Cumhuriyet'in ilk, İstanbul'un da en köklü takımlarından biri olan Karagümrük geçen yıl, uzun yıllar sonra Süper Lig'e yükseldi. Bunda futbolda müthiş tecrübeleri olan, hep hayallerinin peşinden giden kulüp başkanı Süleyman Hurma'nın büyük emekleri olduğunu röportajımızı okuduğunuzda göreceksiniz.
- Kayserispor, Trabzonspor gibi deneyimlerinizden sonra İstanbul gibi bir kurtlar sofrasında olmanız size nasıl hissettiriyor?
- Öncesi var. Üç yıl Samsunspor, bir yıl Erzurumspor, üç dönem Trabzonspor ve 10 yıl Kayserispor. Uzunca bir süre, üstelik kolay değil. Meşakkatli, zaman zaman çok keyifli zaman zaman üzüntülü geçti ama tabii ki önemli bir deneyim oldu.
- Nasıl açarsınız bu deneyimi?
- Futbol benim için her şeyin önünde bir tutkuydu. Futbolun her yerinde olmayı çok arzu ettim. Çocukken, gençken oynadım. Sonra burada, Karagümrük'te 20'li yaşlarımın başındayken üç sezon minik takımın hocalığını yaptım. 80'li yılların başıydı. 1992'de Avrupa Şampiyonu olan Milli Takım'da benim yetiştirdiğim Oktay Derelioğlu, Serdar Topraktepe gibi isimler vardı. Hatta beş-altı oyuncu daha vardı Karagümrük'ten. Daha sonra futboldan uzak kalmayı tercih ettim. Futbolun, futbolun içindeki enstrümanların bana göre olmadığını, sıkıntılı bir sektör olduğunu gördüm.
ÇALIŞTIĞIM TAKIM KÂRA GEÇTİ
- Nasıl bir sıkıntıydı bu?
- Stres değil bahsettiğim. Stres benim umurumda değil. Sektör sıkıntılı. Profesyonel değil hiçbir şeyi. Fakat nasip bu, Trabzonspor'un o dönemki başkanı Sadri Şener'in seyahat acentesinde genel müdürdüm. Kaderden kaçılmıyor. O dönem eski spor bakanımız ve Trabzonspor eski başkanı Faruk Özak'la tanıştım bir seyahat sırasında. O illa, Trabzonspor menajeri olmamı arzu etti. Çok ilginç bir hikaye. Hiç haberim yoktu, o zaman spor gazetesi vardı. Bir baktım manşetten vermişler. Trabzonspor menajeri Süleyman Hurma diye. Öyle başladı. Bugün bu noktadayız.
- Futbol camiasında sizin oyuncu keşfetme beceriniz konuşulur hep. Nereden geliyor bu beceri?
-İki şey yapabilirsiniz: Bir, transferde herkesin bildiği iyi, birinci sınıf oyuncuyu gider alırsınız veya iyi olma olasılığı olanı gider alırsınız. İyi oyuncuyu alma olasılığı çok yoktu. Ben de genç oyunculara, özellikle Almanya'daki gurbetçi oyunculara çok baktım. Çok gittim geldim. Mukayese ettim. Genç oyuncuları bulunduğum takımlarda çok destekledim. Hem iyi oyuncular kazandık hem de bulunduğumuz kulüplere para kazandırdık.
Şükürler olsun ki, çalıştığım tüm takımların bütçesi kâra geçti.
EN ÇOK HABERİ ÇIKAN KULÜP
- Karagümrükspor'un bu seneki transferlerinden memnun musunuz?
- Çok memnunum. Bu sene tarzımızın dışında bir transfer yaptım. Herkesin bildiği dünya çapında kariyer yapmış oyuncular aldık. Ligde yeniyiz, güçlü bir ligdeyiz. Geçmişten gelen kadromuzla güçsüz kalırdık. Karagümrük köklü ve soylu bir kulüp ama dünya arenasında bilinmiyor. Kulübün marka değerini de yükseltmemiz gerekiyordu. O yüzden geçmişinden önemli başarılar elde etmiş oyuncular aldık. Şu anda Avrupa'da hakkında en çok haber çıkan kulübüz.
- Karagümrükspor'u Süper Lig'e çıkaran motivasyon neydi?
- Benim en büyük hayalim bir Anadolu takımıyla şampiyon olmaktı. Maalesef bunu beceremedim. Birkaç kez şampiyon olacak kadroyu kurdum fakat o kadroyu koruyamadım. Takviye edemedim ya da. Benim arzum Anadolu takımıyla şampiyon olmaktı ama oyuncunun, teknik direktörün arzusu o değildi. Onların arzusu bir an önce Milli Takım'a seçilip, İstanbul kulüplerine gitmekti. Ben bir oyuncuyu bulurdum, aradan 10 hafta geçtikten sonra oyunculara transfer teklifi yağmaya başlardı. Ve kulüp yöneticileri de takımın devamlılığı için oyuncuları satmaktan yanaydı. Ben çok yalnız kaldım bu hedefimde. Israrla bunu denedim ama...
