Özellikle son yıllarda değişen ilişki dinamikleri, bu konularda nasıl hareket etmemiz gerektiği sorularını da ortaya çıkardı. Aşkın devamlılığı baki de olsa yaşanma biçimindeki değişiklikler, kafa karışıklıklarına neden olabiliyor. İşte Adil Yıldırım'ın bu konuda verdiği tavsiyeler…
Teşekkür ediyorum röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için, öncelikle nasılsınız? Siyasal Bilgiler mezunusunuz; Milano'da da yüksek lisans yapmışsınız… İlişki koçluğuna nasıl evrildi yolunuz?
Teşekkür ederim, gündem el verdiğince iyi olmaya çalışıyorum hepimiz gibi… Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler mezunuyum Sosyal Bilimler, insanların ilişkilerini düzenleyen bir bilim dalıdır, ben de bunu yapıyorum aslında. Ama bunu siyaset içinde yapmıyorum da insanların özel hayatları içinde yapıyorum; çünkü özel hayatında mutu olmayan bir insan ne hayatında ne işinde mutlu ve başarılı olamaz
''AŞKI KİMSE ORTADAN KALDIRAMAZ ÇÜNKÜ İNSANA BU KADAR YAŞAMA SEVİNCİ VEREN, YENİDEN DOĞMASINI SAĞLAYAN BAŞKA HİÇBİR DUYGU YOK.''
Haliyle de konumuz aşk… Bana soracak olursanız insanlık var olduğu sürece aşk da var olacak siz de böyle düşünüyor musunuz?
Aşk kesinlikle her zaman kalacaktır ama şekil değiştirir, yüz yıl önce bir kadın ilgisini belli etmek için mendil atarmış şimdi bu sosyal medya üzerinden oluyor… Aşkı kimse ortadan kaldıramaz çünkü insana bu kadar yaşama sevinci veren, yeniden doğmasını sağlayan başka hiçbir duygu yoktur. Aşk bir tamamlanmadır; sizi kabullenen, tamamlayan ve sizinle tamamlanandır aşk… Ruhanidir bedensel değildir sadece ama aşk adı altında kimseyi adam etmeye çalışmayın zaman çok kıymetli…
''DOĞAYA BAKIN, MESELA BİR DEREYE BAK ÇOK DÜZGÜN AKMIYOR AMA GÜZELLİĞİ BURADA… İNSANLARI DA BÖYLE KABUL ETMEK LAZIM…''
Ama dört dörtlük kimse de yok… Bu adam etmek değil de biraz birbirine göre uyarlanmak olabilir mi?
Yüzde yüz haklısın, birinin size saygısızlığı yoksa; ilgi, alaka, sevgiyi görüyorsanız gerisini çok da görmeyin… Allah sınar bazen; bugün zor bulunan bir şey düzgün insan bulmak. Bulunca çok da irdelememek lazım. Mükemmel değiliz, mükemmeli aramayalım… Doğaya bakın, mesela bir dereye bak çok düzgün akmıyor ama güzelliği burada… İnsanları da böyle kabul etmek lazım…
Benim gözlemlerime göre artık kadınlar beyaz atlı, kadınlar olarak çok güçlendik; hayatımızı kendimiz kurabiliyoruz, pek eyvallahımız olmuyor.. Belki de bu yüzden mükemmeli arıyoruz. Erkekler de artık daha kentli… Bu durum ilişki yapılarını nasıl etkiledi sizce?
Kadınların 21. yy da artık bir derdi var.. Mecburen maskülen oldular ama kadının gücü dişil enerjide. Dünyada elde edilmiş bütün estetik yaratımların arkasında kadın vardır ve bu anlamda erkeklerden üstündür… Şimdi kadınlar bu üstün oldukları dişil enerjiyi bırakıp eril enerjiye geçiyorlar… Kadında zarafet önemlidir. Feminizm dişi enerji demek kavram karışıyor. Dilediğiniz her şeyi yapın ama bunu erkeksileşmeden yapın, bir erkek zarafetin karşısında boyun eğer… Kadınlar toplumda en önde olmalı bunu da her zaman savunuyorum.
Evlilik düşünen hanım ve beyler de var… Bu kararı almadan önce onlara ne tavsiye edersiniz; olmazsa olmaz üç madde sayabilir misiniz?
En önemlisi bu insanı gerçekten tanımak gerekiyor. Özellikle sosyal medyadan tanışıp gerekli vakti geçiremediyseniz… İnsan şirketine ortak alırken yıllarca inceliyor hayatınıza ortak alıyorsunuz nasıl incelemezsiniz?
İkincisi kültür; bizim gelenek göreneklerimiz var kültür durumu çok önemli. Ailelerin kültürü ne kadar benzeşiyor, aileler ne kadar iyi anlaşıyorsa o ilişki de o kadar iyi yürüyor.
Üçüncüsü de gelecek planlarında ortaklık. Bir sorun gelecek planları ne? Biri A ister diğeri B isterse uyuşmazsınız
Adil bey kitaplarınız çok satıyor, videolarınız izlenme rekoru kırıyor ama ben bunlara ayak uydurmaya çalışırken yani taktik dünyasında yoruluyorum, her şey strateji mi?
