Sabah Gazetesi'nin 'Babalar Günü' Webinarı'nda iş dünyasının önde gelen isimleri buluştu. Başarılarıyla öne çıkan iş dünyası temsilcileri, "Sadece çocuklarımızın değil, on binlerce çalışanımızın da babasıyız" dedi.
İş dünyasının öne gelen isimleri dün Sabah Gazetesi tarafından düzenlenen 'Babalar Günü' webinarında buluştu. Takvim Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Sabah Gazetesi Yazarı Faruk Erdem'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen "İş Dünyasında Baba Olmak" konulu panelde, Kalyon Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Kiğılı Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve Erciyes Anadolu Holding CEO'su Alpaslan Baki Ertekin yer aldı.
Bellona, Koza Altın İşletmeleri ve Pierre Cardin sponsonluğunda gerçekleştirilen webinarda iş dünyasındaki babaların çocuklarıyla olan iletişimleri, çalışma temposunda baba olarak yaşadıkları keşkeler, çalışanlarına karşı duydukları babalık içgüdüsü vurgulandı.
ARKAMIZDAKİ GÜCÜMÜZ BABALARIMIZ
Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Sonat Bahar'ın sunduğu Webinarın açılış konuşmasını SABAH ve Daily Sabah Yazılı Medya, İcra Kurulu Üyesi Reklam Genel Müdürü Ceyda Uzman, yaptı. Uzman, "Babalarımız güçlü bir çınar gibi bizi sarmalayan, gücüyle kuvvetiyle her zaman arkamızda olup bizi yalnız olmadığımızı hissettiren varlıklardır. Onları sahiplenici, koruyan, kollayan, evin direği, en güvenilen ve arkamızdaki güç olarak tanımlayabiliriz. Ben de çok değerli bir babanın kızı olarak herkesin bu anlamlı gününü kutluyorum" diye konuştu.
BABAM ÖRNEK LİDERLİK SERGİLEDİ
Kalyon Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, iş dünyasında babasıyla birlikte çalışan şanslı bir evlat olduğunu söyledi. Annelerin de babaların da sevgisinin ve öneminin tek bir güne sığamayacağını söyleyen Kalyoncu, "Babalık kavramı bizim kültürümüzde çok önemli bir yere sahip. İş hayatında da aile içinde de farklı yönleriyle hissettirilen bir kavram. Allah hepimize örnek babalık yapmayı nasip etsin" dedi. Kendisinin de genç yaşta baba olduğunu anlatan Kalyoncu, babayla çalışmanın bir ayrıcalık olduğunu belirtti. Kalyoncu, "Babam Cemal Kalyoncu, örnek bir liderlik sergiledi hepimize. Hiç bir zaman yeni nesil kopyası yetişsin istemedi. Herkesin kendini keşfetmesini sağlarken, bir yandan da deneyim transferini bize aktardı. Birlikte çalışmada en önemli unsur bu çünkü" diye konuştu.
AİLE ÖNCELİĞİMİZ
Mehmet Kalyoncu, şöyle devam etti: "Babam, çok çalışkan ancak hırslı biri değil. Zor dönemlerde işini kurmuş, büyütmüş. Bize hep, 'Dünyanın işi bitmez, ancak vakit geçiyor. Ailene öncelik ver. Onlara vakit ayır' diye nasihat verir. Biz de babamızın gösterdiği yoldan ilerliyoruz. Ailene ayıracağın vakti de kaliteli geçirmek gerekiyor. Biz bunu bazı ritüellere bağladık. Örneğin pazar günleri geniş ailemizle birlikte toplanır, kahvaltı yaparız. O gün kimse başka bir program yapmaz. Ben cumartesi günleri kendi çekirdek ailemle zaman geçiririm. Salı günleri de eşimle baş başa program yaparız."
