği kalmıştı ne de Rus yayılmacılığı.. Oysa uçak düşürüldüğü gün Enerji Bakanlığı görevini selefinden devralan Berat Albayrak'a kriz sorulduğunda ne demişti biliyor musunuz?.. Türkiye'nin büyük oyunu gördüğünü ve bu tuzağa düşmeyeceğini söylemişti. Bu yoruma, hükümet içinden de birileri ancak ve ancak iki sene sonra gelebildi.. Krizler, kapıları sert kapatarak değil, diplomasi yoluyla halline bakarak çözülür.. Nitekim Rusya meselesinde netice Berat Bey'in ilk gün söylediği gibi olmadı mı?.. Ama ne zaman?.. İki sene sonra.. Bugün aynı Berat Albayrak, ABD ile ilişkiler için de aynı yorumu yapıyor.. Buradan devletin izlediği stratejinin de bu olduğunu anlıyoruz.. Bırakın aşağıda biz öfke patlamaları yaşayalım.. 'Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi' falan diye bağıralım.. Ama yukarıda devlet, işini yapmaya devam etsin, engel olmayalım..