Şırnak'ın Görmeç Köyü'nde, 1 Şubat 1992 sabahı 07.30'da meydana gelen çığ felaketinde 26 vatandaşımız ile birlikte çığ altında kalan 65 askerimiz de şehit oldu. Bolu 2. Komando Tugayı'nda görevli olan ve geçici görevle bölgede bulunan askerlerimiz ve vatandaşlarımız, aradan 30 yıl geçmesine rağmen unutulmadı. Faciadan sağ olarak kurtulmayı başaran askerler, 30 yıl önce yaşadıkları dehşeti SABAH'a anlattı. O dönemde üsteğmen olan ve o anda köyün yakınındaki bir yerde bulunduğu için çığdan kurtulan Erhan Alişar, "Bölük 5 subay, 3 astsubay, 123 erbaş ve erden oluşuyordu. Tüm köyün üstüne pürüzsüz, beyaz bir battaniye örtülmüş gibiydi. Kurtarma ekipleri, öğleden sonra gelebildi. Kurtarılanlar köyün camisine toplanıyor, donmamaları için battaniyelere sarılıyordu. Şırnak Tugay Komutanı Tuğgeneral Mete Sayar, arama kurtarma sırasında kendisi de dahil tüm emir komutayı, Mustafa Asteğmen'e verdi. Çünkü, sivil hayatında makine mühendisi olan Mustafa Asteğmen, üs bölgelerine içme suyu getirilmesinde görev almıştı ve altyapıyı da çok iyi biliyordu. O nereyi gösterirse orası kazılıyordu. 5 yer gösterdi, birçok hayat kurtardı" dedi.
KAHRAMAN ASTEĞMEN MUSTAFA
Alişar, "Subay-astsubayların yattığı yer yıkılmıştı, ama içeride bulunanlar sağdı. 3 astsubay ve 2 asteğmen, yine Mustafa Asteğmen'in talimatlarıyla, iki enkaz bina arasındaki kar kütlesinde hayat üçgeni oluşturularak kurtarıldı. Başkasının yerine nöbete gidince çığ altında kalan havancı Nurettin ise 39 saat sonra kurtarıldı. Astsubay Ertuğrul, hiç beklenmedik bir anda kendi imkânlarıyla kurtuldu ve 'Komando ölmez' diye bağırdı. Er Cuma Uçar, cansız bedeni enkaz altından çıkarıldığında G-3 Piyade Tüfeği elinden alınamadı. Çünkü soğuk demir adeta şehidimizle bütünleşmişti. Cansız bedeni o şekilde helikoptere taşındı. Çığ düşmeden az önce doğum iznine gönderilen Teğmen Ali Arslankılıç ise doğan kızına "Çığla" adını verdi. Arama kurtarma faaliyetleri 23 gün insanüstü gayretlerle devam etti. Devlet tüm gücüyle oradaydı" diye konuştu.
'7 SAAT SONRA ENKAZDAN ÇIKARILDI'
O dönemde vatani görevini yapan er Ünal Öğülmüş (52) ise şöyle konuştu: "Bir anda büyük bir gürültü koptu. Kendimizi kar altında bulduk. Her yer karanlıktı. Arkadaşlarım etrafımda sıkıştığı yerden yardım çığlıkları atıyordu. Bazılarından hiç ses çıkmıyordu. Bacağım bir ağacın altına sıkışmıştı. Arkamdaki arkadaşımın, 'Allah'ım bana kuvvet ver de arkadaşımı kurtarayım' dediğini duydum. Silahıyla destek alıp, ağacı bacağımın üstünden kaldırdı. Dışarıdakiler, 'Dayanın, sizi kurtaracağız' diye bağırıyordu. 7 saat sonra enkazı kazarak bizi çıkardılar. Yeniden bir ışık görmek kadar güzel bir şey yoktu. Ama köy yok olmuştu. Bir yanda şehit arkadaşlarım, bir yanda yaralılar yatıyordu. Köyün camisine sığındık. Ertesi gün helikopterle hastaneye götürüldük."