Bartın'da meydana gelen maden ocağı patlamasında yaralanan ve uçak ambulansla Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne getirilen 6 yaralıdan Taner Şen'in aynı maden ocağında ateşlemeci olarak çalışan dayısı Tayfun Kayhan, o gün yaşananları anlattı. Patlama günü aynı bölgede gündüz vardiyasında çalışan Kayhan, "Gündüz vardiyasından erken çıkma gibi bir durum söz konusu değil. Ocaktaki sistem şöyledir. İşini bitiren dışarı çıkabilir. Toplu bir çıkış kesinlikle olmadı. Arkadaşlarıma da soruyorum, onlar da yok diyorlar" şeklinde konuştu.
"O GÜN METAN GAZIYLA İLGİLİ GARİP BİR DURUM YOKTU"
Sensörlerle ilgili de bir sıkıntı olmadığını söyleyen Tayfun Kayhan, "Bende de o bölgenin metan gazını ölçen MX4 denilen cep telefonu gibi taşınabilir bir cihaz var, ortamdaki karbonmonoksit, metan gazı ölçümlerini yapıyoruz. O gün ekstra garip bir durum yoktu. Zaten ocağın genelinde kömür çalışılan bölgelerde bir metan gazı yükselmesi sürekli olur. Ocakta bir aspiratör ve vantilatör sistemi olduğu için ocak sürekli bir havalandırma içerisindedir. Ocak 1-2 saat havalandırılmazsa kömürün bünyesindeki o gaz meydana çıkar ve bundan herkes etkilenir. Patlama ortamı oluşmadan önce biz çalışanlar olarak bundan etkileniriz ve o bölgede çalışamayız. Zaten bölgede çalışan elektrikli aletler yüzde 1'in üzerindeki metan gazına duyarlıdır ve devre dışı kalır. Böyle bir sinyal olmadı, eğer olsaydı zaten o gün ben 10 kilogram civarında bir patlayıcı kullandım, o patlamayı yapmazdım" ifadelerini kullandı.
"OCAKTA YAPILACAK TADİLATIN BU DURUMLA BİR İLGİSİ YOKTU"
Ocakta yapılacak tadilatın bu durumla bir ilgisi olmadığını sile getiren Kayhan, şöyle devam etti: "Ocakta bir aspiratör ve vantilatör sistemi var. Bu sistem komple değişecekti ve ocakta 20 gün havalandırma olmayacağı ve ortamı gaz basacağı için sistem tamamen devre dışı bırakılacaktı. Metan gazı kokusuz, renksiz bir gazdır. Mutfak tüpüyle falan karıştırmamak lazım. Orada çalışan biri olarak patlamanın nedeniyle ilgili birçok ihtimal geçiyor aklımızdan ama tam olarak şundan oldu diyemem. Çalışmayanlar bu konuda fikir yürütüyorlar. Püskürme ocakta delinen deliklerde sürekli vardır. Burası kapalı bir ortam, bir delik deliniyor ve o deliklerden normalde gaz püskürür zaten. Bu ortama karışır ve ortam da havalandırıldığı zaman bu gaz ocağın havalandırma sisteminden tahliye edilir. Ondan sonra buraya gelen mühendis, amir, şef, barutçu, sensörler bize bu konuda bilgi verirler gazın boyutu hakkında. Biz de ona göre bir çalışma yaparız. Eğer gaz yüksekse zaten orada çalışmak da mümkün değil. Nedeni araştırılıyor, ben bu konuda konuşursam yanlış olur."
"İBRAHİM ÇELİKTAŞ'IN YOĞUN BAKIMDAN ÇIKMASI BİZE UMUT OLDU"
Hastaların son durumu hakkında da bilgi veren Kayhan, "İbrahim Çeliktaş kendinde, konuşabiliyor ve bizi anlayabiliyor. Yoğun bakımdan çıktı, sağlığı gayet iyi sadece gözlerinde bir problem var. Remzi Taşkömür de şu anda entübe durumdan çıktı, o da iyi. Diğer 4 hastamızın durumu ciddiyetini koruyor. Benim yeğenim Taner Şen de yoğun bakımda.
Beraber çalıştığımız birçok arkadaşımız vefat ettiği için hiç olmazsa buradaki kardeşlerimiz düzelsin de bize bir ümit olsun diye bekliyoruz. İbrahim Çeliktaş'ın yoğun bakımdan çıkması bize umut oldu, ailesi çok sevindi. Bize de nefes oldu. İnşallah diğer hastaların durumu da aynı şekilde olur da biz buradan sağlıklı sıhhatli çıkarız diye düşünüyoruz. Doktorlardan, hastane yönetiminden Allah razı olsun" diye konuştu.