Mehmet Hanifi-Leyla Mısır çiftinin üç erkek çocuğundan sonra dünyaya gelen ve 'Evin Prensesi' diye anılan tansiyon hastası Nil Mısır(31) henüz lise 2. sınıf öğrencisiyken İstanbul Fatih'te oturdukları apartmanın 5. katından düştü. Vücudunda kırıklar oluşan genç kız, 20 gün yoğun bakım ünitesinde ölüm kalım mücadelesi verdi. Doktorlar, 'Bir daha yürüyemeyeceksin' dedi. 'Öğretmenlerin haberi var mı, devamsızlıktan kalır mıyım' sorularını sordu kendisine. Tam 6 ay hastanelerde tedavi gördü. Hastalığıyla yüzleşince yeni bir yol çizdi kendine Nil: Pes etmemek... Rol modeli, geçen martta ölen ünlü fizik profesörü Stephan Hawking oldu. Onu örnek alarak hayata karşı mücadele etmeye karar verdi. Sonraki yıllarda gösterdiği azimle ailesine de cesaret verdi...
Nil'in tansiyonu, oturduğunda 4-5, uzandığında ise 5-8 aralığındaydı. Bu yüzden sürekli yatıyordu. 15 yaşında balkondan düşen Nil, yıllarca eski sağlığına kavuşmaya çalıştı ancak asla pes etmedi. Aradan geçen 16 yılda sadece sağ kolunu ve parmaklarını yüzde 25 çalıştırabildi. Bu sürede liseyi, ardından iki üniversiteyi bitiren Nil, şimdide üçüncü üniversitesine kayıt yaptırdı. Nil Mısır, "Her şeyin beyinde çözülebileceğini herkese kanıtladım. Hastalığı kabullendikten sonra Stephan Hawking'in hayatını, yaptıklarını okudum. Bana büyük cesaret verdi. Bilgisayarımı çok özlemiştim. Klavyede tek tuşa basabilmek için kulak temizleme çubuklarıyla parmaklarımı sabitletip bantlatıyordum. Doktorum Prof. Dr. Belgin Erhan bilgisayara olan ilgimi öğrendiğinde ellerim için atel yaptırdı. Artık eski hızımda yazabiliyordum ama kalem tutamıyordum. Belgin Hanım'ın desteğiyle Dr. Mehmet Alp tarafından parmaklarıma kas transferi yapıldı. Kalem tutmayı başardım ve liseyi tamamladım. Ardından Beykent Üniversitesi Bilgisayar Programlama ve Yazılım ile Marmara üniversitesi Uluslararası Ticaret bölümlerini bitirdim. Son olarak İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'ne kayıt oldum.
Nil'in mücadelesi, azmi bir çok omur ilik hastasına da örnek olmalı diyen Prof. Dr. Belgin Erhan ise, "O beni hep şaşırttı. Şaşırtmaya da devam ediyor" diyor.
NEFES ALAMIYORDUM, KONUŞAMIYORDUM
Düşük tansiyon hastası olan Nil'in okuduğu Bayrampaşa Tuna Lisesi'nden arkadaşları, öğretmenleri kazayı duyunca hastaneye akın etti. Hepsi Nil'den umudunu kesmişti. Ama o hiç pes etmedi. Omur ilik zedelenmesi nedeniyle boyundan aşağısı tutmayan genç kız yaklaşık 6 ay hastanelerde kaldı. 20 gün yoğun bakımda kalan Nil'e doktorlar, 'Bir süre yürüyemeyeceksin' dediler. O ise henüz algılayamamıştı durumu. Aynı ses tonuyla Nil'e bir daha söyledi doktorlar, 'Bir süre yürüyemeceksin.' Bu sözlerden sonra nefes alamadığını, konuşamadığını ve vücudunun kontrolünü kaybettiğini söylüyor Nil.