PANDEMİDE SEKTÖRÜN GENLERİ DEĞİŞTİ
Pandemi döneminin gayrimenkul sektörünün genlerini değiştirecek kadar çok etkilediğini söyleyen Kalyoncu, "Koronavirüs bulaşıcı olduğu için insanlar mekanlarını değiştirmeye başladı. Eskiden kapalı alanlar üretilirken artık açık alanlar üretmek marifet oldu. Kendi çocuğumuza layık görmeyeceğimizi inşa etmememiz lazım. Çocuk dostu alanların bu dönemde ön plana çıkması mühim. Bu paradigma değişiminde yeni bir talep mutlaka çıkacak. Bu açıdan sektör, doğru planlamayla yoluna giderse sorun olacağını sanmıyorum. Yurtiçinde ne kadar yüksek potansiyel varsa yurtdışı da öyle. Firmalar son 20 yılda çok büyük deneyimler kazandı. Bizde son 1 yılda Romanya'da yeni bir doğalgaz boru hattı sözleşmesi imzaladık. Geçtiğimiz hafta da Portekiz'de veri merkezi görüşmeleri yaptık. Bir yandan da Türkiye'deki dev yatırımlarımızı sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
BABAMLA BİRLİKTE BÜYÜDÜK
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, sadece kendi çocuklarının değil, on binlerce çalışanlarının da babası olduğunu hissettiğini söyledi. Tosyalı, "Aldığımız her kararda, yaptığımız her işte o büyük aileyi hissetmek onların enerjilerinden güç almak aslında her dakika babalığın bütün hislerini yaşadığımızı gösterir. Allah herkese bu duyguyu nasip etsin. Biz 7/24 hissediyoruz" dedi. İşe hayatına 5 yaşında atıldığını anlatan Fuat Tosyalı, "Biz babamla birlikte büyüdük. 53 yıldır iş hayatındayım. Büyük oğlum doğduğunda çalışıyordum. Babam haber vermişti, akşam giderim demiştim. O zaman fazla ilgilenemiyorduk çocuklarımızla. Şimdi torunlarıma vakit ayırıyorum. 5 torunum var biri de geliyor. Küçük oğlum daha şanslıydı ona da zaman ayırabildim. Çocuklara küçükken sevgi vermek gerekiyor ilerde bütün dayanağı o oluyor" diye konuştu. Otoriter bir babası olduğunu anlatan Fuat Tosyalı, "Küçükken babama çok kızardım. Arkadaşlarım Pazar günleri sinemaya giderken ben o gün bile çalışırdım. Ama Allah razı olsun. Onun gösterdiği yolda bugün dahi çalışıyorum. Hayatım boyunca pazar günleri hep çalıştım. Cezayir'de iş günü o yüzden oraya yatırım yaptık. Burada pazarları fabrikaya gitmeye utanıyorum" dedi.
AKIL DEĞİL KOL GÜCÜNE ODAKLANDIK
Şirketlerinde çocuklarının çalışma hayatıyla ilgili kuralları olduğunu belirten Fuat Tosyalı, şöyle anlattı: "Tabi gençlerimizi, çocuklarımızı, yeğenlerimizi güzel yetiştiriyoruz. Ancak bazı kurallarımız var. Onlara güzel eğitimler aldırdık. Biz liseden sonra okuyamadık. Akıl değil, kol gücüne odaklandık. Ama çocuklarımızı iyi okuttuk. Hem de bizimle çalışıyorlar. Fakat onları hissedar olarak yetiştiriyoruz. Yanımızda binlerce profesyonel çalışıyor. Aileden olanları rakip görmesinler istedik. Şimdiye kadar bunu başardık. Her okulunu bitirene bir tur attırıyoruz şirketlerimizde. Yönetim kurulumuza alıyoruz toplantıları dinliyor, kararları görüyor, nasıl aksiyon aldığımıza bakıyorlar. Sonuçtan mutluyuz."
