İstanbul Esenyurt'ta oturan 17 yaşındaki R.Ç., geçen yıl 28 Aralık'ta Umut Alışveriş adlı pazarlama şirketinde çalışmaya başladı. İddiasına göre bir gün, işyeri sahibinin oğlu M.D. personeli R.Ç. ve F.Ü.'yü Bağcılar'daki evine temizlik yaptırmak bahanesiyle götürdü. İddiaya göre, temizlik sonrası F.Ü evden ayrılırken, M.D evine gitmek isteyen R.Ç'yi odaya kilitledi ve tecavüz etti. R.Ç. savcılıktaki ifadesinde "Ama beni İncirli'de durağa bıraktı. Oradan minibüsle evime gittim" dedi. Korktuğu için başından geçenleri ailesine anlatamayan genç kız M.D.'nin tehditleri üzerine on gün daha çalıştıktan sonra işten ayrıldı. İlerleyen aylarda kızının adet geçirmediğini fark eden anne K.Ç., kızını özel bir kliniğe götürdü. Anne K.Ç. burada kızının 2.5 aylık hamile olduğunu öğrendi. Hemen sonra eşiyle birlikte 15 Mart 2010 günü Esenyurt Çocuk Büro Amirliği'nde şikâyette bulundu.
ZANLI İKİ GÜNDE SERBEST!
Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı, tecavüz iddiasına rağmen şüpheli M.D.'yi ifade vermeye davet etti. Bu sırada aynı işyerinde çalışan diğer kızlar A.K., A.P. ve M.B., tehdit, darp ve tecavüz iddiasıyla M.D. hakkında ayrı ayrı şikâyette bulundu. Çeşitli suçlardan sabıkası bulunduğu öğrenilen M.D., 6 Nisan 2010'da gözaltına alındı ancak iki gün sonra serbest kaldı. R.Ç. ve ailesi, avukatları Tayyibe Kaygısız aracılığıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na 6 Nisan 2010'da verdikleri dilekçe ile hamileliği kendi rızaları ile sonlandırmak istediklerini bildirdi. Avukat Kaygısız ayrıca tecavüz davasında delil olması için ceninden DNA alınmasını istedi. Ancak 5. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Recep Baş "Cinayete alet olmak istemiyorum" diyerek 10 haftayı geçtiği için kürtajı reddetti. Hâkim Baş, Adli Tıp Kurumu'nda 'Moleküler Genetik İncelemesi' için sadece kan örneği alınmasına karar verdi. R.Ç.'nin avukatı Tayyibe Kaygısız bir itiraz dilekçesi ile kürtajda ısrar edince mahkeme savcılığın görüşünü sordu. Cumhuriyet Savcısı Salih Türkyılmaz da 'kürtaj yapılamaz' deyince aile, B planını uyguladı.
BEBEK İLAÇLA DÜŞÜRÜLDÜ
Her ne kadar hâkim ve savcı kürtaja onay vermese de Türk Ceza Kanunu'nun tecavüz vakalarında 20 haftaya kadar kürtaja ceza verilmez hükmünü dikkate alan Avukat Tayyibe Kaygısız kürtaj için İstanbul Adli Tıp Enstitüsü'ne başvurdu. Tecavüzün R.Ç. de travmaya neden olduğuna kanaat getiren Enstitü, 2.5 aylık bebeğin 22 Nisan gecesi ilaçla düşürülmesini sağladı. Cenin suç delili olarak enstitüye götürüldü. Adli Tıp Kurumu'nca yapılacak incelemeyle, cenin ve hakkında herhangi bir yakalama kararı bulunmayan M.D.'nin DNA'sının uyuşup uyuşmadığına bakılacak.
Cenini yoğurt kabına koyup geri yolladılar
İstanbul
Adli Tıp Enstitüsü'nde görevli hemşireler düşürülen cenini plastik bir yoğurt kabına koyarak avukat Kaygısız'a verdi. Adli Tıp Kurumu'nda konuştuğu görevli usule uygun mühürleme yapılmadığı gerekçesiyle yoğurt kabını avukata vererek geri yolladı. Elindeki ceninle Enstitü'ye giden ve mühürlemeyi yaptıran avukat yeniden Adli Tıp Kurumu'na döndü.
'BUGÜN TATİL, PAZARTESİ GEL'
Ancak Adli Tıp Kurumu görevlileri bu kez "23 Nisan tatili var. Araya hafta sonu tatili de giriyor" diyerek avukattan pazartesi günü gelmesini istedi. Avukat Kaygısız "Ben bu cenini nereye koyarım?" deyince aynı görevli "Bilemeyiz. Şu anda tatiliz. Pazartesi getirin" dedi. Avukat Tayyibe Kaygısız tecavüz delili cenini yine Adli Tıp Enstitüsü'ne götürdü. Oradaki doktorlardan rica ederek ceninin buzdolabında saklanmasını sağladı. 4 günlük maratonun ardından Avukat Kaygısız tecavüz delili cenini önceki gün Adli Tıp Kurumu'na teslim edebildi.
Hukukçu görüşü: İnsanlık dışı!
Özlem Alp (Ceza Avukatı): Mahkemenin kürtajı reddetmesi yasaya aykırı. Çünkü Türk Ceza Kanunu'nun 99/6 maddesine göre bu husus çok açık bir şekilde belirtilmiştir. Hamilelik suç unsuru olarak oluştuğu için 20 haftaya kadar sonlandırılabilir. Mahkemenin yasaya aykırı olarak 17 yaşındaki genç bir kıza kürtaj yaptırmayarak yaşadığı travmayla ömür boyunca yaşamakla karşı karşıya bırakması hayatın olağan akışına aykırı, insanlık dışı bir eylemdir.
Prof. Dr. Süheyl Donay (Hukuk Öğretim Üyesi): Olacak şey değil. Mahkeme TCK'nın 99. maddesinin 6. fıkrasını atlamış. Oysa ki bu madde oldukça nettir. Adli Tıp Kurumu'nun cenini avukatın eline tutuşturması da anlaşılabilir bir olay değil. Hekimler 24 saat görevlidir, onlara tatil yoktur. 23 Nisan bahanesiyle ceninin alınmaması görevi ihmalden başka bir şey değil.