HAYATIMI DEĞİŞTİRECEK SORU
Kendisi için zorlu sürecin başladığını yoğun bakımdan çıktıktan sonra anladığını belirten Mısır kendi tarihini yazdığını belirterek şunları söyledi: "Benim için zorlu süreç başladı. Yürümem için 6 ay olarak süre belirlemişti doktorlar. Ailem ise, 'İyileştiğinde okuluna devam edersin' demek yerine, 'Müdürünle görüştük. Giriş kata alınacak sınıfınız. Biz seni her gün götürüp getireceğiz' dediler. Bu sözler hastalığı kabullenmeme neden oldu. Hayallerim vardı. Hepsini erteledim. Tedavim için gittiğim 70. Yıl Fizik Tedavi Hastanesi'nde vizit sırasında yanıma gelen Prof. Dr. Belgin Erhan, 'Nil, seninle benim ilgilenmemi istermisin' diye sordu. Çok şaşırmıştım ve sevinmiştim bu sözlere. İyi dileklerde ve iyi niyetlerde bulunduğunuzda hayat insanı ödüllendiriyor aslında. Aslında Belgin hocanın bu sorusu benim de hayatımı değiştiren unsurların en başında geldi. Fiziksel tedavimle en üst seviyede ilgilendi hoca. Benim ve ailemin psikolojik durumuyla yakından ilgilendi. Sosyal hayatımın yanı sıra eğitim hayatımla da ilgilendi. Başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilmem, hayatımı sürdürmem için benim İŞKUR kaydım için evraklar göndermişti..."
HENÜZ 16 YAŞINDAYDIM
*Beklentileriyle beni hem tedirgin eden hem umutlar veren birinden bahsediyorum. Beni tedavi etmek için seçtiğinde 16 yaşında 173 boyunda 23 kiloydum. Oturamıyor ellerimi kollarımı kullanamıyordum. Fizyoterapistim Gülver Karamehmetoğlu'nun da benzer tutumları ve desteğiyle bir dolu sorunu geride bırakmaya başlamıştık. Başkaları sizi bu denli düşünürken geri planda kalmak, mücadeleyi bırakmak, olumsuzlukların arkasına sığınmak çok haksız bir tutum ve bunu anladığımda kendime, aileme, emek veren herkese iyi olmak ,mutlu hissetmek gibi bir borcum olduğunu düşünmüştüm."
KALEM TUTMAYI BAŞARDIM
*Bilgisayarımı çok özlemiştim. Klavyede tek tuşa basabilmek için kulak temizleme çubuklarıyla parmaklarımı sabitletip bantlatıyordum. Doktorum Belgin Erhan bilgisayara olan ilgimi öğrendiğinde ellerim için atel yaptırmıştı. Artık eski hızımda yazabiliyordum. Fakat kalem tutamıyordum. Belgin hanımın desteğiyle Dr. Mehmet Alp tarafından parmaklarıma kas transferi yapıldı. Kalem tutmayı başardım ve liseyi bitirdim. Başarılı bir öğrencilik hayatım olmasına rağmen ara verdiğim için tedirgindim,tek tek civardaki bütün dershaneleri arayıp mimari ve maddi durumlarını sorguladım."
DERSHANEDE İNANILMAZ KARŞILAMA
*Maalesef mimari sorunlar yüzünden diğer detayları konuşmadan kapattık. Zaten siz durumunuzu izah ettiğinizde sorumluluğunuzu almak istemeyen, sizi külfet olarak gören bir çok insanla muhatap oluyorsunuz. Aslında pes etmeniz için oldukça geçerli bir psikolojiye sokuyorlar. Fakat bu tutuma başkaldırmazsam, düzen içinde söz hakkı edinmek için zorlamazsam, 'ben de varım' demezsem ucuz gördüklerimden hiç bir farkım kalmayacaktı. İkinci gün aramalara devam ettim. Evime oldukça uzak bir dershanede bir eğitimciyle görüştüm. Bana, 'Mimari sorunlarımız var ve bu bizim için utanç verici. Engelli bireylerden talep olmadığı için düşünemedik. Gelin mimari sorunları çözüp eğitiminizi karşılayalım. Bütçeniz yoksa da hediye bile değil bu bizim size olan borcumuz' dediler. Bu etkileyici bir teklifti ancak kabul etmedim. Kendi emeğimizle kendi bütçemizle dershaneye başladım.
MÜCADELECİ RUHUMDAN HİÇ VAZGEÇMEDİM
*Akülü sandalyeyi parçalayıp bir araca sığdırabilmek, benim araçlara transferlerim oldukça zaman ve güç alan işlerdi. Yine vazgeçmedim. Belediyeleri aradım, uygun kurumlara dilekçe yazdım ve haftada iki gün dershaneye götürebileceklerini söylediler. Kalan süreçte de ailem bırakıp aldı.
ENGELLİ OLMAYAN ÜNİVERSİTE ARAŞTIRDIM
*Sınava girmeden önce tek tek arayıp mimari engeli olmayan okulları araştırdım. Beykent Üniversitesi engelli girişimiz uygun dediğinde randevu alıp görüşmeye gittim. Uzaktan eğitim sistemi olan bir kaç okuldan biriydi. Bilgisayar Programlama ve Yazılım ilgi alanım olduğu için hedefimi hocalarında yardımıyla belirlemiştim bile. Sınava girdim ve kazandım. Online derslere girip yılda bi kaç kez sınavlara geldim ve mezun oldum. Daha sonra Marmara Üniversitesi Uluslararası Ticareti bitirdim. Bu süreçte evden çıkamıyor ve bağımsız yaşayamıyor olmama rağmen Vodafone Bilinmeyen Numaralar ve BSH Holding Çağrı Merkezinde home agent olarak çalıştım.