7/24 ÇALIŞIYORUZ
Pandemiden birçok sektörün etkilendiğini kaydeden Tosyalı, "Hizmet sektörü arayı fazlasıyla kapatacak. İmalat ve sanayi tarafında ise tek cümle söylemek gerekirse, dünyadaki arz ertelenmiş talebi karşılamaya yetmiyor. Tüm sektörlerde muazzam bir talep var. Bunca yıldır bu işi yaparım. Büyüklerden çok dinledim. Bu iş bitti diyenler vardı. Biz o dönemlerde yatırım yaptık. İnşaatta talep biraz düştü. Stok fazlasından, finansmana erişim ve maliyet sebebiyle biraz üst üste geldi. Orada da talep oluşacak" dedi. Tosyalı, pandemi demeden 7/24 çalıştıklarını belirterek, "Dünyanın dört bir yanında üretime devam ettik. Çok strese girdik ama çalışana yansıtmadık. Bugün karşılığını alıyoruz hem üretim hem yatırıma devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARIMA HEP SEVGİMİ GÖSTERDİM
Kiğılı Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, Babalar Günü'nde baba ve dede olmanın hazzını yaşadığını belirterek, "Bizim zamanımızda böyle günler yoktu. Ben babamın beni sevdiğini gözünden anlardım. Mesele bir gün beni öptüğünü hatırlamam. Ama ben çocuklarıma böyle davranmadım. Onlara hep sevgimi gösterdim" dedi. 65 yıl önce iş hayatına babasının bir arkadaşının yanında çalışarak başladığını söyleyen Kiğılı, şöyle devam etti: "Ortaokul 2. Sınıftaydım. Yaz tatili için babam çalışmam gerektiğini söyledi. 65 sene önce baba bir şey deyince tamam denilirdi. Babamın bir arkadaşının Kapalıçarşı'da kadın mantosu satan bir dükkanı var. Ertesi gün gittim. Çığırtkanlık yapacaksın dediler. Sonra ben çok iyi bir çığırtkan oldum. Sonra para kazanmaya başladım. Daha sonra da babam beni yavaş yavaş kendi işine alıştırdı. O senelerde hazır giyim yok. Kumaşçılıktı ilk işim."
ÇOCUKLAR DEĞİL TORUNLAR ŞİRKETTE
Aile şirketinde çocuklarının çalışmadığını ancak torunlarının çalıştığını söyleyen Abdullah Kigılı, onlar için de belli kurallar olduğunun altını çizdi. Kiğılı, "Torunları direkt işin başına almıyoruz. 1 sene başka bir yerde çalışmalarını şart koyuyoruz. Başka yerde iş hayatının zorluklarını görecekler, sonra şirkette en alt pozisyonda en düşük maaşla başlayacaklar. Hiçbirini zoraki işe sokmadık. Herkes sevdiği işi yapsın istedik" diye konuştu.
GELECEĞİMİZ ÇOK PARLAK
Pandemide sektör olarak yerle bir olduklarını anlatan Abdullah Kiğılı, "Hastalığın merkezi Çin. Dünyanın da mal aldığı yer orasıydı. Şimdi de ABD'li, Avrupalı Çin'e gidip gelemedi. Bölgedeki en yakın coğrafya da bizdik. Şimdi onlar gelip bizimle iş yapıyor. Bu sebeple Türk giyim sanayisini harika yıllar bekliyor" dedi. Şirket olarak yurtdışına açıldıklarını kaydeden Kiğılı, şunları anlattı: "Balkan ülkelerinin tamamında varız. Sırbistan'a giren ilk Türk erkek markalarından biriyiz. Yakın gelecekte fiyatlar Avrupa'da düştü. İtalya'da mağaza tuttuk. Aylığı 10 bin euroluk mağazayı 2.500 euroya tuttuk. Arkamızda devletin yardımını hissediyoruz. Devlet yurtdışında ihracat yapabilmek için inanılmaz teşvikler veriyor. Konsolosluklar bize çalışıyorlar. Ofislerini açıyorlar. Bu kriz fırsat doğurdu. Geleceğimiz parlak. Bizleri çok büyük işler bekliyor. Çalışmaya devam."
SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU
Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, 3 çocuk babası olduğunu ve 3 farklı jenerasyonu aynı anda yaşadığını söyledi. Aynı zamanda akademisyen olduğunu belirten Orakçıoğlu, "Mimar Sinan Üniversitesi'nde 15 yıldır marka yönetimi dersi veriyorum. Bir gün bir öğrencime, 'Başarının anahtarı nedir?' diye sordum. Öğrencim, 'Günün ruhunu yakalamak' dedi. O kadar etkilendim ki. Çok doğru bir tespitti. Pandemide özellikle 5 yıl sonra yapacağımız dijital dönüşümü hızlandırdık. Online ders yapmak bir tarafa, dijital sınav yapmayı düşünemiyordum. O da oldu" diye konuştu.
DÜNYA BİZİ KONUŞACAK
Özellikle üretim, tasarım, yurtiçi perakende ve ihracat olmak üzere her yerde olduklarını anlatan Orakçıoğlu, şöyle devam etti: "Bu dönemde durmadık ve çok daha hırslandık. Polonya, Slovakya Dubai gibi yerlerde mağaza açtık. Çok büyük fırsatlar var. İngiltere ve İtalya'da mağazalar kapanıyor. Artık koleksiyon yaratan yok ve biz onların bıraktığı boşluğu değerlendirirsek çok iyi fırsatlar var. Dünyanın odak merkeziyiz ve aşılanma sayımız arttı. 2-3 saat uçuş mesafesinde fiyatlarımız çok cazip. Bence alışveriş turizmini oluşturmalıyız. Babalar gününde inanılmaz bir iş yoğunluğu yaşadık. Kalite fiyat açısından 20 yıl önceyle bugünü kıyasladığımızda dünyadaki markalar bize saygı duymaya başladı. Biz bunu hayal edemezdik. Önümüz çok açık. Hem sektörel anlamda çok büyük bir deneyim kazandık. Dünya bizi konuşacak. Rakiplere bakıyoruz, enerjileri bitti heyecanları yok."
ÇOCUKLARIMIN ZAMANINDA ÇALDIM
Erciyes Anadolu Holding CEO'su Alpaslan Baki Ertekin, genç yaşta baba olduğunu belirterek, "20 yaşımda evlendim. Şu an 50 yaşındayım. 3 kız çocuğum ve bir torunum var" dedi. Ertekin, eskiden bir babanın, babasının yanında çocuklarını sevmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, "Ben vakit buldukça sevmeye sarılmaya birlikte vakit geçirmeye dikkat ettim. Çok çalışmak zorunda kaldım. Profesyonel bir yönetici olduğum için ekstra çalışmam gerekti. Onlardan daha fazla zaman çalmak zorundaydım" dedi. Ertekin, "4 yıldır da 12.700 mesai arkadaşımız var. Bayiliklerle birlikte sayımız 70 binlere çıkıyor. Tüm bunları düşündükçe sorumluluk daha fazla artıyor. Hal böyle olunca da insan ilk fadakarlığı kendi çocuklarından, ailesinden yapmak zorunda kalıyor. Çok şükür çocuklarım da eşim de bana anlayış gösterdiler. Geçmişe dönsem, yine aynı sorumluluk duygusuyla hareket ederdim" şeklinde konuştu. 8 farklı sektörde hizmet verdiklerini kaydeden Alparslan Baki Ertekin, " Türkiye genelinde 1.600 mağazamız var. Mobilya perakendesinde aktif çalışıyoruz. Yurt dışında da 3 bin mağazamız var. Pandemiyi doğru değerlendirip üretimi yüzde 40 artırdık. Biraz daha agresif ilerleyeceğiz" ifadelerini kullandı.
SANATÇI BABALAR KONUŞTU…
Sanatçı babaların Sabah Gazetesi Günaydın Köşe Yazarı İlker Gezici'nin moderatörlüğünde bir araya geldiği panele katılan Alişan, Ozan Akbaba, Özgün, Serkan Çağrı ve Yunus Emre Yıldırımer babalık duygularını ve iş ve özel hayat arasında kurdukları dengeyi izleyenlerle paylaştı.