Bir çocuğun eğitiminde bile aile bazen taktik yapar çok şımarmasın diye… %100 doğallık da %100 taktik de iyi değildir… Misal bir tartışma yaşıyorsun ama saygısızlaşmamak adına ağzına geleni söylemezsin bu da taktiktir ve iyidir. Ağzıma geleni söyledim ben çok doğalım… E iyi yaptın ilişkiyi bitirdin. Doğallık çok da faydalı değil, yerine göre. Nerede ne konuşacağını, ne yapacağını bilmelisin.
''RUHUMUZLA OLAN İLİŞKİMİZİ, BİZİ İNSAN YAPAN ŞEYLERİ KAYBETTİK. KİBİRE, AÇ GÖZLÜLÜĞE YENİLDİK. YENİDEN DUYGUSAL VARLIKLAR OLMAYA DÖNELİM ARTIK ROBOT DEĞİLİZ.''
İnsanlar günümüzde duyguları gizlemeyi ya da duygusuzluğu havalı görüyorlar ama bence asıl havalı insan duygulara sahip çıkabilecek kadar cesur olandır… Neden artık cesur insanlar yok ya da hissizleştik mi?
Biz hissizleştik evet. Bizi bu hale milenyum getirdi, tüketim yüzünden böyleyiz. Onu al, bunu al, şuraya git fotoğraf çektir… Sağlıklı değil. Biz neyi kaybettik? Ruhumuzla olan ilişkimizi, bizi insan yapan şeyleri kaybettik. Neden eski şarkıları daha çok severiz? Çünkü bize o hisleri hatırlatıyor, 90'ları herkes seviyor… Neden öyle? Biz o duyguları artık bulamıyoruz, kibire , aç gözlülüğe yenildik. Yeniden duygusal varlıklar olmaya dönelim artık robot değiliz. Adil'e sor uygulamam var orada da bu soru çok geliyor… Reçetem de şu; doğaya dönmek… Topraklanmamız lazım. Meditasyon frekansı bizi toparlıyor. Onu da alayım, şunu da alayım o evi, şu arabayı… Bazılarına soruyorum neden o arabayı alıyorsun diyorum güzel bir araban var; diyor ki ''ya herkes ona biniyor… '' Kendimiz için yaşamıyoruz artık. En büyük huzur da birine yardım etmekte. Birinin sana bakıp gülümseyerek Allah razı olsun demesinin ötesinde bir şey yok.
Seçtiğimiz ilişkilerde çocukluk travmalarımızın etkisi var mı? Bunu nasıl aşabiliriz?
Travmalar toplumumuzda çok önemli. Mesela ben kendiminkini anlatayım; dört yaşlarındayken beni bir kedi ısırdı… Benim kedilerle olan ilişkimi düzeltmem yıllarımı aldı. Terapiste gittim, terapi aldım bu çok zor bir şey değil çünkü bunu düzeltmem gerektiğinin farkındaydım. Bu bir kedi olur, bir aldatılma olayı olur, çocuklukta eksik alınan şefkat olur… Bununla yüzleşmek en önemlisi. Ben yüzleştim aylarca terapi aldım, geldiğim noktada kediler ile olan ilişkimi düzelttim. Eski bir ilişki, travma her şeyi yenersiniz. Yeter ki kabullenip yüzleşin.
Önceki deneyimlerden dolayı yeni bir bağa korkuyla yaklaşanlar da var; korkular bizi korur gibi görünse de hapsediyor. Öğrenmeye, gelişmeye, yeni ve güzel deneyimlere açık olmaya nasıl hazır oluruz?
Ayrılık sonrası nadasa çok önem veririm… altı ay gibi bir süre çok değerlidir… Biraz kitap, film, opera, seyahat insan ruhuna çok iyidir. Fakat yıllar geçmesine rağmen unutamıyorsanız bu saplantıdır. Yeni bir insana hazır olduğunuzda şans vermek gerekir ama adım adım… Gaz fren dengesi gibi düşünün bazen gaz bazen fren.
Düzgün duygusal ilişki arayan erkek sayısı da azaldı, neden?
Bunun sebebi sosyal medya. Nasıl olsa yüzlerce kız var niye ilişkide kendimi yorayım ki diyor
Bu kadar sığ mı gerçekten? Ya da yüzlerce erkek de var ama kadın böyle düşünmüyor…
Umursamıyorlar ki… Normalde talep alamayacak adamlar sosyal medya sayesinde kendini daha farklı gösterip bir algı oluşturuyorlar. E kadınların bir yaş durumu var çocuk sahibi olmak için ama erkeklerde böyle bir olay yok… Yirmi yıl önce daha özeldi bağlar.
''DUYGULAR PARMAK İZİ GİBİ EŞSİZDİR. BİR İNSANDA YAKALADIĞIN UYUMU BAŞKASINDA BULAMAZSIN.''
Hala yirmi yıl öncesi kafasında yaşayan kadınlar da, erkekler de var…
Mesela bazı danışanlarım var diyor ki duygu var ama daha iyisini bulur muyum? Onlara şunu diyorum duygular parmak izi gibi eşsizdir. Bir insanda yakaladığın uyumu başkasında bulamazsın. Senin kıymetini bilen, uyumlu olduğun bir kadın varsa sakın kaybetme çünkü sonra asla bulamazsın… Sonra da ağlarsın hani ıssız adam vardı ya onun gibi… O kızı kaçırdım diye ağlıyordu ya filmin sonunda… O kız çıktıysa karşına kaçırmayacaksın.