Yüksek kan basıncı beyin, göz, böbrek gibi yüksek kanlanmaya ihtiyaç duyan ve zengin kapiller ağı olan organlarda molekuler biyokimyayı ve hücresel beslenmeyi olumsuz etkilediği bildirildi. Uzmanlar, "Kapiller basınç da arttığından oksijen alış verişi rahat yapılamaz. Yüksek kan basıncı beyin kapillerlerinde de işleyişi bozarak mikro kanamalara yol açar" dediler.
HİPERTANSİYON YA DA YÜKSEK TANSİYON NEDİR?
Yüksek tansiyon ya da hipertansiyon, kanın damarlara çok fazla baskı yapıyor olması anlamına geldiğini belirten uzmanlar,
"Baskının miktarına bağlı olarak beyine, kalp ve koroner damarlara, gözlere ve böbreklere zarar verebilir. Kan basıncının sürekli yüksek olması kalp pompasının daha kuvvetli çalışmasına neden olur. Dolayısıyla zaman içerisinde kalbin yorulmasına bağlı olarak kalpte genişleme olur bu ise kapakların kan kaçırması ile sonuçlanır. Netice de kalp yetmezliği gelişir. Ayrıca yüksek kan basıncı beyin, göz, böbrek gibi yüksek kanlanmaya ihtiyaç duyan ve zengin kapiller ağı olan organlarda molekuler biyokimyayı ve hücresel beslenmeyi olumsuz etkiler. Kapiller basınç da arttığından oksijen alış verişi rahat yapılamaz. Yüksek kan basıncı beyin kapillerlerinde de işleyişi bozarak mikro kanamalara yol açar. Mikro kanamalar zamanla birleşerek lakuner boşluklara dönüşür. Netice de uzun süreçte beyin fonksiyonları olumsuz etkilenir ve baş ağrısı, unutkanlık, baş dönmesi, dikkat eksikliği gibi belirtiler ortaya çıkar" dediler. Uzmanlar daha sonra şu ifadelere yer verdiler;
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Yüksek tansiyon "sessiz katil" olarak adlandırılır, çünkü yıllarca haberiniz olmadan bu rahatsızlıkla yaşayabilirsiniz. Genelde ilk belirtiler baş ağrısı ve baş dönmesi şeklindedir. Ama yine de uzun süreçte gelişen hipertansiyon durumlarında, vucut adaptasyon göstereceği için uzun yıllar sinsi seyredebilir. Bazen de yüksek kan basıncının hassas organlarda yaptığı hasarların belirtileri sonucunda keşfedilir.
KAN BASINCI SIK SIK ÖLÇÜLMELİDİR
Kan basıncı, doktora gidilerek sık sık kontrol edilmelidir. Birçok kişinin yaptığı gibi, eczacı kalfası, hastabakıcı yada vasıfsız hastane personeli gibi ehliyetsiz kişilere kan basıncı ölçtürülmemelidir. Tansiyonu ölçen kişinin doktor yada deneyimli hemşire veya sağlık memuru olmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca bilekten ölçen digital tansiyon aletlerinin ölçüm değerlerine pek fazla güvenilmemelidir. Şüpheli durumlarda mutlaka doktor tarafından değerlendirilmelidir.
KAN BASINCININ HIZLI DÜŞÜRÜLMESİ ZARARLIDIR
Kan basıncının aşırı yükselmesi de, aşırı düşmesi de felç ve benzeri hastalıklara neden olabilir. Kan basıncının yükselmesini, hücresel beslenme sorunlarından dolayı refleks olarak ortaya çıktığını ve bunun aslında bozulan hücresel kan dolaşımının basıncın yükseltilerek normale getirilmeye çalışılmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz. Bu yüzden bir yandan kan basıncı istenen düzeye yavaş yavaş getirilirken diğer yandan da kan basıncı yükselmesine neden olan damar sertliği ya da kolesterol yüksekliği gibi nedenler bertaraf edilmelidir. Bu nedenle yüksek kan basıncının ani ve hızlı düşürülmesi çok tehlikeli olup, zaten bozulmuş olan kan dolaşımını daha da ağırlaştırarak felçe neden olabilir. Buna mukabil yüksek tansiyonun da her zaman beyin kanaması sonucu felç yapabilme ihtimali söz konusudur. Bu yüzden tehlike sınırına gelmiş yüksek tansiyon durumlarında, kan basıncı tercihen hastane ortamında, günlere yayılarak tedricen düşürülmelidir.
HİPERTANSİYONDAN KORUNMA YOLLARI
* Fazla kiloluysanız, kilo verin.
* Düzenli egzersiz ve spor yapın.
* Sigara ve alkolü bırakın.
* Tuzsuz beslenin; Hipertansiyonda tuz çok önemli bir faktördür. tuzsuz beslenme hipertansiyonun kontrol altına alınmasında büyük rol oynar. Tuzsuz yemek yiyemeyenlere, tuz tadı veren ama tuz etkisi göstermeyen diyet tuzlardan önerilebilir.
* Stres düzeyinizi düşürün: Kronik stres katekolamin düzeylerini sürekli yüksek tutacağı için, hipertansiyona zemin hazırlar. Çünkü stres ve gerilim durumlarında, damar düz kaslarında kasılmaya neden olan hormonal mekanizmalar aktif hale geçer.
* Diyete dikkat edin: Kolesterolden fakir diyetle beslenin. Mümkünse katı yağ kullanmayın. Yemeklerde çicek yağı ya da mısır özü yağı kullanmaya çalışınız. Sürekli gittiğiniz restorantların ne yağı kullandıklarına dikkat ediniz. Etlerden dana eti, kuzu eti, tavuk eti ya da balık tercih ediniz. Yemeklerinizde bol yeşilli mevsim salatalarını mutlaka bulundurun.