İstanbul Ataşehir'deki Özel Bayındır İçerenköy Hastanesi'nde çekilen cep telefonu görüntüleri Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Sağlık çalışanlarının yaşlı hasta Nermin Zeren'e kan donduran, insanlık dışı yaptığı muameleler çekilen cep telefonu görüntülerinde ortaya çıkmıştı.
ŞÜPHELİLER ADLİYEYE GETİRİLDİ
Skandal görüntülerin ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma kapsamında 7'si İstanbul'da biri Samsun'da ve 1'i de Bursa'da olmak üzere 9 kişi gözaltına alınmış, şüphelilerden 7'si emniyetteki işlemlerinden sonra dün adliyeye getirilmişti.
4 ŞÜPHELİ TUTUKLANMIŞTI
Şüphelilerden 2'si savcılıktan serbest kalırken Hakimlik, 3 şüphelinin adli kontrolle serbest bırakılmasına karar verdi. Aynı zamanda Hakimlik, yaşlı kadının üzerine paraları atan şüpheli Ali E.'nin de aralarında olduğu şüpheliler Emrah Ö., İlknur K. ve İrem Aysima E. ise 'Beden bakımından kendini savunamayacak durumda olan kişiye karşı eziyet' suçundan tutuklanmasına hükmetti.
"NERMİN TEYZENİN SAÇINI TARARDIM, MAKYAJ YAPARDIM"
Tutuklanan 4 şüphelinin Hakimlikteki ifadeleri ortaya çıktı. Şüphelilerin kendilerini savunurken sarfettiği sözler ise pes dedirtti. Şüphelilerden İlknur Kaya'nın mağdur Nermin'e para atılan görüntülerde orada bulunmadığını, o görüntüleri ilk defa haber sitesinde gördüğünü, yaşlı kadına edilen kötü lafları da söylemediğini, mağdur Nermin'in taç takılan videosunda da bulunmadığını, çalıştığı sürede gerek mağdur Nermin'e gerekse diğer hastalara yönelik herhangi bir eziyet, darp, kötü muamele gibi eylemlere şahit olmadığını açıkladığı ortaya çıktı. Ayrıca şüphelinin "Nermin Teyzenin Demans hastalığı vardı. Kendi gördüğü dünyayı gerçek zannederdi. Geçmiş hayatını hatırlardı. Biz de geçmiş hatıralarını onunla konuşurduk. Özel ihtiyaçlarını da elimizden geldiğince giderirdik. Saçını tarardık, makyaj yapardık, bahçeye indirirdik" diyerek suçlamaları kabul etmediği ortaya çıktı.
PARALARI FIRLATAN ŞÜPHELİDEN SKANDAL MİZAH SAVUNMASI
Skandal görüntülerde yaşlı kadının üzerine paraları attığı görülen şüpheli Ali Erata, yoğun bakım hemşiresi olduğunu belirterek "Mağdurun üzerine para atan şahıs benim. Bahsi geçen hasta ben işe girdikten birkaç ay sonra hastanede yatmaya başladı. Ben işten çıkana kadar da orada uzun müddet kaldı. Bu hastamız alzheimer ve akciğer kanseri hastalıkları vardı. Bu hastanın kendisiyle ilgilenen bir akrabası yoktu. Kendisiyle sadece biz ilgileniyorduk. Alzheimer hastası olduğu için nerede olduğunu, ne yaptığını sürekli unutuyordu. Kendisini evinde gibi hissediyordu. Biz de tedavisini yaparken mizansen yollara başvurduğumuz oluyordu. Bahsi geçen videonun öncesinde mağdur kasadan paralarımı getir demişti. Bilgisayardan para resmiyle çıktı aldık. Yaptığımın doğru bir davranış olmadığının farkındayım, pişmanım" dediği öğrenildi.
"EZİYET BİR İNSANLIK AYIBIDIR"
Diğer bir şüpheli Emrah Örgün de video çekildiği esnada orada bulunmadığını, şüpheli Ali'nin kendisine hastayı uyutmamak için bu şekilde davrandıklarını söylediğini, hastanın başına geldiğimde kötü bir şey yapmadığını söylediği ortaya çıktı. Devamında ise, "Mağdur Nermin'in kafasında taç olan videoda ben yokum. Bu olay ortaya çıkınca hastane soruşturma başlattı. 7 kişiyi işten çıkardı. Beni çıkarmadılar. 1 hafta sonra benden yazılı olarak beyanda bulunmamı istediler. Ben kabul etmedim. O vakit kuruma olan güvensizlik nedeniyle beni işten çıkardılar. Bu olaylarda ben suçsuzum. Ben hastanede nedeniyle kimseye eziyet edildiğine şahit olmadım. Eziyet bir insanlık ayıbıdır" diyerek tutuksuz yargılanmayı talep ettiği ifade satırlarında yer aldı.
"BANA İFTİRA ATILIYOR"
Skandal videonun çekildiği gün kendisinin hastanede nöbetçi olduğunu söyleyen şüpheli İrem Aysima Erol ise "Video çekilirken ben orada değildim. Paranın atıldığı videoda ikinci bir kadın sesi var ama o ben değilim. Fakat bir kısım şüphelinin o şahsı koruyup bana iftira attıklarını düşünüyorum." dedi.
YAŞLI KADINA ACIMADI, KENDİSİNİ ACINDIRDI
Savunmasının devamında şüpheli İrem Aysima Erol'un epilepsi hastası olduğunu, sık nöbet geçirdiğini, uyku haline geçerken yakınlarının yanında olması gerektiğini, tutuklandığı taktirde mağdur olacağını, nöbet geçirdiği sırada boğulma tehlikesinin olduğunu ve psikolojik olarak da hastalığının tetiklenebileceğini söylediği öğrenildi.