BURSA'YA TAŞINDIM
*Mimari sorunlar sebebiyle sosyal hayat zorlamaya başladığında Bursa'ya taşınmaya karar verdim. Özgürce dışarı çıkamıyorsam çıkabileceğim alanlar bulmalıydım.Ara sıra gittiğim İnegöl'de tekerlekli sandalyeyle rahat hareket edebiliyordum. 6 yılık süreci İnegöl'de geçirdik bu süreçte Arkeolojiye ve Dünya tarihine merakımdan yeniden sınava girip ile İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nde okumuya başladım. Üniversite öğrencileri için kariyer eğitimleri veren, sorumlu liderler yetiştirmeyi amaçlayan bir projeyle tanıştım.
DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İSTER MİSİNİZ HAYAT FELSEFEM OLDU
*Renkli kampüs ekibi, ''Dünyayı değiştirmek ister misin? o zaman önce dünyanı değiştir' 'sloganıyla karşıma çıktığında çok mutlu olmuştum. Renkli kampüs programı İstanbul'da bulunan üniversitelerde eğitim gören engelli ve engelsiz öğrencilerin doğru istihdam için donanımlarını geliştirecek modüller düzenliyor.Farklı engel grupları ve engelsiz bireyleri bir arada çalıştırarak, verdikleri eğitim sonunda sosyal projelerini oluşturmaları için fırsat oluşturuyorlar. Renkli kampüs eğitimlerine 3 ay boyunca Bursa'dan gidip geldim. Ekibimle birlikte hazırladığımız ''Yürüyerek İstanbul'' adlı projemizin içeriği; İstanbulun tarihi mekanlarına düzenlenen turların görme engelli rehberlerle yapılması... Çünkü 3 ay boyunca birlikte çalıştığımız görme engelli ekip arkadaşlarımızın tasvir yetenekleri bağımsız yaşamları imkansız gördüğümüz ne varsa silip atmıştı zihnimizden ve projemiz ikinci oldu. 2015 yılında Renkli kampüsün ilk mezunlarından olarak kariyer eğitimlerimi de bitirdim.
GÜNDÜZ FİZİK TEDAVİ AKŞAM DERS, OKUL
*16 yıldayım bu kadar zaman geçmesine rağmen enerjisi de beklentileri de bitmeyen doktorum Prof. Belgin Erhan'ın kontrolünde Gaziosmanpaşa fizik tedavi hastanesinde tedavime devam ediyorum . Gündüzleri Fizik tedaviyle geçiriyorum akşamları ders çalışıyorum,arada yoruluyoruz elbette ama motivasyonumuzu arttıracak sebepler oluşturmayı öğrendik... Bu arada eğitim hayatıma da devam ediyorum bu yıl AÖF - Radyo Tv Programcılığında ilk yılım.
HAWKING'İ ÖRNEK ALDI
Nil Mısır, sonrasını şöyle anlattı: "Hastalığı kabullendikten sonra Stephen Hawking'in hayatını, yaptıklarını okudum. Bana büyük cesaret verdi. Klavyede tek tuşa basabilmek için kulak temizleme çubuklarıyla parmaklarımı sabitletip bantlatıyordum. O dönem, 70. Yıl Fizik Tedavi Hastanesi'nde Prof. Dr. Belgin Erhan 'Nil, seninle ilgilenmemi ister misin?' diye sorunca hayatım değişti. 16 yaşında 1.73 boyunda 23 kiloydum. Oturamıyor, ellerimi kollarımı kullanamıyordum. Belgin Hanım'ın desteğiyle parmaklarıma kas transferi yapıldı. Kalem tutmayı başardım ve liseyi tamamladım. Beykent Üniversitesi Bilgisayar Programlama ve Yazılım ile Marmara Üniversitesi Uluslararası Ticaret bölümlerini bitirdim. İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'ne kayıt oldum ancak çeşitli nedenlerle yarıda bırakmak zorunda kaldım. Bu yıl ise Anadolu Üniversitesi AÖF Radyo TV Programcılığı'nda öğrenim görüyorum."
Stephen Hawking: "Bu da umudu kaybetmemeniz gerektiğini gösteriyor"