Balıkesir'in Bigadiç ilçesinde tarlada biber toplarken üzerlerine yıldırım düşen 12 kadından 3'ü yaşamını yitirdi, 9'u yaralandı. Olaydan yaralı kurtulan Suzan Avcıoğlu ile kendisine ilk müdahaleyi yapıp hayatta kalmasını sağlayan kızı Gamze Öke, o anları DHA'ya anlattı. Gamze Öke, müdahale ettiği sırada annesinden yanık kokusu geldiğini söyledi.
Bigadiç ilçesi kırsal Çekirdekli Mahallesi'nde, 30 Ekim'de biber toplamaya giden 12 kadın, sağanak nedeniyle altına sığındıkları ceviz ağacına yıldırım düşmesi sonucu yaralandı. Durumu ağır olan 4 kadından Yasemin Demirel, Nermin Alkan ve Feride Arıkoğlu, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Suzan Avcıoğlu ise iyileşerek, hastaneden taburcu edildi.
'SON HASATLARI YAPIYORDUK'
Kendisi de düşen yıldırımdan etkilenen ve kısa süreli baygınlık geçiren kızı Gamze Öke'nin müdahalesiyle hayata tutunan Suzan Avcı, yaşadıkları o anları anlattı:
"Arkadaşlarım ile bir gün birimizin, bir gün diğerimizin biberlerini imece usulü topluyoruz. Hava açılmıştı, biraz daha toplayalım diye, duruyorduk. Sonra yıldırım düştü ve gerisini hatırlamıyorum. Bana sonrasında deprem oldu dediler. Ayakta olduğumuz için duymadık. Ölenlerin hepsi ahretliğimdi. Son hasatları yapıyorduk. Beni de kızım canlandırmış. Benim öldüğümü düşünmüş ve bana toprak sıvamış."
Suzan Avcı'nın eşi Veysel Avcı ise, "Ben olaydan 5-10 dakika önce oradaydım. Kadınlar 'Biraz daha toplayalım' deyince, ben kantarın yanına geçtim. O sırada olay yaşanmış. Yıldırım düştüğünü haber aldık. Tekrar gittik, oradakiler herkesi hastaneye götürmüş" dedi.
'ANNEMDEN HALA YANIK KOKUSU GELİYORDU'
Suzan Avcı'ya ilk müdahaleyi yapan kızı Gamze Öke ise, "Traktöre çıkıyorduk, artık köye gelecektik. Ben römorka çıktığım gibi bomba sesi gibi bir ses duydum ve kafama birinin vurduğunu sandım. Yanımdakine 'kafama vurdun' demişim. Hatırlamıyorum o anı. Ayağa kalktığımda baktım, kadınların hepsi gözleri açık sırt üstü yatıyorlardı. Baktım, annem de orada. O anda kendimi römorktan aşağıya attım, annemi çekmeye başladım. Annemden yanık kokusu geliyordu. 'Annem yanıyor, annemi kurtaralım' diye bağırıyordum. O anda telefonu patladı, sandım. Telefona baktım bir şey yoktu. Annemden hala yanık kokusu geliyordu. Çizmeleri çıkarmak aklıma geldi. Gücüm kalmadı. O sırada Suriyeli bir işçi vardı yan tarlada. O geldi, Allah razı olsun, annemin çizmelerini çıkarmama yardım etti. Çoraplarını çıkardı. Ben de hemen çamur bastırdım. Ondan sonra annem konuşmaya başladı. Anneme, 'Yıldırım düştü, toprağı tut' dedim. O da toprağı sıktı ben de çamurla ovaladım. Annem hastaneye kadar konuşmaya devam etti. Biz anemi arabayla hastaneye götürdük. Diğerleri de araçlarla hastaneye götürüldü. Annemi hastaneye zor yetiştirdik. Diğerleri de hastaneye teker teker geldiler" diye konuştu.
'GELDİĞİMİZDE ÇEVREDE YATIYORLARDI'
Çekirdekli Köyü Muhtarı İbrahim Ülkü, köyde yapılan hasatların imece usulü olarak sürdürüldüğünü söyledi. Tarla sahiplerinin dönüşümlü olarak hasat yaptığını söyleyen Ülkü, "Köydeki vatandaşlarımız tarlada kapya biber toplarken yağmur başlıyor. Bu ağacın dibinde yemekleri eşyaları ve kasalar varmış. Onları alıp, traktöre atıp, köye gitmek istiyorlar. Geldikleri sırada şimşek çakıyor. 12 kişi şimşekten etkileniyor. Geldiğimizde çevrede yatıyorlardı. Hastalardan birini de ben götürmüştüm. Ambulansı beklemeden diğer vatandaşlarla birlikte götürdük. 9 kişinin şu an durumu iyi ama 3 vatandaşımızı kaybettik. Özellikle tarımla uğraşan vatandaşlarımızın, yağmur başladığı zamanlarda özellikle yüksek ağaçların dibinde durmamaları gerekiyor" dedi.