Yaklaşık 4 ton aşure tüm mahalleye dağıtılacak. İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fatih Çıtlak;" İstanbul'un fethinden sonra ilk açılan tekke olduğu için sur içinde ilk aşure burada kaynadığını, kendilerinin de uzun bir aradan sonra bu geleneği yeniden başlattıklarını belirtti. 12 yıldır bu geleneği biz burada sürdürüyoruz. İlk tarifine ilk tadına ve malzemelerine uygun olarak geçmişten gelen gelenekle pişiriyoruz. Ben 37 yıldır aşure pişiriyorum" ifadelerini kullandı.
Fatih Kocamustafapaşa mahallesinde bulunan İnsan ve İrfan Vakfı tarafından Sünbül Efendi Merkez Tekke Ocağında bugün düzenlenen merasimde; mersiyeler, zikirler ve şifa âyetleri eşliğinde gün boyunca pişirilen aşûre, mahalle sakinleri ve misafirlere ikram edilecek. İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Hüseyin ve Kerbela şehitleri için Fatih Kocamustafapaşa'daki Sünbül Efendi Tekkesi'nde başlatılan aşûre kaynatma geleneği, İnsan ve İrfan Vakfı tarafından bu yıl da aslına uygun şekilde ihyâ edildi.
İLK AŞURE PİŞİRİLDİ
Yaklaşık 5 asırdır devam eden bu aşure pişirme geleneği sırasında İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı M. Fatih Çıtlak, katılımcılara hitap etti. Çıtlak; "İstanbul'un fethinden sonra ilk açılan tekke olduğu için sur içinde ilk aşure burada kaynadığını, kendilerinin de uzun bir aradan sonra bu geleneği yeniden başlattıklarını belirtti. 12 yıldır bu geleneği biz burada sürdürüyoruz. İlk tarifine ilk tadına ve malzemelerine uygun olarak geçmişten gelen gelenekle pişiriyoruz. Ben 37 yıldır aşure pişiriyorum" ifadelerini kullandı.
"AŞURENİN TADI ZİKİRDEDİR"
"Ehl-i Beyt-i Resulüllah'ın (sav) muhabbetiyle ağzımızın damağımızın tadı daimdir. Farklı farklı haller yaşayabiliriz, farklı yerlerden gelebiliriz ama Muhabbet-i Resulullah'ta; Muhabbeti Ehl-i Beyt-i Resulullah'ta bir olmaya işarettir aşûre. Aşûre herhangi bir yemek makamında değildir veya biz burada yemek pişirmiyoruz. Niyaz ediyoruz diyoruz ki Ya Rabbi; farklılıklarımız bir eyle, razı olduğun muhabbette bizi daim eyle. Ehl-i Beyt-i Mustafâ'nın yolunda kusurumuz; küsûrumuz olabilir ama bizi bu yolda sabit kadem eyle. Bizi yezîd eyleme. Bizi nefsine, hevaya düşen yezidlerden eyleme. Bu dünya hayatında Hüseynî olarak yaşayıp en güzel hüsn-i ahlak ile bizi huzuruna kabul eyle demektir bu. İnşallah yiyenlere de şifa olsun. Mersiyeler, neşideler okunacak ve bize burada anlatacak ki; aşûrenin tadı zikirdedir. Tam aşûreye şeker atılırken şükür makamında, zikir makamında tevhid sürülecek. İsm-i Celâl sürülecek ve eski yapılan aşûreleri canlandırmak üzere; işte bakın şu hazirede bulunan zatlar sanki kazan başına gelmiş bizimle beraber bu aşı pişiyormuş muhabbetini sizlere yaşatmaya gayret edeceğiz. Erenlerin himmetiyle…"
5 ASIRLIK GELENEKLE PİŞİRİLEN 5 BİN KİŞİLİK AŞURE
Kerbela Şehitleri'nin ruhuna aşûre kaynatma geleneğinin aslına uygun şekilde sürdürüldüğü döneme şahit olan insanlara ulaşarak, bütün detayları kayıt altına alan İnsan ve İrfan Vakfı; buğdayların yıkanmasından, malzemeler kazana atılırken yapılacak dualara, aşûre kaynatan kişilerin kıyafetinden, okunacak ilahi ve mersiyelere kadar her şeyi titizlikle hazırlayarak aşûre kaynatma geleneğini ihya etti. İstanbul halkı, şifa ayetleri, mersiyeler, zikirler ve dualar eşliğinde aşûrenin kaynamasına Ehl-i Beyt muhabbetiyle şahit oldu. Dualar eşliğinde kaynatılan 5 bin kişilik aşûre, mahalle sakinleri ve misafirlere ikram edilecek.