Kur'an-ı Kerim içerisinde 9. Sırada, iniş sırası ile 113. Sure olan Tevbe Suresinin 129 ayeti bulunur. Bu ayetlerin 128. ve 129. Ayetleri Mekke döneminde diğer ayetleri Medine döneminde inmiştir. Bu sure ismini; Allah'ın kullarını tövbelerini kabul edeceğini söylediği 104. Ayetinden alır. Kur'an-ı Kerim'de başında "besmele" olmayan tek suredir.
Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm(azîmi).
Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: "Allah bana yeter, O'ndan başka ilah yoktur, ben yalnız O'na güvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir."
Tevbe suresinin 128-129. ayetleri içerisinde bu ayeti de kapsayan bir tefsir söz konusudur;
Hz. Muhammed bir insan olarak içimizden biridir; fakat Cenâb-ı Allah onu vahiy alma ve peygamberlerin sonuncusu olma mertebesiyle onurlandırmıştır. Başka bir âyette "bütün varlıklar için rahmet" olarak nitelenen (Enbiyâ 21/107) Resûl-i Ekrem'in müminlere karşı tutumuna ve hissiyatına ağırlık verilen 128. âyette o, Allah Teâlâ'nın iki güzel ismi ile, raûf ve rahîm olarak nitelenmiştir; raûf "çok şefkatli", rahîm "çok merhametli" demektir. Yüce Allah'ın hiçbir peygamberini kendi isimlerinden ikisiyle birlikte anmamış olduğu dikkate alınırsa onun rabbimizin katındaki derecesi ve bütün bu açıklamalara rağmen ondan yüz çevirenlerin ne büyük ziyanda oldukları daha iyi anlaşılır. İşte 129. âyette Hz. Peygamber'den bu gibi bahtsızların tutumlarından üzüntü duymaması, sadece Allah'a güvenip dayandığını hatırlaması ve onlara da bunu duyurması istenmektedir (Hz. Muhammed ve onun üstün özellikleri hakkında bk. Ahzâb, 33/40; Feth 48/29; tevekkül hakkında bk. Âl-i İmrân 3/159).
Sûre Allah ve resulünden bir bildirimle başladığı gibi, yine Cenâb-ı Hakk'ın resulü vasıtasıyla insanlığa yaptığı genel bir uyarı ile, büyük arşın sahibinin yegâne ilâh olan Allah olduğu vurgulanarak sona ermektedir ("arş" hakkında bilgi için bk. A'râf 7/54).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 78