BDP'NİN KARADENİZ TURUNDA YAŞANILAN, ŞİDDETE VARAN PROTESTOLARDAN NE OKUMALIYIZ? YÜZLERİNİ KAPATMIŞ GENÇLER VARDI. ESKİDEN "TÜRKLÜK" YA DA HERHANGİ BİR "KUTSAL DEĞER" ADINA YAPILAN ŞİDDET EYLEMLERİNDE "SAKLANMA" İHTİYACI DUYULMAZDI…
Bu olayları Karadeniz'in geleneksel milliyetçi-muhafazakar ruhunun bir yansıması olarak görmek çok klişe bir yaklaşım, hatta bir nevi "gündem sarhoşluğu"dur. Daha derine bakmak gerekir. Hani rahmetli Yazıcıoğlu'nu büyük bir umutsuzlukla Ergenekon'un işlerini kastederek "toprak sürülmüş" dediği noktaya bakmalıyız. Olayların sembol fotoğraflarından birine bakarak, "kırmızı pantolonlu, spor ayakkabılı yeni ülkücüler" falan dediler. Durun bir dakika, olacak şey var, olmayacak şey var!
AMA YİNE DE "YENİ BİR OLUŞUM" HİSSİ VERMİYOR MU YAŞANANLAR?
Tam da öyle! Ulusalcı bir oluşum. Bu çocuklar belki de yüzlerini sadece polisten değil anne babalarından da saklıyorlar. Yani geleneksel milliyetçi-muhafazakar anne babalarından da… Niye?
Çünkü tasdik görmezler. Yeni sürecin izleri bu noktada… Şunu gördük. Bir Madımak yaratmak ne kadar kolay ve ben "demokratım" falan demek kurtarmıyor. Merak ediyorum, acaba bunu düşündüler mi Sinoplu, Samsunlu CHP'liler?
GEÇEN GÜNLERDE BİZİM DE BU SAYIMIZDA İŞLEDİĞİMİZ ÇOCUK OBEZİTESİNİN HIZLI ARTIŞINI YAZDINIZ. AMA O YAZIDA SONA SAKLADIĞINIZ VE FAZLA DA AÇMADIĞINIZ BİR KAVRAM VARDI: RUH OBEZLİĞİ…
Aç gözlü, tatminsiz ve sürekli hoyrat çocuklar yarın öbür gün büyüdüklerinde çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalacağız. Şişen bedeni tedavi edebilme olanaklarınız var fakat şişen egoları tedavi etme olanaklarımız var mı, bundan artık kuşku duyuyorum. Yazıda da ondan söz ediyordum… 250 çocuk bir arada bir otelde sömestr tatilindeydiler. Anne babaların halini gördüm. Çocukların tatminsiz egolarına karşı anne babalar o kadar çaresizler, teslim olmuş ve yorgunlar ki! Sinirli anneler çocuklarına söz geçiremedikleri için çalışanlarla, servis elemanlarıyla tartışıyorlar. Asıl ilginç olan şu ki, altı-yedi yaşındaki çocukların şişmiş egoları oteldeki servis elemanlarına köle, hatta yaratık muamelesi yapmalarına yol açıyor.
PEKİ, NİYE BU NOKTAYA GELİNDİ?
Tek bir cümle söyleyeyim: Çekirdek aileyle bu kadar olur. Çekirdek aile, aile değildir. Çekirdek aile çocuklarla baş edemez. Hele böylesine tüketim kültürünün baskısı altındaki çocuklarla…
HALTER MİLLİ TAKIMI'ININ BÜTÜN SPORCULARINDA DOPİNG MADDESİ BULUNDU VE BU TÜRKİYE'DE YETERİ KADAR KONUŞULMADI,HATTA HABER OLARAK "İLGİ ÇEKMEDİ"… NEDEN SİZCE?
Utanç verici bir şey! 23 yaş altı bir takım Halter Milli Takımı ve 21 sporcu, -takım 16 kişiden oluşuyor ama toplam 21 sporcular- kadın erkek gencecik insanlar hepsi aynı maddeyle ve ancak uzun süre kullanırsan çıkan bir maddeyle doping yapıyor. Ve medyada "Aaaa doping yapmışlar" satmıyor. Hatta artık şike de "satmıyor". "Kim yendi kim yenildi, kim başardı kim başaramadı"yla o kadar ilgiliyiz ki artık… Gerisi önemli değil. Bu hayatın her alanında böyle. Yenilmekten utanan bir topluma dönüştük ama hileden utanmıyoruz, dopingden utanmıyoruz… Şikeden utanmıyoruz dopingden mi utanacağız! Dünyada doping haberleri çok öne çıkıyor bizse şöyle bakmaya başladık; "Galiba bazı sporlar, bisiklet ve halter dopingsiz olmuyor!" Eğer olmuyorsa o spor değildir, oradan kaçalım…