Zekât ne zaman farz kılındı, İslam tarihi kaynaklarında hicreti işaret etmektedir. Bu durumda zekât hicretin kaçıncı yılında farz kılınmıştır, baktığımızda farklı zamanlar gösterilmektedir. İslam tarihi kaynaklarından zekât ibadeti hicretin kaçıncı yılında farz kılındı, konusu Peygamber Efendimize kadar dayanmaktadır. Zengin Müslümanlara yönelik zekâtın farz olma sebebi nedir, sorusunu yanıtlamaktadır. Bir yandan fakirlik problemlerinin aşılmasında araçken bir yandan da devlete itaatin sembolüdür.
Zekât, İslam'ın şartları arasında yer alan ve sözlükte anlamı ise İslamlıkta, İslam'ın beş şartından biri olan, sahip olunan mal ve paranın kırkta birinin her yıl sadaka olarak dağıtılması; dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder. Zekâtlar fakirlere, yoksullara, zekâtların toplanmasında görevli memurlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihâd edenlere ve de yolda kalmışlara verilir.
Zekât İslam'da hem ibadet hem de vergi yönü bulunan bir ibadettir. İslam tarihinde zekât bir yandan fakirlik probleminin aşılmasında bir araç olarak görülürken diğer yandan da devlete itaatin sembolü olarak atfedilmiştir. Bu açıdan Fıkıh kitaplarında zekâta ilişkin hükümlerin hangi tarihsel zemine dayandığını bilmek son derece önemlidir.
Zekâtın tüm İslam âlemine farz kılınma süreci bayağı eskiye dayanmaktadır. Hz. Muhammed zamanında ortaya çıkan zekât daha sonra daha da sistemleşerek hem bir vergi görevi görmüş hem de ibadet aracı olmuştur. Daha sonraki süreçte zorunlu bir ibadet artı sayılmıştır.
Zekâtın farz kılınma zamanında farklı görüşler yer almakla birlikte üzerine yoğunlaşılan birkaç zaman dilimi de vardır. Zekâtın farz kılınma zamanlarıyla ilgili bazı zaman dilimleri şunlardır:
Yönünde farklı zaman dilimleri vardır. Bu denli farklı zaman dilimlerinin olması yazılı kaynakların güvenirliğini sorgulatırken kesin verilerin olmamasına da neden olmuştur.
Zekât; sözlükte artma, çoğalma, arıtma, övgü ve bereket gibi anlamlara gelmektedir. İslami terimde ise zekât; zengin sayılan Müslümanların mallarının belli bir bölümünü karşılıksız olarak ve dinen belirlenmiş olan yardıma muhtaç kimselere vermelerinin gerekli olması demektir. Zekât; ferdî, sosyal, iktisadî, siyasî ve ahlâkî yönleri de bulunan çok yönlü bir ibadettir. Özellikle zengin ve fakir sınıflar arasındaki yardımlaşmanın bir ibadet halini almış şekli olan zekâtta bu toplumsal olaylar ve durumlar kendini göstermektedir.
Zekâtın farz bir ibadet olması yanında; üzerine İslam dininin temellendirildiği beş esastan biri olması, toplumdaki farklı sınıflar arasında bir köprü olması, insanın nefsini ve malını temizleyici olması ve sosyal güvenliği sağlayan etkin bir kurum olması gibi özelliklere sahiptir. Bu özellikler onun zamanla daha da benimsenmesine ve toplum için bir gerek olmasını sağlamıştır. Bu durum zekât ibadetinin farz kılınmasına neden olmuş ve daha da sistemli olmasını sağlayarak günümüze kadar tüm İslam dünyasında süregelmesini de sağlamıştır. Bugün zekât sayesinde fakir ve ihtiyaç sahibi insanların yardımına koşulmaktadır.