Alişan konuşmasında "Baba olmadan önce yakın arkadaşlarım evlat sahibi olunca anlayacaksın derdi bambaşka bir hayatın olacak diye… Anne baba olunca hayatı bambaşka oluyor doğruymuş. Sanki bütün dünya senin ve çocuğunun etrafında dönüyor, her şeyi ona vermek istiyorsun her imkânı ona vermek istiyorsun. Anne ve babamızın değerini hep bilmemiz lazım. Anne-baba hiç emekli olunmayan bir meslek gibi ölene kadar tüm sorumluluk sende ve tek mesleğimiz bu… Anne ve babamızın hep değerini bilelim… Babayı anneyi üzmemek dinimizce de çok önemli… Haklarını helal etmeleri biz evlatlar için en büyük miras… " şeklinde konuştu. Çocuklar çok küçük olduğu için sadece oyun oynuyoruz ifadelerini kullanan Alişan "Oğlumla maça gitmek, Cuma namazına gitmek, oturup erkek erkeğe konuşmak en büyük hayalimdi ancak pandemiden dolayı şu an yapamıyoruz. Şimdi kızım oldu bir gün gelecek biri götürecek çok erken ama şu andan bunu düşünüyorum." şeklinde konuştu. Çocuklarının her türlü ihtiyacına yanıt verebildiğini belirten Alican "Bu yüzyılda aile kavramını aşağıya indirmeye çalışanlar var. Örf, adetimiz o kadar güzel ki bizi asimile etmek isteyenler çok fazla ama biz hala anne ve babanın kıymetini onların değerlerini bilen bir toplumuz. Çok şükür aile kavramının önemini bilen bir topluluğuz. Ne olur kaybetmeyelim, bizi biz yapan bu. Bunları kaybedersek kötü olur." İfadelerini kullandı.
Webinara katılan Ozan Akbaba "Baba olmak mükemmel bir duygu, dünyayı sırtlamak gibi bir şey ama hiç yorucu olmayan bir şey çok kıymetli… Öncesi ben diye sonrasında biz diye geçirdiğim bir hayat oldu. Varlığı birçok şeyi değiştirdi. Babalık insanı çokça değiştiren ve olumlu yönde geliştiren bir sıfat. Oğlum olduktan sonra babamı çok daha fazla sevmeye başladım. Babalık çok kıymetli bir şey…" dedi.
Özgün ise oğlu Ediz'le birlikte olduğu günlerde zamanını tamamen ona ayırdığını belirterek "Ediz annem ve babama gittiğinde işlerimi organize etmeye çalışıyorum. Onun dışında Ediz'le bol bol oyun oynuyoruz. Ediz keşfetmeyi çok sevdiği için kısıtlama döneminde özel izni olduğundan dolayı beraber yeni yerleri keşfettik park, açık hava, deniz kenarı... Kaliteli vakit geçirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
"Baba olmadan anlaşılacak bir durum değil babalık… Koşulsuz sevmenin ne olduğunu, neler yapabileceğini, fedakarlığını anlıyorsun. Onun hayatını güvene almaya çalışıyorum. Ben 41 yaşındayım babamın varlığını hissetmek bana güven veriyor, babam çözer diyorum. Ediz'in geleceğini güvence altına alabilmek adına çalışıyoruz" diyerek devam eden Özgün "Annelik babalık çok zor böyle bir devirde çocuk yetiştirmek zor. Ama dünyanın en keyifli hali… Ediz benim en büyük hayalim. İnsanın evladına duyduğu aşk çok büyük ve mesleğine yansıyor. Babalık çok farklı bakmanızı sağlıyor. İlham kaynağım Ediz ve Ediz sonrasında babamla daha çok yakınlaşma yaşadım." dedi.
