SON DAKİKA HABERİ: İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, küresel soğumanın yaklaştığını belirterek "İstanbul Boğazı'nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı'ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecektir." dedi. Mini buzul çağı mı geliyor? İşte Prof. Dr. Yaşar'ın küresel soğuma ile ilgili açıklamaları...
KÜRESEL ISINMADAN DEĞİL KÜRESEL SOĞUMADAN KORKACAĞIZ!
A Haber ekranlarında önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Doğan Yaşar, 'Küresel ısınmadan değil küresel soğumadan korkacağız' dedi. Prof.Dr. Yaşar açıklamalarında; "Küresel ısınma dönemlerine biz yağmur çağı deriz, verimlilik çağı deriz. Küresel soğuma dönemleri kıtlık kuraklık çağıdır. Son 1000 yılın en şiddetli küresel ısınma dönemini yaşadık.Biz bunu 90'lı yıllardan beri söylüyoruz. 2020'li yıllara kadar çok şiddetli küresel ısınmalar yaşayacağız,giderek artarak devam edecektir. Hortumlar artacak, kasırgalar artacak, yağmurlar çok artacak. Ancak 2020'den sonra da ciddi bir mini soğuma dediğimiz bir olay yaşanacak ." ifadelerini kullandı.
Prof. Yaşar Küresel "Soğumayla İstanbul Boğazı donacak" | Video
İSTANBUL BOĞAZI'NIN SÜREKLİ DONDUĞUNU GÖRÜYORUZ!
Prof.Dr. Yaşar açıklamalarına şu şekilde devam etti: Biz İstanbul Boğazı'nın sürekli olarak donduğunu görüyoruz zaten. 400'de olmuştur 600'de 753'te... Özellikle 960 ile 1030'lu yıllar arasında İstanbul Boğazı'nın 3 kez donduğunu görürüz. Peki 3 kez donduğunda ne olmuştur? Bütün Kuzey Avrupa buz altında kaldığı için üretimden düşmüş, aç kalmışlar hepsi birlikte ve bu nedenle bütün Avrupa birleşip Haçlı ordularını kurup Anadolu'ya saldırmışlardır. Yani küresel soğuma demek, kuraklıktan da öte kıtlık demektir.
Fotoğraf: 1954 kışı
MİNİ BUZUL ÇAĞI MI GELİYOR?
"Mini buzul dönemi olacaktır. Daha önceki yıllarda bu defalarca yaşanmıştır. İstanbul Boğazı ne zaman donsa Osmanlı zamanında da daha önceki zamanlarda da hep kıtlıkla karşılaşılmıştır. Ancak, küresel soğumada Anadolu olarak muhteşem bir avantajımız olacaktır. "
Fotoğraf: 1929 kışı
"İSTANBUL BOĞAZI'NDAN KARŞIDAN KARŞIYA YÜRÜYEREK GEÇİLECEK!"
Dünyada küresel ısınma nedeniyle iklim değişikliğinin birçok olumsuzluğa yol açtığı konuşulurken; DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, asıl tehlikenin sanılan aksine ısınma değil, küresel soğuma olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Soğuma demek, kuraklık demektir. Soğuma demek, kıtlık demektir. Bu nedenle, soğumadan korkacağız. 90'lı yıllardan beri hep şunu söylerim; 2020'lere kadar küresel ısınma artarak devam edecek."
Fotoğraf: 1929 kışı
"EN SON 1929 YILINDA GEÇİLDİ"
"Tıpkı 900'lü yıllarda olduğu gibi. Ama 2022, 2023 veya 2024 olur. Bu dönemlerde biz, mini soğumaya gireceğiz. Sıcaklık mola verecek. Bu molada, İstanbul Boğazı'nın donduğunu göreceğiz. İstanbul Boğazı'ndan karşıdan karşıya yürüyerek geçilecek. En son 1929 yılında geçildi. 2- 3 yıla kadar tekrar bekliyorum" dedi. Küresel soğumanın getireceği sorunlara değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, "En önemli sorun kuraklık olur ve yağışlar çok düşecektir. İkinci olarak tarım ürünlerinde çok ciddi düşüşler olacaktır. Anadolu için bu durum, muhteşem avantajlı bir dönem olabilir. Düzgün bir tarım politikasıyla, biz cari açığımızı kapatırız. Çünkü bu dönemde buzullar, Orta Avrupa'ya kadar inecektir. Kuzey Avrupa'da hiçbir şekilde tarım yapılamayacaktır. Bizde de verimlilik düşecektir. 10 kilogram yerine 3 kilogram alacağız. Ama bizde yine de bir verimlilik olacaktır. Az da olsa alacağız. Ürettiğimiz tarım ürünleri değer kazanacak" dedi.
'DÜNYA, GIDA İÇİN KAPIMIZDA SIRA OLACAKTIR'
Yağış oranında 2008 yılında yüzde 30 oranında düşüş yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Son ciddi kuraklığımız, 2008'di. Bu yağışlar düşünce, bir anda buğday üretimiz yüzde 7 gibi azaldı. Buğday fiyatları dörde katlandı. Şu an Çin aşıları nasıl birinci sırada. Soğuma döneminde dünya, gıda için bizim kapımızda sıra olacaklar. Ege'de dünyanın en verimli topraklarına sahibiz. Küresel soğuma için yapmamız gereken, akıllıca tarım politikası üretmek" diye konuştu.
ÖNERİLERİNİ SIRALADI
Prof. Dr. Doğan Yaşar, önerini de şöyle sıraladı:
"Suyu çok dikkatli kullanmamız lazım. Yeraltı sularını biz çok hoyratça kullandık. Kanunlarla bunları bir çerçeveye almak lazım. Uzun zamandır söylerim. Büyükşehirlerde özellikle kanalizasyon ve yağmur suları ayrılmalı. Şu anda yavaş yavaş ayrılıyor. Yağmur suları denize verilmemeli. Yağmur suları tekrar barajlara basılmalı. Kurak dönemde yüzde 30 eksik yağacak yağışlar. Çok şiddetli suya ihtiyacımız olacak. 1992 yılındaki kuraklıkta, Amerika rezervuarlarını 1.5 litre küçülttü. Bu şekilde önlemler alabiliriz. En önemli konuda, devletin tarıma kesinlikle el atması gerekir. Bu yıl ne üreteceğine, devlet karar verir. ABD, yılda 150 milyar dolarlık bir ihracat yapıyorsa buna borçlu. Önce ne üretecek ona bakıyor. Kendine ne lazım, ona göre üretim planı yapıyor. Arkadan dünyaya ne lazım ona göre üretim yapıyor."