- Sonrasında iş Karagümrük'e nasıl geldi?
- Tabii ki o karar, çok kolay bir karar değildi. Bir müddet sonra o üzüntüleriniz hafifliyor. Bu sefer tutkularınız tekrar devreye girmeye başlıyor. Ama bu kez tekrar gidip bir kulüpte çalışmayı arzu etmedim, buna gücüm kalmamıştı. Bir film var, bin kere seyretmişsiniz, artık nerede ne olacak biliyorsunuz! Önümde iki seçenek vardı: Ya futboldan tamamen kopacaktım ya da bir kulüp alacaktım.
- Siz kulüp almayı tercih ettiniz...
- Kulüp almak dünyanın en zengin insanlarının bile altından kalkamadığı, beceremediği bir şey. Süper Lig'de bir kulüp almak benim için imkansızdı. Bir alttaki ligde almak da imkansızdı. B grubunda bir takım alabilirdim. O yüzden futboldan ne kazandıysam Karagümrük'ün alınmasına ve yükseltilmesine harcadım.
Burada geçmişim var, ailemden bir sürü insan burada yaşadı, eşim buralarda büyüdü. Benim için anlamı olan bir yerdi.
- Karagümrük'ü alırken çevrenizden ne tür tepkiler aldınız?
- Bunu yaparken herkes deli misin nasıl yapacaksın, dedi. Ben şuna güvendim. Bugüne kadar hep benden beklenenin üzerinde başarı ürettim.
"Kendi yerimde neden yapmayayım", dedim. "Risk yoksa zafer de yoktur" dedim. Ben kazandım. Abuk subuk harcamalar yapmak yerine paramı tutkularıma harcadım.
AVRUPA KUPALARINA KATILACAĞIZ
- Takımı aldığınızda Süper Lig'e çıkacağınızı hissediyor muydunuz?
- İlk gün "Karagümrüklüler sandıktan bayraklarını çıkarsınlar" dedim.
İlk etapta "Süper Lig'e çıkacağız" demedik. Kısa vadeli hedefimiz Avrupa kupalarına katılmaktı... Tabii işimiz kolay değildi, büyük ekonomilerle, büyük takımlarla mücadele etmek zorunda kaldık, kalıyoruz. Ama niyeti hayır olanın akıbeti de hayır oluyor, Süper Lig'e çıktığımız gibi bu sene Avrupa kupalarına da katılacağız. Hedefimizi gerçekleştireceğiz.
REKABET ADİL DEĞİL
- Gelecekte şampiyonluk hedefiniz var mı?
- Ben şuna inanırım: Bütün gelişmeler, büyümeler, ilerlemeler mevcut durumdan rahatsız olan insanlarla yapılır. Ben mevcut durumu hiçbir zaman kabul etmedim. Etseydim farklı bir dünyada olurdum. Ben köylü, işçi bir ailenin çocuğuyum. Erzincanlıyım, Kağıthane'de büyüdüm. Oturduğumuz gecekonduda elektrik, su yoktu. Su taşırdık mahalle çeşmesinden. Otobüs, minibüs durağı, eczane yoktu. Bir tane arabası vardı bir kişinin, sabaha kadar uyumazdı. Kim hastalansa arabasıyla hastaneye götürürdü. Öyle bir aileden geldim. Şampiyon olmak Türkiye'deki koşullarla kolay değil. Rekabet adil değil. Bu hakem destekliyor, desteklemiyor, federasyon şöyle böyle durumu değil. Biraz bunlar da olmakla birlikte, ekonomik olarak bizim kazancımızla şampiyon olmuş takımların kazancı bir değil. Sponsorluk sorunu var. Büyük bir takım değilsen sponsor bulamıyorsun. Göğsünde reklam olmayan, adının yanında marka olmayan tek takım biziz. O yüzden şampiyonluk için çok denklem var.
VEFA STADI KABUL EDİLMİYOR
- Stat sorununuz var. Mevcut stadınız Vefa, Süper Lig kriterlerine uymadığı için her maçınızı neredeyse başka bir kiralık sahada oynuyor, ev sahipliği yapıyorsunuz...
- Üzülerek söylüyorum ki ülkedeki 140 profesyonel ve amatör kulüplerin içerisinde, Türkiye'nin ilk kurulmuş kulüplerinden olmamıza rağmen tesisine ve stadyumuna sahip olmayan tek kulübüz. Vefa Stadı birçok kriterden dolayı kabul edilmiyor. Tarihi mekan, güvenlik sorunu var, yaşam alanına yakın diye falan... Pek çok proje çizdim ama kabul edilmedi. İstanbul belediye başkanımız, spor bakanımız, Fatih belediye başkanımızla görüşmelerimiz oldu. Henüz net bir sonuç yok. Şimdi son umudumuz Cumhurbaşkanımızla yapacağım görüşme. Kendisinden randevu talep ettik. İstanbul'u temsil eden en eski takımlardan birine yardım edeceğini, tez zamanda kendi stadımıza kavuşacağımızı umut ediyorum.