Serkan Çağrı, ailesini tatile gönderdiğini ve babalar gününü yalnız geçirdiğini ileterek "Aileme, çocuklarıma çok düşkünüm 7/24 ilgilenmeyi severim. Onlar olunca rutinleri bırakıyorum. Bir daha bu yaşları gelmeyecek onlarla vakit geçiriyorum bu yüzden." şeklinde konuştu. Babaların eski dönemlerde ikinci plana atıldığını, çocuğa bakma görevinin kadınların görevi olduğunu ileten Çağrı; "Eskiden hep annemiz olurdu baba hep ekmek kazanır annede çocukla ilgilenir. Toplumda artık yeni dönem de eşinizin doğum sancısını sizde de oluyor. O kilo alıyor sizde alıyorsunuz. Eşim doğal olarak kilo alınca bende alıyordum. Bizim jenerasyonda hep babayla iletişimde kopukluk vardı. Anne baba olduktan sonraki değişim rüzgarına ayak uyduramayanlar oluyor. Bu kararı kabul edip sorumluluklara hazır olup yakınmamak gerekiyor. Çocukların aile eğitimi çok önemli, çocuklar aileden öğrendikleri ile yaşarlar" şeklinde konuştu.
Yunus Emre Yıldırımer ise "Babalar günüm şahane geçiyor. Bizde ihmal olmazdı anneler, babalar günü hediyemizi alır kutlardık. " diyerek sözlerine başladı. Baba olduktan sonra öncelikler değiştiğini belirten Yıldırımer "Yoğun dizi çekimlerinden ötürü biraz eksiktim ancak şimdi tatilde onunla çok daha fazla vakit geçirip keşfedeceğim. Onu anlamaya çalışacağım. 9 aylık ve emeklemeye başladı şükürler olsun onu gördüm. Sanki benim dizi çekimlerinin bitip tatile girmesini bekledi ve evde o anlara şahitlik ettim." dedi.
SPORUN BABALARI BULUŞTU…
Fotomac Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zeki Uzundurukan'ın moderatörlüğünü yaptığı 'Spor Dünyasında Baba Olmak' panelinde ise Anadolu Efes Baş Antrenörü Ergin Ataman, Teknik Direktör Mustafa Denizli ve Milli Güreşçi Rıza Kayalp babalık duygularını ve çocukları olduktan sonra spor hayatındaki değişiklikleri anlattılar.
Anadolu Efes Baş Antrenörü Ergin Ataman "Kendi babam ve tüm babaların ellerinde öpüyorum. Çok kolay bir baba çocuk ilişkisi yaşamıyoruz. Çok profesyonel bir basketbol hayatı ve bu süreç içinde hiçbir hafta sonu evde olunmuyor. Kamplar, maçlar, yurt dışı seyahatler, uzun süreli hazırlık kampları. Her hafta sonu çocuklarıyla pikniğe giden, çocuklarıyla yemek yiyen bir baba modeli yok. Ama onların maddi manevi yanında olarak, özel günlerde maç yoksa onlarla geçirerek, yaz aylarında uygun zamanlarda onlarla seyahat ederek, önemli maçlara onları da götürerek hem o atmosferin içinde olmalarını hem de işimdeki en heyecanlı anları onlarla paylaşmaya çalışıyoruz. Kızlarım ve oğlum Sarp'la ilişkim bu şekilde devam ediyor." şeklinde konuştu.
Çocukların sporcu olmaları konusunda telkinde bulunup bulunmadığına dair yöneltilen soruya ise "Çocuklarıma telkinde bulunmayı seven bir baba modelinde değilim. Onlara imkanı sunup kendi isteklerini yapmalarını tercih ediyorum. Spor yapmak çok güzel. İllaki profesyonel olmanıza gerek yok. 5-6 yaşından itibaren onların spor yapması taraftarıyım. Arkadaşlarıyla bir heyecan, bir inanç uğruna mücadeleyi gösteriyor. İleriki yaşamlarında bundan faydalanıyorlar. İleri giderlerse de profesyonel olmamaları için neden yok. Kızlarım 23 yaşında bir dönem voleybol oynadılar. 16-17 yaşına kadar ama belli bir süre sonra eğitim ve spor arasında tercih yaptılar. Oğlum Sarp'ta zaman zaman basketbol, futbol oynadı. Benim yanımda da antrenörlük eğitimi alıyor. Çocuklarımızın spor hayatlarını rahat bir şekilde sürdürecekleri bir ortam olursa Sarp'ta umarım tercih yapmak zorunda kalmaz. Bir baba ve sporcu bir veli olarak çocuklarımızın hem çok iyi okullarda okuyup hem de çok iyi sporcu olmalarını da istiyoruz. İnşallah bu sistem ileride daha iyi uygulanır. Çalışmalar var, milli eğitim ve spor bakanlığı arasında umarım gelecekte Amerika'daki gibi bir sistem olur." şeklinde yanıt verdi.
