Yaz aylarında çıkan ve birkaç gün içinde yumurta bıraktığı bilinen gal arısı, kestane sezonunda köylülere korku saldı. Sezonun gelmesiyle kestane meyvesi toplayan vatandaşlar ve kestane balı üreticileri endişeye kapıldı. Peki kestane gal arısı insan sağlığı için tehdit oluşturuyor mu? Kestane gal arısına karşı ne gibi önlemler alınabilir? Kestane gal arısının sosyo-ekonomik problemlere sebep olabileceğini belirten Ahi Evran Üniversitesi Araş. Gör. Dr. Kahraman İpekdal, katil arıya karşı mücadelede kullanılabilecek yöntemleri sıraladı.
'KATİL GAL ARISI' NEDİR?
Araş. Gör. Dr. Kahraman İpekdal: "Halk arasında 'katil arı' olarak bilinen tür aslında 'kestane gal arısı' adını verdiğimiz bir tür. Bu tür istilacı bir tür. 2014 yılında Türkiye'de Yalova bölgesinde ilk tespiti yapıldı. Kestane gal arısı, aslında 3 milimetre boylarında minik bir arı. Bu arı bildiğimiz arılardan farklı olarak kestane ağacında 'gal' dediğimiz yumrular oluşturuyor.
Kestane gal arısını menşei Çin olarak biliniyor. Çin'in doğal bir böceği. Uluslararası ticaretin artmasıyla ve gelişmesiyle kestane gal arısı, dünyanın pek çok ülkesine de yayılmış durumda ve yayılmaya da devam ediyor.
Ağaçta popülasyon çok büyükse meyve ve çiçek birimi düşüyor. Arıcılar da olumsuz etkileniyor çünkü çiçek oluşmuyor. Çiçek oluşmayınca da kestane balı üretimi söz konusu olmuyor. Bunlar çok önemli ekonomik kayıpların çıkmasına neden oluyor.
Kestane gal arısı ilk olarak Türkiye'de Yalova'da tespit edildi. Yalova'dan Bursa'dan sonra yavaş yavaş etrafa yayılmaya başladı. Bu yayılmanın bir kısmı doğal bir şekilde oldu. İzmit Körfezi'nin güneyinden batı, doğu istikametinde yayıldı. Sapanca, Hereke'ye kadar… Üst tarafta İstanbul, İzmit taraflarını kapladı. Arada hiçbir bağlantı olmamasına rağmen birdenbire Giresun'da çok yüksek bir popülasyon ortaya çıktı. Çünkü belli ki bu bölgeden oraya aşı kalemi fidan ticaretiyle kestane gal arısı taşınmış oldu." diye sözlerine devam etti.
İNSAN SAĞLIĞI İÇİN TEHDİT OLUŞTURUYOR MU?
Kestane balı üretiminde gelir sağlayan insanların gelirinde düşüş olabileceğini belirten İpekdal: "Kestane gal arısı insan sağlığı için tehdit oluşturmaz çünkü sağlığımızla doğrudan etkileşen bir arı değil. Ağaç ve ağaç dokularıyla beslenir. Sosyo-ekonomik problemlere sebep olur çünkü kestane meyvesi ve kestane balı üretiminde gelir sağlayan insanların gelirinde düşüş olur." dedi.
NE GİBİ ÖNLEMLER ALINABİLİR?
Araş. Gör. Dr. Kahraman İpekdal:" 2014 senesinde Türkiye'ye bulaştığının tespit edilmesinden itibaren Orman Genel Müdürlüğü, Orman Zararlarıyla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından bir proje yaptık. Bu projede danışman olarak bulunuyordum ve birlikte İtalya'ya Padova Üniversitesi'ne giderek kestane gal arası mücadelesi yapan ekiple çalışmalara başladık. Nasıl mücadele edildiğini öğrenerek bu yöntemi Türkiye'ye getirdik. Bu mücadele aslında biyolojik bir mücadeledir. Bu yöntemle, başka bir böceği bu zararlı böceği yemesi için kullanıyoruz. Biyolojik mücadele etmeni olarak kullandığımız başka böceğin orijini Çin."
