Altınordu ilçesinde yaşayan Muzaffer Akçay, eşiyle birlikte işlettiği çay ocağında, geçmişte kullanılan eski eşyaları sergiliyor. 50 yıl önce biriktirmeye başladığı eşyalardan koleksiyon oluşturan Akçay, gençlerin geçmişi tanımasına, ileri yaştakilerin de o günleri yeniden yaşamasına olanak sağlıyor. Unutulmaya yüz tutan radyo, televizyon, gaz lambaları, tarım aletleri, eski paralar, teşbihler ve birçoğu artık bulunamayan yaklaşık 600 farklı çeşit eşyayı çay ocağında sergileyen Akçay, tek hayalinin kendi adında bir müze kurabilmek olduğunu söyledi.
Koleksiyon yapmaya ilk olarak küçük eşyalar ile başladığını aktaran Muzaffer Akçay, zamanla daha büyük eşyalara heves saldığını söyledi. Büyüklerin, geçmişte kullandıkları eşyaları şimdiye kadar biriktirdiğini söyleyen Akçay, "Tarihimizi insanlara, yeni yetişen gençlerimize anlatıyorum. Bilmedikleri konularda onlara yardımcı oluyorum. Büyüklerimiz gelip geçmişlerini görünce çok mutlu oluyor. Kendim de tarihi çok seviyorum" dedi.
Tek hayali, eşyaların sayısını arttırarak, müze açabilmek
Yaklaşık 600 çeşit farklı ürünün sergilendiğini ve iş yerinde daha fazlasını sergileyemediğini anlatan Akçay, eşya biriktirmeyi imkanlar dahilinde sonuna kadar devam ettireceğini de söyledi. Eşyaları satmayı düşünmediğini ve tek hayalinin bir müze kurmak olduğunu aktaran Muzaffer Akçay, şöyle konuştu:
"Elimden geldiği kadar ne varsa toplayıp, geleceğe, gençlere, çocuklara tarihimizi yaşatmayı düşünüyorum. Satma işi kesinlikle aklımda yok. Hayalimde tek bir şey var, imkanım olsa, büyüklerimiz de yardım etse şahsıma güzel bir müze açmayı düşünüyorum, hayattaki tek hayalim o. Ürünlerimi daha da çoğaltıp, en az 350 metrekarelik alana müze açmayı hedefliyorum."
Yaşlılar geçmişe gidiyor, gençler o günleri yaşıyor
Çay ocağına gelen ileri yaştaki vatandaşlar, geçmiş yıllarda kullandıkları eşyaları görünce adeta geçmişe gittiklerini belirtti. O günün şartları ve teknolojisi ile şimdiki zamanı kıyasladıklarını belirten vatandaşlar, çay ocağının gençlere de örnek olduğunu aktardı. Gençler de zamanında dedelerinin ve büyüklerinin anlattığı, hangi şartlar altında yaşamlarını sürdürdüğünü, çay ocağında adeta o günleri yaşadıklarını ifade etti.