FETÖ de tıpkı diğer tüm terör örgütleri gibi, medya propagandayı en ciddi kullanan yapıların başında geliyordu. Hatta hem sosyal ağlar hem de konvansiyonel yollar üzerinden en etkili biçimde kullanan örgüttü dersek abartmış olmayız.. İşte televizyonlarında yaptığı dizi filmlerle oluşturmaya çalıştığı algıyı görüyorsunuz.. Ayrıca yapacakları operasyonlar için delil üretmekten tutun da yapılmış operasyona kamuoyu desteği sağlamak için üretilen haber ve yorumlara kadar çok geniş yelpazede faydalandı FETÖ medya mecralarından.. Dahası diyebilirim ki, gücünü önemli ölçüde bu propaganda yeteneğinden alıyordu.. Yoksa operasyonel olarak çok da zekice işler yapmadılar. Hatta yaptıkları her işi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar bile diyebiliriz..
Bana söylesenize hangi operasyonlarını başladığı gibi bitirmeyi becermişler?.. Ne yapmaya kalktılarsa liderlerinin de dediği gibi, evlerine ateşler salındı, yuvaları dağıldı, dirlikleri-birlikleri yerle bir oldu.. Amma baktığınız zaman, 'algıyı nasıl yönettiler?' derseniz, bakın onun üzerine ciltler dolusu tez yazılır.. Hâlâ kendini Erdoğan'a yakın bir yerde konumlayan adamların; "… Abi öyle diyorsun da 17 Aralık'ta şu dört bakanı yargılasaydık fena mı olurdu?…" diyorlarsa, tebrik etmek lazım ki, FETÖ, medya - propaganda hususunda amacına ulaşmış demektir.. Uzmanlar terörü tanımlarken, ne kadar çok adam öldürüldüğüyle ilgilenmezler.. Kamuoyunda; korku, endişe, kaygı, güvensizlik ortamı oluşmuş mu, ona bakarlar.. Bu bazen 50 kişi de ölse olmayabilir, bazen sadece iki kişi hafif şekilde yaralansa da olabilir. Örgütler böyle çalışırlar zaten.. "Algı = Gerçekliktir" bu tür servis bağlantılı örgütler için. Ondandır FETÖ yargılamaları yapılırken; asker içindeki, emniyet içindeki, yargı içindeki, bakanlıklar içindeki ayağının yanısıra, iş dünyası, akademi dünyası, medya dünyası gibi tamamlayıcı unsurların da yargılama konusu olması.. FETÖ'nün hayat damarıydı medya ve propaganda anlayacağınız.. Hatta hafızanızı zorlayın, FETÖ tehdidi, Ali Fuat Yılmazer gibi, Yurt Atayün gibi FETÖ'cü komiserler falan tutuklandığında kalkmadı ortadan.. Fuat Avni durduğunda rahatladı herkes.. 14 Aralık 2014'te Zaman gazetesine girildiğinde, 28 Ekim 2015'te Bugün gazetesine girildiğinde ve o yalan makineleri sustuğunda millet bu mücadelenin rayında gittiğine ikna oldu.. 17 Aralık'tan sonra bir parti, 15 Temmuz'dan sonra bir parti daha kapatıldı bu medyalar.. Ama nasıl oluyorsa örgütün propagandası bitmiş değil..
**
Biliyorsunuz bu örgüt, mitolojideki 'Herkül'ü liderlerinin sohbetlerini yaymak için, dedesi Kronos'u ise 'Zaman' adıyla medya merkezi olarak konumlamıştı.. Herkül'ün sütü olarak kabul edilen 'Samanyolu' da televizyonlarıydı.. Şimdi "Kronos" yani 'ZAMAN', FETÖ'nün medyadaki en tesirli isimlerinden biri olan Doğan Ertuğrul tarafından internet ortamında propagandasına devam ediyor.. Yavuz Baydar'ın başında olduğu "Ahval" da öyle.. Firari Fetöcülerin sosyal medya hesapları da duruyor.. Daha dün çekçekçinin kiralık zekası Tuncay Opçin, twitter üzerinden beni tehdit etmeye devam ediyordu..
Ben anlamıyorum. Yanlışlıkla birine eleştiride kantarın topuzu kaçsa, hesapları donduran makamlar, merciler, söz konusu FETÖ'cü hesaplar olduğunda, onların işlettiği haber siteleri olduğunda neden bu kadar ürkek davranıyorlar acaba?.. Silahlı yapı bastırılmış olabilir belki ama asıl güç propagandada.. Ve BTK başta olmak üzere, ilgili kurumların yavaş davrandığı anlaşılıyor. Oysa mesela İstiklâl mücadelesi meselesiydi.