Keşke dediği herhangi bir şey olup olmadığına dair yöneltilen soruya ise "Pişmanlık felsefesini seven bir insan değilim. Çocuklarıma her şeyin en iyisini vermek istiyorum. Keşke onlarla daha çok zaman geçirsem ama o zaman da bu işi yapamazdım. Kızlarım küçükken uzun yıllar İtalya'da çalıştım. O dönem çok ayrı kaldık. Bir pişmanlık olabilir ama ailevi nedenlerimiz bunu gerektiriyordu." diyerek yanıt veren Ataman "Kızlarım ve oğlumla çok güzel bir ilişkimiz var. Hep benim istediklerimin olduğu bir ortam değil. Onların seçim yapabilecekleri, bireyselliklerini geliştirecek ortam oluşturmayı seven bir babayım. Kızlarımın geldiği noktadan çok memnunum. O yüzden pişmanlığım yok." Şeklinde konuştu.
Altay Teknik Direktörü Mustafa Denizli ise çocuklarının büyümesini yaşayamadığını, kızlarının doğumunu bile göremediğini ileterek "Öyle bir mesleğin içindesin ki bir hafta varsın bir hafta yoksun. Sabah sen evden çıktığında onlar uykuda oluyor. Baba-kız ilişkisini doyasıya yaşayamadım. Zaman olarak kaybettiklerini ortadan kaldırmak için yoğun program yapıyorsun. Zaman kısa da olsa öğreteceklerin önemli. Sevgiyi ve duyguları paylaşmak, onun konuşmaya başlamasını görmek farklı bir dünya yaratıyor insanda. Aslında bunu çocuklarımıza sormak gerek, hafta sonu babasını görmeyen çocuklar onlar. İçinde bazı ukteler kalıyor. Büyüdükçe onlar seni daha iyi anlıyor. Tatilde dahi onlarla olamıyorsun. Tatilimiz yok desek yeridir. Kendimize zaman ayıramıyoruz. En fazla 15 gün. Onda da aklında 40 tilkiyle yaşayıp plan yapmaya çalışıyorsun. Ben böyle çocuklara sahip olduğum için mutluyum ama zaman zaman onlar durumumu dile getiriyor. " şeklinde konuştu. Riza Kayaalp'in bebeği işe birlikte katıldığı webinarda "Rıza'nın kucağında çocuğu olunca gıpta ettim. Sadece biz de bazı şeyler fotoğraf olarak var." Diye konuşan Denizli'ye korner golleri hakkında sorulan soruya "Korner çalışmaları bile çocuklarımdan çaldığım zamanın sonucuydu. Kızımla geçireceğim zamanı oraya harcadığım için o korner golleri geldi. İyi ki harcamışım. Korner atışlarında rüzgar bile çocuk önemli. Topa vuruş, yağmurlu havada, kuru çimde nasıl vuracağını hepsinde farklı vuruşlar vardı. Bunları hep çalıştık. Çalışmadan olmuyor. Kaleci kaleyi terk ettiği an dönüşü yoktur. Frikik de sağı solu iyi kestirebilir kaleci ama ön arkayı daha zor kestirir." şeklinde yanıt verdi.
Denizli iyi bir baba olmaya çalıştığını ileterek "Çocuklarıma verebileceğim en iyi eğitimleri verdim. Onları sevdim ve onlara güvendim. Babalar yaşları kaç olursa olsun çocuklarının bir fikri olduğunu unutmasınlar. Onlara bu şansı versinler o zaman işleri daha kolay olur." dedi.
