Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül'de yurttan çıktıktan sonra kaybolmuş ve cansız bedeni 15 Ekim'de İpekyolu ilçesindeki Mollakasım Mahallesi sahilinde bulunmuştu. Soruşturma dosyasında yer alan kritik ATK raporunda, genç kızın göğüs ve vajinal bölgelerinden alınan örneklerde, Rojin'in DNA'sıyla karışık halde 2 farklı erkek kişiye ait DNA profili tespit edilmişti.

Bu tespitle ilgili olarak, cenazeye müdahalede bulunduğu değerlendirilen toplam 134 kişiden DNA örneği alınmış ancak ATK, bu örneklerin bulunan 2 DNA örneğiyle uyuşmadığını ve bulaş tespit edilmediğini belirtmişti.

Baba Nizamettin Kabaiş, 13 aydır bu acıyı çektiklerini belirterek, dosyanın neden eksik yürütüldüğünü sorguladı. Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüklerini ve çalışmaların hızlandırılmasını talep ettiklerini aktardı. Rojin'in telefonunun açılmaması sorununa da değinen Kabaiş, telefonun incelenmek üzere önce Portekiz'e daha sonra İspanya'ya gönderileceğinin kendilerine söylendiğini paylaştı. Kabaiş, "Katillerin izi var ama tutuklu yok. Rojin'in üzerinden 2 erkek DNA'sı çıktı. Eşleşmedi ve bulaş olmadığı kesinleşti," diyerek adaletin yerini bulması için yetkililere seslendi.

Ailenin avukatı Zeynep Demir ise, soruşturmada netleştirilmesi gereken en kritik noktanın, atletinde kanı tespit edilen o gizemli kadının kimliği olduğunu vurguladı. Demir, kan lekesinden alınan DNA profilinin bozulduğu için ATK'da kime ait olduğunun tespit edilemediğini, ancak kanın bir kadına ait olduğunun kesinleştiğini belirtti.

Avukat Demir, dosyadaki çelişkilerin giderilmesi ve gerçeğin ortaya çıkması için o kanın kime ait olduğunun kesin olarak tespit edilmesi gerektiğini ifade etti.