Bursa'da boşandığı eski eşine dava açan bir kadın, düğün merasiminde takılan altınların kendisine iade edilmesini istedi. Yargıtay 3'üncü Hukuk Dairesi, düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılacağına hükmetti. Verilen karar tartışmalara neden oldu. İşte değerlendirmeler:
"YENİ KARAR KAYNALARI KIZDIRACAK"
Avukat Yasin Girgin: Yargıtay'ın eski kararında, erkeğe takılan takılar erkeğin kişisel malı, kadına takılanlar da kadının kişisel malı sayılıyordu. Fakat Yargıtay'ın bu kararına göre, artık kadına da erkeğe de takılan takılar kadının sayılacak. Burada erkeğe yapılan bir adaletsizlik durumu var. Evlilik iki kişi tarafından yapılıyor. Borçlar nasıl birlikte kapatılıyorsa, takılar da paylaşılmalı. Boşanma sürecinde tarafların zaten bilendiğini söyleyen Girgin, damadın annesinin kızacağını çünkü oğluna taktığı takıların gelinine gitmesini istemeyeceğini söyledi. Bu karar kaynanaları kızdırır.
"ÖRF, ADET VE GELENEKLERE BAKILIR"
Kemal Kaya, Yargıtay'ın aldığı kararı olayın yaşandığı yerdeki örf, adet ve geleneklere göre karar verdiğini belirtti. Daha önce de Yargıtay'ın böyle kararlar aldığını söyleyen Kaya, "Yargıtay'ın bu konuyla ilgili daha önce vermiş olduğu emsal kararlar var. Olayın geçtiği yerdeki yaşam koşulları ve geleneklere atıf yaparak, eğer gelenekler kadını işaret ediyorsa kadına, erkeği işaret ediyorsa erkeğe verilir. Medeni yasanın birinci maddesinde der ki kanunda uygulanabilir hüküm yoksa örf ve adete bakılır. Bizim yasamızda takılan takılar kişinin kişisel malı sayılmaka olsa bile böyle bir uygulama varsa yaşam koşullarına bakılır. Koca bunları alıp evin ihtiyaçlarına harcasa bile geri ödemesi istenebilir. Hukuki anlamda bu bir bağışlama olarak kabul edilir. Böyle bir kararı yerinde kabul etmek gerekir" dedi.
ERKEK MAĞDURİYETİ DOĞUYOR
Sosyolog İsmail Öz ise erkek mağduriyetinin ortaya çıkacağını düşünüyor. Öz "Hukukun verdiği kararlar toplumun saygı duyulması gereken kurallardır. Ancak burada alınan karar, kadını sosyal tabakada nasıl gördüğünüze bağlıdır. Yani kadını şiddet merkezli görüp ona göre korumacı kararlar mı almak gerekiyor yoksa kadının tarihsel ve sosyolojik değerine göre mi kararlar almak gerekiyor. Bu gibi konularda bilirkişilerin daha detaylı bir araştırma yapmaları gerek. Türkiye bölgesel olarak çeşitli kültürlere sahiptir. Bu yapıcı olmak yerine tartışmayı ve çatışmayı daha da körükleyici olabilir. Sosyolojik olarak farklılıklarımıza uygun bir karar değil aksine daha da çıkmaza sokacak bir karar" dedi. Öz, "Türkiye toplumu bu denli bir kararın sonuçlarına hazır mı? sorusuna karşılık ise "Ülkemizde kadın 2 farklı bakış açısıyla değerlendiriliyor. Bunlardan ilki feminen bakış açısı, bu kısaca kadının erkek karşısında her türlü açıdan eşit olması gerektiğidir. Bu açıdan bakılınca alınan kararlar yapıcı olmalı kadını korumak isterken bir erkek mağduriyetine yol açmamalı. Hukuki kararların tartışa yaratmasından ziyade tartışmaları sonlandırıcı kararlar olması gerekir. Diğer bakış açısı ise korumaya ve korunmaya muhtaç kadın görüşüdür ki bu durumda zaten boşanmadan sonra nafaka gibi kadının hakları zaten bulunmaktadır" diye konuştu. Alınan kararın Türk aile yapısını negatif yönde etkileyeceğini belirten Öz ayrıca şunları ifade etti: Bizim kültürümüzde insanlarımız yeni evlenen çiftlere yardımcı olmak için ziynet ve nakit takarlar. Bu nişanda kadına düğünde ise erkeğe yöneliktir. Aile kavramı çok önemlidir. Şimdi nasıl olacak çiftler artık her gün nasılsa boşanacağım diyerek ajanda mı tutacak yoksa tüm zorluklara birlikte katlanarak mı yollarına devam edecekler.
Derviş UĞURLU - Beyza KABASAKAL - Barış SAVAŞ - SABAH