4 Mart Dünya Obezite Günü kapsamında Türkiye Obezite Araştırma Derneği'nin (TOAD) 3-6 Mart tarihleri arasında İzmir'de düzenlediği 11. Ulusal Obezite Kongresi'nde pandemi sürecinde obezite tüm yönleriyle ele alındı. Obezitenin en yoğun olduğu kıtalar Amerika ve Avrupa olduğu belirtilirken, bu kıtalarda ilk sıralardaki ülkelerin ise ABD ve Türkiye olduğu aktarıldı. Bu kıtalarda en az obez birey bulunan ülkeler ise Fransa ve Kolombiya. En düşük artış hızı Batı Pasifik bölgesinde. 2030'a gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 11'inin obez olacağı öngörülüyor. Önümüzdeki 10 yılda dünya genelinde 250 milyon çocuk obez olacak. DSÖ raporuna göre yetişkin nüfusta Türkiye yüzde 32.1 ile Avrupa'da obezitenin en yüksek olduğu ülke. 20 milyondan fazla insan yani 3 kişiden 1'i obez. Avrupa Obezite Derneği (EASO) Başkanı Prof. Jason Halford'un da katıldığı 11. Ulusal Obezite Kongresi Başkanı Prof. Dr. Hasan İlkova yaptığı konuşmada, "Obezite genel olarak bir sağlık sorunu olarak tanımlanıyor olsa da günümüzde artık bunun iyileştirilmesi mümkün olmayan ancak önlenebilir, yönetilebilir ve tüm bir yaşam boyunca süren kronik bir hastalık olduğu kabul ediliyor." dedi. Kongrenin Genel Sekreteri Prof. Dr. Fırat Bayraktar ise, "Obezite, kompleks ve çok etkenli, kronik ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Obezite önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur" dedi. Çocuklardaki obezite artış hızına da dikkat çeken Prof. Dr. Bayraktar, "Bu büyük artış, gelecekte erişkin obezitesinin giderek artacağını göstermesi bakımından çok önemli. Ülkemizdeki durum ise vahimdir. 1998 ile 2010 yılları arasındaki 12 yılda obezite sıklığımız yüzde 22.3'ten yüzde 32.1 ye yükseldi." dedi.