Şentop, Kahramanmaraş'ta 46. Geleneksel Afşin Eshab-ı Kehf Kültür ve Karakucak Gençler Türkiye Şampiyonası'nın açılışında yaptığı konuşmada, 1960'lı yıllardan itibaren devam eden karakucak güreşleri vesilesiyle katılımcılarla bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu belirtti. Güreş müsabakaları vesilesiyle ata sporu güreşin ve geleneğin yaşatılmasına katkıda bulunan Afşin Belediye Başkanı'na ve tertip heyetine teşekkür eden Şentop, katkı ve gayretlerinin daim olmasını istedi. Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda milli güreşçiler Rıza Kayaalp, Yasemin Adar ve Taha Akgül'ün aldıkları bronz madalyalarla güreşte Türkiye'nin yüz akı olmaya devam ettiğini anlatan Şentop, milli sporcuların başarılarının artarak daim olmasını temenni etti. Bu vesileyle Tokyo Olimpiyatları'nda ülkeyi başarıyla ve centilmence temsil eden bütün sporcuları kutlayan Şentop, "Geleneksel karakucak güreşleri ve benzer organizasyonları yaşatmaya devam ettiğimiz müddetçe sporcularımızın olimpiyatlardaki başarısının da artacağına yürekten inanıyorum." dedi.
Şentop, bu meydanda çok yiğidin peşrev çektiğini, güreş tuttuğunu belirterek şöyle devam etti:
"Birbirinden merdane yiğitlerimiz bugün de yiğitliklerini, mertliklerini gösterdiler. Bu meydanlarda yetişen Ahmet Ak, Metin Kaplan, Hayri Yücel, Harun Doğan, Adem Kaya, Fevzi Kaynak, Yalçın Özdemir, Muhsin Nergiz, Mustafa Özdemir, Nuri Temur, Onur Atalay, Mevlüt Özdemir, Remzi Temur, Süleyman Konak, Serdar Böke, Üzeyir Ekici bizlere dünya ve Avrupa şampiyonluğunun heyecanını, mutluluğunu ve gururunu yaşattılar. 'Alta düştüm' diye yerinmeyen, 'Üste çıktım' diye sevinmeyen pehlivanlarımızın hepsi takdiri, tebriki hak ettiler. Er meydanına yaraşır şekilde rakibini yenmeye çalışan yiğitlerimiz sadece güçlerini, kuvvetlerini sergilemediler. Aynı zamanda mertliğe, dürüstlüğe, iyiliğe dair insani hasletlerini de gösterdiler. Hepsini ayrı ayrı kutluyorum."
Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan güreşin cesaret, güç, mertlik, dürüstlük, çeviklik, yetenek isteyen dünyanın en eski spor dalı olduğunu anlatan Şentop, Türk milletinin fıtratına ve karakterine uyması sebebiyle ecdadın güreşe özel önem verdiğini, yüzlerce yıl diğer bütün sporlardan üstün tuttuğunu, o sebeple ata sporu olarak benimsediğini ve sevildiğini dile getirdi.
Karakucak güreşlerinin minikler ve gençler kategorilerinde yapılıyor olmasının gelecek nesillerde ata sporunu ve onun temsil ettiği değerleri yaşatmak ve sevdirmek açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Şentop, sadece kuvvetin değil kuvvet ve zekanın ahengini temsil eden güreşin hem beden gücüne hem zekaya dayanan bir spor olduğunu söyledi.
"HER ERKEK ÇOCUK İÇİN AİLEYE 'İNŞALLAH PEHLİVAN OLUR' DUASI EDİLİRDİ"
Dede Korkut Hikayelerinde güreşmekle ilgili hikayeler bulunmasının da güreşin Türkler arasında çok eskiden beri hayatlarının bir parçası olduğunu göstermesi bakımından ehemmiyetli olduğunu belirten Şentop, şunları kaydetti:
"Güreş, asker millet olarak nitelenen Türkler için bir nevi 'savaşa hazır olma' antrenmanı olarak her zaman önemli olmuştur. Osmanlı Devleti döneminde de güreş hem saray hem de halk arasında daima ilgi gören bir uğraş olmuştur. Türk kültüründe düğün, sünnet, nevruz ya da bereketli geçen hasadın sonunda yapılan şölenlerin, eğlencelerin olmazsa olmazı er meydanında pehlivanların güreş tutmasıdır. Anadolu'da doğan her erkek çocuk için aileye 'İnşallah pehlivan olur.' duası edilirdi. Anadolu Yörükleri arasında düğün, doğum ve yeni bir çadırın kurulması şerefine yapılan şenliklerde birbirine denk olanlar güreşe tutuşur, yaşlı bir pehlivan hakemlik eder ve güreş esnasında rakibinin sırtını en çok yere getirene 'pehlivan' sıfatı verilirdi. Osmanlı Devleti'nin ilk dönemlerindeki merkezler olan Bursa ve Edirne'de 'güreş tekkeleri' kurulmuş ve bir sisteme oturtulmuştur. Osmanlı saray mektebi olan Enderun'da eğitim alan çocuklar arasında güreş tutmak önemli bir aktiviteydi. Zaten Osmanlı sarayında 'güreş, gülle atmak, çevgan, kılıç, doğancılık, binicilik, okçuluk' gibi aktiviteler bir spor dalı olmaktan çok, askeri talimin bir parçası, idman yapmak ya da idmanlı olmak için gerekli görülürdü.
