Şiddetli geçimsizlik yaşayan genç çift, Aile Mahkemesi'ne müracaat ederek boşanmak istedi. Davacı kadın, kocasının psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, aşağıladığını, ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini öne sürdü. 2,5 aylık hamile iken yaşanan tartışma sonrasında evden ayrılmak zorunda kaldığını, davalının barışma girişiminde bulunmadığını, doğuma dahi çevrenin ısrarı ile geldiğini ve ortak çocuğun ismini kendisine danışmadan koyduğunu dile getirdi. Velayetin anneye verilmesine, çocuk yararına 750 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 500 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 30 bin TL maddi, 10 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti. Davacı koca ise davacının çeşitli bahanelerle sürekli küstüğünü, evi terk ettiğini, annesinin evine gittiğini, ilk hamileliğini kendisine sormadan kürtajla sonlandırdığını iddia etti. Temmuz ayında evi terk ederek annesinin yanına yerleştiğini, tüm yalvarmalarına rağmen inat ederek ortak eve dönmediğini, bu sebeple iki kez eve dön ihtarı çektiğini, davacının buna rağmen yine de dönmediğini ileri sürerek, velayetin babaya verilmesine, müvekkili yararına 10 bin TL maddi ve 40 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, kocanın davasını kabul ederek erkek yararına 5 bin TL manevi, 5 bin TL de maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından bozuldu. Mahkeme ilk kararında direnince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Sadece boşanmanın verdiği üzüntünün manevi tazminat için yeterli olmadığının vurgulandığı kararda şöyle denildi:
"Tarafların terk hukuksal sebebine dayalı boşanmalarına karar verildiği, taraflar yönünden boşanmaya sebep olan olayın 'kadının haklı bir sebebi olmaksızın ortak konuta dönmediği' şeklinde belirlendiği ortadadır. Özel ve mutlak boşanma sebebine dayalı davalarda dava konusunun sadece ve sadece kanunun aradığı belli şartın gerçekleşip gerçekleşmediği hususu olduğu, hakimin ileri sürülen sebepten farklı vakaların ispatlanıp ispatlanmadığını araştırmasına gerek olmadığı gibi, ispatlanmış olsa dahi taraflarca gerçekleştirildiğinden bahisle başkaca kusurlu davranışları hükme esas alamayacağı anlaşılmaktadır. Bu durumun doğal sonucu olarak da bir başka mahkemenin yargılamasına konu olan hakaretlere dayalı şekilde erkek eşin kişilik haklarının zedelenmiş olmasından söz edilemeyeceği, manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olayın kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi gerektiği, terk edilmiş olmanın kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı, boşanmaya sebep olmayan bir vakanın nedensellik bağının kurulmasında ölçü olarak alınarak mahkemece TMK'nın 174/2. maddesi uyarınca manevi tazminat ödenmesine karar veremeyeceği tereddütsüzdür. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."