Dernek Başkanı Mustafa Bakır, geleneksel Türk balıkçılığındaki uygulama ve teorik bilgi eksikliği nedeniyle Türk Deniz Araştırmaları Vakfının (TÜDAV) sağladığı öğretim üyeleriyle balıkçılara AB standartlarında mesleki eğitim vereceklerini söyledi.
Derneğin, Avrupa Birliği işbirliğiyle Sarıyer'de balıkçılara yönelik açacağı 10 günlük kursta balıkçılığın daha bilinçli yapılması, deniz ve balık türlerinin korunması gibi önem arz eden konuların işleneceğini belirten Bakır, Sarıyer Kaymakamlığı, ilçe belediyesi ve ilçe tarım müdürlüğünün de projeye destek verdiğini kaydetti.
Sarıyer'de balık avcılığı ve satışı alanında faaliyet gösteren kurum ve kişilere AB standartlarında sürdürülebilir balıkçılık eğitimi verilmesine yönelik pilot projenin tüm giderlerinin AB hibe fonları tarafından karşılanacağını dile getiren Bakır, AB Eğitim Komisyonunun öngördüğü ''Sarıyer'de Balıkçılık Eğitimi ve Sertifika Programı''nın, derneğin organizatörlüğünde 30 Mayıs-10 Haziran tarihleri arasında Sarıyer Halk Eğitim Merkezi'nde yapılacağını belirtti.
Eğitimini TÜDAV'ın üstleneceği projenin Türkiye'de bir ilk olduğunu ifade eden Bakır, eğitim için genç balıkçıların tercih edileceğini ve katılımcılardan ücret alınmayacağını söyledi.
Sarıyer'in tarihi bir balıkçı kasabası olduğunu, fakat bu mesleği yapanların yeterince bilgili olmadıklarını anlatan Bakır, verilecek eğitimle ilçede balıkçılığın AB standartlarına kavuşturulacağını dile getirdi.
BAŞARILI 20 BALIKÇI NORVEÇ'E GİDECEK
Eğitim programı sonunda yapılacak sınav sonucu en başarılı 20 kursiyerin tüm masrafları yine AB tarafından karşılanacak Norveç gezisine katılacağını kaydeden Bakır, kursiyerlerin Norveç'te 4 gün uygulamalı eğitim aldıktan sonra 5 gün de kültür gezisi yapacaklarını söyledi.
Programa katılan herkese AB sertifikası ve AB kartı verileceğini, ayrıca tüm kursiyerlerin AB tarafından kayıt altına alınacağını anlatan Bakır, şöyle devam etti:
''Kursta, Türkiye balıkçılığı, Karadeniz balıkçılığı, Boğaz ve Marmara balıkçılığı, Ege ve Akdeniz balıkçılığı, ekonomik türler ve biyolojisi, av araç ve gereçleri, av yasakları ve mevzuatı, kıyısal alan yönetimi ve balıkçılığa etkisi, kıyı balıkçılık yönetimi, kıyı balıkçılığı ve sosyo-ekonomik etkileri, balıkçı kooperatifleri ve birlikleri, ulusal ve uluslararası örgütler, su ürünlerini işleme değerlendirme ve pazarlama, su ürünlerinin depolanması ve dondurulması, sürdürülebilir balıkçılık, deniz kirliliği, hedef dışı türlerin avlanmasının azaltılması, hayalet avcılık ve önlemesi, denizde iş güvenliği, deniz koruma alanları konsepti, AB ortak balıkçılık politikası gibi konular işlenecek.''
Proje kapsamında bastıracakları broşür ve ilanlarla vatandaşlara da ulaşmayı hedeflediklerini anlatan Bakır, ''Bu konu sadece balıkçıların eğitilmesiyle ilgili bir konu değildir. Ayrıca bir gelecek meselesidir. İnsanlar bugün nesli tükenmekte olan birçok balık türünü torunlarının da görmesini istiyorlarsa daha duyarlı olmalıdır. Bu yüzden projede her vatandaşa ulaşarak, konuyu çevresel bir faktör olarak çözmeyi amaçlıyoruz'' şeklinde konuştu.
''ÇOCUKLARIMIZ DA LÜFER YİYEBİLMELİ''
AB Vizyonu Dış İlişkiler Direktörü Barkın Altınok da hazırlıklarını tamamladıkları projeyi sundukları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'tan destek aldıklarını belirterek, ''Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde balıkçılıktan gelen gelirimizi artırmamız için bu tür projeler gereklidir'' dedi.