ÇİN'DE YAYILMASINA RAĞMEN ORADA ZARARA NEDEN OLMADI
"Kestane gal arısı zararlısı 1930'larda Çin'den Japonya'ya bulaştığında Japonya araştırıcılar uzun süre çalıştılar ve Çin'de yayılmasına rağmen orada zarara neden olmamasını sorguladılar. Yapılan araştırmalarda, parazitoit bir böcek kominitesinin baskısı altında olduğunu gördüler. Bu parazitoit kominitesinden bir türü belirleyerek o türü Japonya'da yetiştirip, Japonya'da Kestane Gal Arısının istila ettiği alanlara salmaya başladılar. Bu türün adı 'torymus sinensis'. Bu yöntem Japonya'da başarıyla kullanıldıktan sonra dünyanın farklı yerlerinde de kullanılmaya başlandı. Biz de bu yöntemi Türkiye'de kullanıyoruz."
ÖNCE YALOVA ARDINDAN KARADENİZ…
"Yalova'nın Gacık köyü'nde Orman Genel Müdürlüğü'nün 2015 senesinde kurulan bir laboratuvarı var. Daha sonra Bursa'ya da kuruldu ve burada da üretime başlandı. Kestane gal arısının bulaştığı başka yerlerde de laboratuvar kurma çabası var. Buralarda da salım çalışmaları yapılıyor. Önce Yalova'da başladı sonra Karadeniz'e ulaştı. En son Sinop'ta tespit edildi ve bu bölgelere hızlıca yayıldı. 'Torymus sinensis' bu bölgelere hızlıca yaymaya çalışıyoruz.
Kestane gal arısıyla mücadelede biyolojik mücadeleden başka hiçbir yöntem kontrol altına almaya yetmiyor.
Bunun en önemli nedenleri şu şekilde;
Ormanlık alanlarda ilaçlı mücadele yapılması söz konusu değil. Çünkü orman ekosisteminde yaşayan tek canlı gal arısı değil, birçok faydalı böcek var. Ormanlık alanlarda kullandığımız kimyasal ilaçlar, en başta faydalı canlılarına zarar veriyor. Bu nedenle doğal ortamın çökmesin sebep olabiliyor. Bu nedenle ilaç uygulanması söz konusu değil. "
EN İŞE YARAYAN YÖNTEM…
"Bunun dışında, kestane gal arısına karşı, İtalyanlar yeşil budama adı verilen bir yöntem kullanıyorlar. Fakat bu yöntem, orman ekosistemlerinde uygulanabilecek bir yöntem değil, bu sadece kapalı kestane bahçelerinde uygulanabilecek yöntem.
Japonya'da yapılan çalışmalarda, kestane gal arısına gerçekten birkaç yıl boyunca direnç gösterdiği ama daha sonra kestane gal arısının bu ağaçlara karşı da etkileyebilecek şekilde değiştiği gözlemlenmiş. Bu nedenle dirençli ağaç çeşidi kullanımı, başarılı bir yöntem olarak görülmüyor.
Dolayısıyla en işe yarayan yöntem; kestane gal arısına biyolojik mücadele ve bu mücadelede de "Torymus sinensis" adlı parazitoid böceğin kullanılması olduğunu görüyoruz. Bu yöntem; şu anda Türkiye'de de uygulanıyor. Kestane gal arısına karşı, kurulan laboratuvarlarda yapılan üretimlerle, salımlarla, Orman Genel Müdürlüğü'nün kontrolü altında bu iş hızlı bir şekilde ilerliyor.
Önümüzdeki 5-10 sene içerisinde kestane gal arısı popülasyonlarında ciddi anlamda bir düşüş olacaktır. Bunu nereden biliyoruz, çünkü şimdiye kadar uygulanan bölgelerde bu şekilde gerçekleşmiş. Türkiye'de de aynı şekilde olacağını ümit ediyoruz."