Mersin'in Gülnar İlçesi Kayrak Köyünde Yörük ailesiyle yayla yayla gezen üniversitesi öğrencisi Elif Akçivi, akademisyen olma hayaliyle keçilerini güderken ders çalışmayı da ihmal etmiyor. Ailesiyle birlikte çadırda yaşayan Elif Akçivi, sabah 04.30 kalkıp keçileri sağdıktan sonra saat 06.00'da sobada ekmek yapıyor.
Yörük kızı Elif, sabahın erken saatlerinde keçilerini önüne katıp otlaklar için yola koyuluyor. Öğle saatlerinde tekrar çadıra dönüp bu kez tarlaya çalışmaya giden Elif, ekin biçip harman yapıyor. Çadırda ve yaylada geçen Yörük yaşamını çektiği videolarla eğlenceli hale getiren Elif Akçivi'nin paylaşımlarına binlerce beğeni ve yorum yapılıyor.
BABASININ YARIM KALAN HAYALLERİNİ O GERÇEKLEŞTİRİYOR
Babasının 11 kardeş olduğunu ve dedelerinin hiçbirini ilkokuldan sonra okutmadığını belirten Elif Akçivi; "Babamın çocukluk arkadaşlarının hepsi okumuş ve öğretmen olmuşlar. Babamda okumayı çok istiyormuş ama dedem okutmamış. 11 kardeşler ve hiçbirini ilkokuldan sonra okula göndermemiş. Buda babamın içinde uhde kalmış. Biz çadırda yaşadığımız için elektrik yoktu. Ya ateş yakıyorduk ya da lüks ile aydınlanıyorduk.
Ben daha küçükken babam hep dışarıdan buluğdu tarih kitaplarını eve getirip okurdu. Benim tarihe olan ilgimde aslında babamdan geliyor. Kızım okumazsan hep bizim gibi olursun diyerek kendisini bize örnek gösterdi. Bak onlar okudu onların hayatına bak birde benim hayatıma bak. Siz benim gibi olmayın okuyun diyerek beni motive etti. Bende babamın desteğiyle üniversiteyi bitirdim" diye konuştu.
HEDEFİ AKADEMİSYEN OLMAK
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İslam ve Sanat Tarihi Bölümünden mezun olan Elif Akçivi, alanında uzmanlaşmak için yüksek lisans yapıyor. Yüksek lisansının ardından İslam ve Sanat Tarihi alalında akademisyen olmak istediğini belirten Elif Akçivi; "Hedefim İlsem ve Sanat tarihi üzerinde uzmanlaşarak akademisyen olmak. Sanat tarihine olan merakım babamdan geliyor. Babam küçükken eve tarihle ilgili kitaplar getirirdi. Onları okurduk. Şimdi bunun okulunu bu alanda akademisyen olmak istiyorum" dedi.
AİLEM KEÇİ VE KOYUNLARIN SÜTÜNÜ SATARAK BENİ OKUTTU
Eğitimine zor şartlar altında devam ettiğini belirten Yörük kızı Elif Akçivi; "Ben yörük kızıyım. Çadırda yaşıyoruz. 4 kardeşiz ve en büyüğü benim. Biz ilkbaharla birlikte yaylalara çıkarız. Bizim köyümüzde aslında bir yayla. Kışın ılık yazın ise serin olan yerlere göçeriz. Benim annem babam ilkokul mezunu. İlkokul ve ortaokul yaylaya uzak olduğu için babaannem ve halamlarda kalarak okudum. Aile demden uzak yaşadım. Lisede ise devlet parasız yatılı olarak okudum. Üniversitede ise KYK yurtlarında kalarak eğitimimi tamamladım. Yaz talilerinde soluğu ailemin yanında aldım. Şuanda ailemle birlikteyim. Akademisyen olmayı planlıyorum. Ailem beni keçi ve koyunlarımızın sütünü satarak ailem beni okuttu" dedi.
GEZEN OĞLAK HESABIYLA YÖRÜKLÜĞÜ TANITIYOR
Yörük yaşamını açtığı "Gezen Oğlak" adlı sosyal medya hesabından paylaşımlar yaparak tanıtan Elif Akçivi'nin takipçi sayısı kısa sürede 36 bine ulaştı. Yaptığı her paylaşım ilgiyle izlenen Elif Akçivi; "Yörüklük kültürünü insanlar unutmasın diye, yayladaki ve köydeki yaşantımızı sosyal medyaya taşıdım. Buda insanlar tarafından büyük ilgi gördü. Daha önce bu hayattan utanmamız gerekiyormuş gibi bize yansıtılıyordu. Biz yağmurda yaşta çadırda kaldığımız zamanlarda ellerimiz çatladığında insanlar bize küçükseyerek bakarlardı.
Çoban olmak utanılacak bir şeymiş gibi davranırlardı. Daha sonra üniversite okumak için şehre gittiğimde burayı çok özlediğimi fark ettim ve bunun utanılmayacak bir şey olduğunu anladım. Aslında şehir hayatında çok yapmacık davrananlar olduğunu da gördüm. Böyle olunca aslında Yörüklük kültünün ve yaşam tarzının ne kadar kıymetli bir olgu olduğunun farkına vardım. Aslında şehir hayatı benin keçilerime, yaylama ve aileme daha çok bağlanmama neden oldu. Şimdi buradaki yaşantımızı gezen oğlak adlı sayfamdan paylaşıyorum. Gelen yorumlarda ise insanların aslında bizim yaşantımıza ne kadar özendiklerini görüyorum" diye konuştu.
OĞLAKLA SÜTKARDEŞLİĞİ
Gezen oğlak isminin hikâyesini de anlatan Elif Akçivi; "Ben ailemin ilk çocuğuyum. Ben ilk doğduğumda annem ve babam çok fakirlermiş. Hatta kaçarak evlenmişler. Dedemler küsmüş ve bu küskünlük 4 yıl sürmüş. Doğduğumda inat edip hiç anne sütü almamışım. Daha sonra çadıra geldiklerinde şehir merkezine inme şansları olmadığı için bana biberon alamamışlar. Komşu çadırların birinde tek bir biberon varmış. O biberonda annesi ölen bir oğlağa aitmiş. O biberonla o oğlağı besliyorlarmış. O biberonla hem o oğlak hem de ben süt içmişim. Bir oğlağa süt içirilirken sonra bana içiriliyormuş. Aslında o oğlak benim sütkardeşim gibi bir şey olmuştu. Bende dağlarda gezmeyi çok sevdiğim için sosyal medya hesabımı gezen oğlak adıyla açtım" şeklinde konuştu.