Milli ata sporumuz güreşin, büyük şehirlerden en küçük köylere kadar yiğitlik oyunu olarak nitelendirildiğini, düğünlerin, bayramların ve törenlerin vazgeçilmezi olduğunu aktaran Şentop, "Güreşin bir ihtisas olarak öğretildiği 'Osmanlı Pehlivan Tekkeleri' şimdiki güreş kulüplerinin görevini ifa ediyorlardı. Ayrıca buralardan yetişen pehlivanlarımız, savaş meydanlarındaki başarılarından dolayı 'Türk gibi kuvvetli' sözünü Batılıların belleklerine kazımışlardır." dedi. Modern anlamda spor olarak güreşin Türkiye'de 1910 yılında grekoromen stille başladığını ifade eden Şentop, Cumhuriyet döneminde de ata sporu güreşin korunması gereken bir gelenek olarak görüldüğünü ve desteklendiğini belirtti.
"BAŞARILI OLMAK İÇİN YILMADAN, YORULMADAN ÇALIŞMALIYIZ"
Şentop, Cumhuriyetin ilanından önce 1922 yılında oluşturulan Türkiye İdman Cemiyetinin bünyesine güreşi de aldığını aktaran Şentop, şunları kaydetti:
"Tarihi süreç içerisinde geliştirilerek 'yağlı, aba, şalvar, kemer ve karakucak' güreş çeşitleri eski formuyla günümüze kadar yaşatılmış bundan sonra da yaşatılmaya devam edecektir, Allah'ın izniyle. Anadolu ve Rumeli'yi yurt edinen Osmanlı atalarımıza ait 'yağlı güreş Cumhuriyet döneminde de korunması gereken bir gelenek olarak görülmüştür. Uluslararası Olimpiyat Oyunları tarihinde ilk defa altın madalya alarak Türk bayrağını göndere çektiren sporcumuzun 'güreşçi' olması tabii ki tesadüf değildir. Arkasında bin yılların geleneği ve derinliği asırlar öncesine dayanan Türk insanının güreş tutkusu vardır.
Fransa'da, İngiltere'de karşısına çıkan rakiplerinin sırtını yere vurmayı başardığı için 'Civan Pehlivanı' namına değer görülen Kurtdereli Mehmet Pehlivan, kendisine 'Civan Pehlivanı' namını kazandıran gücü nereden aldığını şöyle ifade etmiştir, 'Güreşirken bütün Türk milletini arkamda hisseder, onun şerefini korumak için elimden geleni yapardım.' Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın bu sözünü herkes kendine şiar edinmelidir. Yaptığımız her işte milletimize hizmet etmenin sorumluluğunu taşımalı ve başarılı olmak için yılmadan, yorulmadan çalışmalıyız. Azimli, gayretli olmalı ve hedefimize ulaşmak için çabalamalıyız. Unutmayalım ki insan yenilince değil pes edince tükenir. Biz de fert olarak, millet olarak hiçbir zaman pes etmedik asla pes etmeyeceğiz. Karşılaştığımız sorunlarla mücadele etmeli, karşılaştığımız sıkıntıları, maruz kaldığımız felaketleri birbirimizi üzmek, yaralamak için vesile olarak görmemeliyiz ve aynı vatanın evlatları olduğumuz şuuruyla hareket ederek çarenin, çözümün bir parçası olmalıyız. Geçmişten geleceğe taşıdığımız yüzlerce yıllık geleneğimizi yaşatmak ve yeni nesillerle buluşturmak için gayret eden her kardeşime teşekkür ediyorum. İnşallah, geleneksel ata sporumuz olan güreş, sizlerle gelecek kuşaklara naklolacak. Bugün burada centilmence yarışan ve kazanan kardeşlerimi kutluyorum. Düzenlenen bu turnuvanın ilelebet sürmesini, gelecek nesillere örnek sporcular olarak refakat etmenizi temenni ediyorum. Bu vesileyle ahirete irtihal eden bütün pehlivanlarımıza Cenabıhak'tan rahmet diliyorum. Onlar ebedi olarak Türk milletinin bağrındadır."
Programa TBMM İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun, Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, AK Parti Milletvekili İmran Kılıç, Mehmet Cihat Sezal, Ahmet Özdemir, Habibe Öçal, AK Parti İl Başkanı Fırat Görgel ile davetliler de katıldı.