Türkiye'de balıkçılıkla ilgili bir sistem olmadığını ifade eden Altınok, bu konuda ilerleme kaydetmiş ülkeler dikkate alınarak bir strateji belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de deniz ve deniz ürünleri kooperatiflerinin kendi yönetmeliklerinin bile sistematik olmadığını vurgulayan Altınok, ''Balıkçılığın, ekonomik yetersizlikler nedeniyle işlevsiz kalan bu kuruluşlara bırakılmaması lazım. Norveç, Belçika, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa ülkelerine bakılarak bu konuda iyi işler yapılabilir. Örneğin, komşumuz Güney Kıbrıs'ta balıkçılık bakanlığı var. Bunun alt kademelerinde denizcilik müsteşarlığı, ticaret, ulaştırma ve ürün geliştirme daireleri var. Bu 4 unsuru birleştirerek çok iyi bir sistem ülkemiz için oluşturulabilir'' şeklinde konuştu.
Her şeyin devletten beklenmesinin yanlış olduğunu, herkesin bu konuda çaba sarf etmesi gerektiğini söyleyen Altınok, ''Avrupa ülkelerindeki balıkçılar ve halk bilinçli. Örneğin, Norveç'te belirlenen yerlere 5 yıl boyunca ağ atılmıyor. Vatandaşlar da büyümemiş balık satın almıyor. Böylece balıklar gelişimlerini tamamladıkları için, balıkçılar denizden yüksek verim alıyor. Ülkemizde ise çok küçük balıklar bile yakalanıp satılabiliyor. Yetişmeden yakalandığı için denizlerimizde yakında lüfer kalmayacak. Çocuklarımızın da lüfer yiyebilmesi için bu konuda etkili projeler yapılmalıdır'' dedi.
TÜRK BALIKÇILAR, AVRUPA'DA ÇALIŞABİLECEK
AB'nin 13. inovasyonunun balıkçılıkla ilgili olduğunu belirten Altınok, müktesebattaki balıkçılığın ele alınması gerektiğini söyledi.
Bu inovasyonun hayata geçirilmesi için sivil toplum kuruluşları ve kooperatiflerin birleşerek, bir sistem belirleyip hükümete sunması gerektiğini vurgulayan Altınok, ''Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde henüz AB standartlarında balıkçılığın bir limanı bile yok'' dedi.
Norveç'e götürecekleri kursiyerlerin 4 iş günü oradaki balıkçılarla mesai yapacaklarını söyleyen Altınok, ''Balıkçılarımız Norveç'teki sistemi görecek, deneyimlerinden faydalanacak. Alacakları sertifikalarla Avrupa'da da balıkçılık yapabilecek. Teknelerde kullanılan teknik ve uygulamalar konusunda bilgi sahibi olacak'' diye konuştu.
Türk balıkçıların öğrendikleri bilgileri Türkiye'de uygulamaya başladıklarında diğer balıkçıların da deneyimlerinin artacağını söyleyen Altınok, şöyle devam etti:
''Şu anda balıkçılığın korunması için birçok yasa mevcut. Ancak uygulama alanında yetersiz kalıyor. Balıkçılarımız, öğrenecekleri teorik bilgilerle bazı konularda kendileri hassasiyet göstereceklerdir. Norveç'te belirlenmiş ağ boyutunun dışına çıkıldığı zaman radara yakalanıyor ve yetkililer hemen müdahale ediyor. İşte amacımız, ülkemizde de bunun gibi balıkçıları koruyan bir sistem getirmektir.''
''DENİZLERİMİZDE BALIK KALMAYACAK''
Balıkçı Arif Pekel de açılacak kursa oğlunu göndereceğini belirterek, ''Bizden geçti ama oğlumu göndereceğim. Günümüz koşullarında, yeni sistem karşısında bildiklerimiz yetersiz kalıyor'' dedi
Yasalar uygulanmadığı için balıkçılık mesleğini yapamayacak duruma geldiklerini söyleyen Pekel, sistemli bir ortam oluşursa, insanların duyarlılığının da artacağını ifade etti.
Projeyi çok faydalı bulduğunu vurgulayan Pekel, ''Küçük balıkçılar tükendi artık. Düzgün bir sistem oluşturulmazsa birçok insan ekmeğini kaybedecek. Yasaklara aldırış etmeyen balıkçılar durdurulmalıdır. Büyümeden yakalayıp sattıkları balıklar nedeniyle balık türü ve sayısı çok azaldı. Bunun önüne geçilmediği takdirde denizlerimizde balık kalmayacağından çocuklarımızın öğrenecekleri yeni teknikler de işe yaramayacak'' diye konuştu.