Her gün adliyelerdeyiz..
Geçenlerde avukatımla hakkımda açılmış davalara bakarken şunu düşündüm;
".. bir yazar, gazeteci bana neden dava açar ki?.."
Açılmış ve devam eden davalardan yırtmak için demiyorum..
Hak, hakikat neyse çıksın ortaya, versin hakim kararı..
Ama şartları eşit olan iki kişi neden kozlarını paylaşmak için adliye koridorlarını seçer ki?..
Gururla ve göğsümü gere gere söylüyorum..
Meslekten kimseye dava açmadım..
Hakkımda en ağır yazılar yazıldı..
Sadece twitter üzerinden bile akla hayale gelmeyecek sözler sarfedildi..
Hiç biri için dava açmadım..
Twitter'dan yazana twitter'dan cevap verdim..
Köşesinden ya da sayfalarından eleştirene, kendi köşemden..
Ekranlarınan saydırana kendi televizyonumdan..
Şartlarımız eğer eşitse, araya başkaca bir hakem koyma ihtiyacı hiç hissetmedim..
Avukatım hakkımda yazılan bazı yazılara bakıp bakıp, "abi bu sözler için dünyanın tazminatını alırız" dediği zaman da hep aynı şeyi söyledim..
"O bana köşesinden yazmış ben de köşemden yanıt vermeliyim"
Bakın değerli dostlar..
Bazı gazeteci kılıklı yabancı servis elemanlarının, bu kimliklerini deşifre ediyoruz..
Bazı yazar maskeli teröristlerin…
Gazete şeklinde çıkan terör örgütü bültenlerinin..
Bunları bir kenara bırakırsak eğer, sahiden fikrî tartışma yaptığımız gazetecilerle,
yazarlarla kavgamızı kendi mecralarımızda devam ettirmemiz lazım..
Gazetecinin gazeteciye dava açmasını aklım almıyor..
Yukarıda da ifade ettim..
Benim hakkımda açılmış davalar devam etsin..
Ne karar verecekse hakim versin..
Ama diğer gazetecilerin gazetecilere açtıkları davaları, tarafları geri çeksin..
En sert sözün bile o sertlikle cevabını verebilsin gazeteci..
**
Şunu da mesleğin dışından okurlar için not olarak koyalım..
"yandaş gazeteci mi olur?"
Tam da gazeteci yandaş olur..
Bir fikri olur çünkü.. Savunduğu bir takım değerleri.. Politik görüşü..
Siz "evrensel gazetecilik bilmem ne tırı vırı" laflarına bakmayın..
Bize bu abuk subuk kriterleri dayatmalarının tek nedeni, biz ve bizim gibi ülkelere yapılan saldırıları meşru göstermek.. Böyle "evrensel" bilmem ne diye kriterler dayatacaklar ki, PKK'ya "terör örgütü" denmesin.. "Özgürlük hareketi" densin.. PKK'lı için de 'terörist' değil "gerilla" yazılsın.. En basit örnekten söz ediyorum.. Biz tarafız.. Taraf değil miyiz?.. Vatandan, milletten, memleketten yana taraf değil miyiz?.. Politik olarak da taraf olabiliriz.. Ayıp değil, yanlış değil..
Çok daha kolay anlaşılacak bir örnek vereyim.. Ulusal Kanal var biliyorsunuz.. Doğrudan Vatan Partisi'nin yayın organı.. Halk Tv.. CHP'nin.. Milli Gazete, Saadet Partisi'nin.. Peki hepsini geçtim.. Hürriyet Gazetesi, bugün CHP'nin tepe yöneticisi olan Enis Berberoğlu tarafından 5 yıl boyunca yönetildi.. Eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen ve eski Genel Sekreter Tarhan Erdem bu gazetenin de tesirli isimleriydi… Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olduğu kongrede masaların sandalyelerin üzerine çıkan Hürriyet yazı işleri müdürü Tufan Türenç.. Hürriyet'te yıllarca başyazarlık yapan CHP'li Oktay Ekşi.. Hiç bir önemi yok.. Onu anlatmaya çalılıyorum..
Yandaş ya da candaş.. Yazarlar, kendi kozlarını kendi köşelerinde paylaşsınlar.. Bu çağrıyı "Medya Derneği", "Umed", "TGC" gibi meslek örgütlerinin dikkatine sunarım.. Üzerinde çalışılmasında yarar var..