Dün gece Marmara Denizi'nde meydana gelen ve İstanbul ile Tekirdağ'da hissedilen deprem sonrası vatandaşlar, bu depremin şiddetli bir depremi tetikleyip tetiklemeyeceği ve hangi fay hattı üzerinde olduğunu araştırmaya başladı. Uzmanlar da, yaşanan 4.2'lik depremin ardından önemli değerlendirmelerde bulundu. atv canlı yayınına katılan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi:
"Her meydana gelen deprem, büyük deprem gelecekmiş gibi bir beklenti geliyor. Ama bu deprem ana kol üzerinde değild. Yani kuzey Anadolu Fayı'nın tam üzerinde değil. Güneyinde kalıyor. Sistem olarak aynı olsa bile ana fay üzerinde değil. Bu iyi bir haber. Daha önceki, aylar önce aynı bölgede deprem meydana gelmişti. Bu depremleri meydana getiren fay, Kuzey Avrupa fayı ile kesişiyor. Paralellik arz etmiyor. Bu depremler şunu söylüyor. Bu fayın canlı olduğu gösteriyor. Yani depreme iyi hazırlanın diyor.
İstanbulluların şanssızlığı şu, şehrin altından fay zonu geçiyor. Biz Marmara'daki bir büyük depremden etkilenmeyi bekliyoruz. Ama bizim kaygılarımızın nedeni yapı stoğumuzdaki zafiyetler. Zemin jeolojik durumundan kaynaklı zafiyetler. İnsanların çok olması ile yapı stoğunun çok olması bizi endişelendiriyor gayet tabii. 2020'ye çok hızlı girdik. 4'te büyük deprem sayısı ilk üç ayda 1 yıllık sayıyı doldurdu. Dolayısıyla bu bize ciddi bir uyarı olması gerekir."
GELİNEN NOKTADA YAPI STOĞUNU NASIL?
Şükrü Ersoy, gerçekleşecek şiddetli bir depremden etkilenmeme gibi bir lüksün olmadığını belirterek şunlar söyledi:
Aldığımız yol yeterli mi? Çok şey yapıldı 1999'dan bu yana çok şey yapıldı ama yeterli mi sorusu çok doğru. Yeterli olmayabilir. Çünkü, depreme ne kadar hazırlıklı olursanız olun, bir miktar zaten zarar göreceğiz. Bizim bütün amacımız bu zararı minimuma indirgemek. Hiç zarar görmemek gibi bir lüksümüz yok. Çünkü çok sayıda bina var. Bu binaların pek çoğu depreme dayanıklı değil.
Yeni yapıları değil, eski yapıları kastediyorum. Zeminin jeolojik yapısına uygun olarak bu yapılan yenilenmesi gerekiyor. Süre aleyhimize çalışıyor. Eninde sonunda yıkıcı depremler gelebilir. Bunu korkutmak için söylemiyorum. Bu bilimsel bir gerçeğimiz. Gördük, Doğu Anadolu'da da sürekli depremler meydana geldi. Türkiye'nin bir deprem sorunu var, bunu göz ardı edemeyiz."
.
.