Azerbaycan Türkiye arasında imzalanan ve kardeşliği simgeleyen Suşa Beyannamesi'nin 1 yılı geride bıraktı. Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurul Üyesi ve Türkiye -Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, iki kardeş ülke arasında imzalanan beyannamenin Türkiye'nin Güney Kafkasya'da yürüttüğü siyaset yeni bir evreye girmiş olduğunu söyledi.
İYİ VE KÖTÜ GÜNDE BİR MİLLET İKİ DEVLET
Attar şu ifadeleri kullandı: "Şuşa Beyannamesi'nin askeri, savunma sanayi teknolojileri, enerji, taşımacılık, bilimsel kültürel ekonomik ve insani ilişkilere kadar pek çok alanda, "İKİ DEVLET, TEK MİLLET" anlayışıyla hareket eden iki gardaş ülke arasındaki ilişkilerin geleceğine yönelik yol haritasını müttefik bir millet, iyi ve kötü günde ortak iki devlet olarak belirlemiştir. Özellikle; 1921'de imzalanan Kars Anlaşmasının 100. yıldönümü senesinde ilan edilen bu beyanname her iki devletin halkı tarafından da mutlulukla karşılanmış, her alanda işbirliğinin onaylandığı müttefikliğin deklare edilmesi Azerbaycan ve Türkiye'de adeta bayram havası yaratmıştır.
İKİ ÜLKE ARASINDA BAĞLAR HİÇ KOPMAYACAK GÜÇTE
Şuşa Beyannamesi, Azerbaycan ile Türkiye arasında diğer sahnelerde olduğu gibi Savunma Sanayii alanında da birlikte hareket etme isteğini ifade etmektedir. Bu hamle, iki ülke arasındaki bağların hiç kopmayacak güçte olduğuna işarettir ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın; imza töreni sonrasındaki konuşmasında 'Azerbaycan'la teknoloji paylaşımı ve ürünlerin Azerbaycan'da ortak üretilmesi için fabrika kurulacak' ifadeleri ki birçok ülke tarafından rahatsızlıkla karşılandığını görmüş olduk, güven ve ortak geleceğin inşasına olan inancı göstermiştir.
İKİ KARDEŞ ÜLKENİN KİMSEYİ HEDEF ALMADIĞI VURGULANIYOR
Şuşa Beyannamesinde ister Azerbaycan ister Türkiye müttefikliğin iki kardeş ülkenin ortak savunmasını amaçladığını ve kimseyi hedef almadığını vurgulamaktadır. Taraflar iki devlet arasında geliştirilen ve onların çıkarlarına uygun askeri ve siyasi işbirliğinin kesinlikle üçüncü devletlere karşı olmadığını altını özellikle çizerek belirmektedirler. Bakü/Tiflis/Kars hattıyla birlikte taşımacılık koridorunun önemi, Türkiye ile Azerbaycan'ın yeni işbirliği imkânını net olarak ortaya çıkarttı.
ERMENİSTAN HUKUKTAN BAHSEDEMEZ
Bu gelişmeler ışığında Ermenistan'ın Avrupa'daki havadarlarının kışkırtmasıyla zaman zaman "Şuşa Beyannamesi'ne karşı çıkması ve uluslararası hukuktan bahsetmesi anlamsız bir harekettir. Çünkü Azerbaycan topraklarını 30 yıl işgal altında tutan Ermenistan, ne Azerbaycan'a ne de Türkiye'ye yönelik hukuktan konuşamaz ve yol gösteremez. Şuşa Azerbaycan'ın kültür başkentidir. Uluslararası hukuka uygun şekilde Azerbaycan kendi topraklarında istediği görüşmeyi ve organizasyonu yapar, istediği zirveyi gerçekleştirebilir. Ermenistan'ın 10 Kasım'da altına imza attığı anlaşmayı tekrar gözden geçirmesi gerekir.
ŞUŞA BEYANNAMESİ BARIŞ VE İSTİKRARIN TEMİNATADIR
"Şuşa Beyannamesi" bölgede kalıcı olacak barış ve istikrarın tek teminatıdır. Maalesef şimdiye kadar Türkiye tarafından (Azerbaycan'la istişareli) yürütülen Ermenistan'la normalleşme süreci görüşmeleri sonrasında karşı tarafın söylemi eyleme dönüştürecek adım at(a)madığı gerçeği var ortada. "Şuşa Beyannamesi" sadece Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesine değil, başta Ermenistan devleti olmak üzere tüm bölge ülkeleri için barış, huzur ve kardeşlik havasıyla birlikte ekonomik kalkınmaya da öncülük teşkil edecektir.Bölge ülkelerinin tümünü içine alan üç artı üç modeli regionun iktisadi kalkınması için eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından tüm dünyaya ilan edilen "Şuşa Beyannamesi" son yüzyılın en büyük barış ve kalkınma belgesidir. Bunu görmezlikten gelen bazı ülkeler, gün gelecek, bölge huzurunu ve refahı temin eden "Şuşa Beyannamesi'ni en büyük şans olarak değerlendireceklerdir" ifadelerini kullandı.