Dünya ve Avrupa Güreş Şampiyonu Rıza Kayaalp ise çocuğunun 9 aylık olduğunu ancak 6 ay ayrı kaldığını ileterek "Yarın da olimpiyat kampı için ayrılacağım. Biz hep Olimpiyattan sonra olmasını istedik ama Olimpiyatlar ertelendi. O da önce dünyaya geldi. Güzel bir duygu. Avrupa Şampiyonası'nda beni bir aydır görmemiş çocuğumun televizyonda beni izleyip sevinmesi beni çok duygulandırdı. Daha bilinçli değil, yaptıklarımın farkında değil ama ileride anlar. Önümde bir olimpiyat şampiyonası var. Evde 3-4 gün kalıp, kampa gidiyoruz. Son iki kamp kaldı. Hem olimpiyat yoğunluğu hem de çocuğun küçüklüğü yorucu oldu. Kamp araları dinlenirdim eskiden ama çocukla daha yorucu oluyor. Bir de ayaklanınca peşinden koşmak gerekiyor. Sağ olsun eşim bu konuda da bana destek. Baba olmak güzel bir duygu. Belki daha önceden evlenip erken çocuk sahibi olsam güzel olurmuş diyorum. Ama 10 yıldan bu yana tatil yapamadım. Sürekli şampiyonalar ve kamplar vardı. Kamptan her geldiğimde farklı şeyler oluyor. Emekliyor, ayağa kalkıyor. Bunları hep kaçırıyorum. Sonuçta ülkemizi temsil etme sorumluluğumuz var. Zamanında evlerinde çocuklarını bırakıp ülkeyi savunmaya giden Mehmetçiği düşününce bizim yaptığımız bir şey değil" şeklinde konuştu. Kızı Ay Vera'nın kendisine uğurlu geldiğini ileten Kayaalp "10. Avrupa Şampiyonluğunu yaşadım. İnşallah olimpiyat şampiyonluğu da gelir. Yine onun sevincini görmek isterim. 6 aylıkken ekranda o sevinci yapması beni şaşırttı. Eşim Zeynep'e beni görünce mi yaptı herkese mi yaptı diye sordum, beni görünce yapmış. Çok sevindim." dedi.
Çocuğuna yönlendirmede bulunup bulunmayacağına dair soruya ise "Biz köyde büyüdük. Çok imkanımız yoktu. Benim güreş imkanlarımı devletimiz karşıladı. O yüzden devlete vefa borcum var. Çocuğum kendi ne isterse ben ona imkan sunacağım. Ben 6 yaşından bu yana güreşçi olmak istiyordum. Hayatımda başka bir meslek düşünmedim. Çocuğumu gözlemleyip ona göre hareket edeceğim. Ama bana çekmiş durumda. Ülkemi gururlandıran bir iş yapmasını çok isterim. Sporcu olmak isterse de arkasında dururum. Ülkeyi temsil etmek ve İstiklal Marşı'nı dinletmek büyük bir gurur. Vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirmek en büyük hayalim." Şeklinde yanıt verdi.
Ardından tüm babalara seslenen Kayaalp "Aileler kendileri ister ama çocuğun fikrini almazlar. O çocuk ne olmak istiyor. Onu dinlemek, gözlemlemek, yeteneğini görmek önemli. Ben imkanlarım olmadan hedefimin peşinde koştum. Herkes benim kadar şanslı olmayabilir." Dedi.
Olimpiyatlar hakkında sorulan soruya yanıt veren Kayaalp; "2012'ye kadar 120 kiloydum, bizim sikleti 130'a çıkardılar. 1.81 boyundayım boy kilo arasını iyi korumam lazım. Çok çalışarak bunu korumaya çalışıyorum. Olimpiyata da en az 128 kiloyla gitmek istiyorum. Benim almadığım tek madalya olimpiyat madalyası. Onu almayı çok istiyorum. Ağır sikletim ama yemek yemeği de sevmiyorum. Sadece kamplarda kilo korumak için yemek yiyorum." Şeklinde konuştu.