Son dakika haberleri... Gaziantep'te eski erkek arkadaşının 4. Kattaki evinden şüpheli şekilde düşerek yaşamını yitiren Duygu Delen'in ölümüyle ilgili yargılanan Mehmet Kaplan, ikinci kez hakim karşısına çıktı.
Tutuklu yargılanan Mehmet Kaplan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle, çocuğun kasten öldürülmesi, nitelikli cinsel istismar, hakaret ve konutta yağma suçlarından yargılanmasına devam edildi. Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmaya sanık Kaplan tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) bağlandı.
Duruşmada Delen ailesinin avukatı Mehmet Balcı, Ömer Faruk Akan, sanık avukatı Enes Akbulut ile Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kadın Hakları Komisyonu temsilcileri hazır bulundu. Duruşmayı geçen defa mahkemeye gelmeyen Duygu Delen'in ailesi de takip etti.
Son dakika haberi: Gaziantep'te Duygu Delen'in şüpheli şekilde öldüğü daire ilk kez görüntülendi | Video
Duruşma gelen evrakların okunmasıyla başladı. Geçen duruşmada talep edilen sanık hakkında Adana Doktor Ekrem Tok Ruh sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin istenilen raporun geldiği görüldü. Hazırlanan rapora göre sanık Kaplan'ın cezai ehliyetinin yerinde olduğu tespit edildi.
Duruşmada söz alan baba Bülent Delen olay günü saat 15.00 sıralarında kızının 4'üncü kattan düştüğünü hastaneden gelen telefonla öğrendiğini söyledi. Delen, "Hastanede kızımın öldüğünü söylediler. Sanıktan şikâyetçiyim. Kızım neşe dolu, hayat dolu birisiydi. Hiç intihar girişiminde bulunmadı. İntihara meyilli olduğunu görmedim. Sanığı daha önceden tanımıyordum" dedi.
Duygu Delen'in annesi Şenel Delen ise sanığın kızını rahatsız ettiğini ileri belirterek, daha önce de evlerinin önüne gelerek taşkınlık çıkardığını söyledi. Acılı anne, "O olay sırasında kendisini arayıp neden böyle yaptığını sordum. Benden özür dileyip bir daha olmayacağını söyledi. Benim çocuğum hayat doluydu. Yaşamayı seven bir çocuktu. Ocağıma ateş düştü. Adalet istiyorum. Çocuğuma kıydılar. Adalet yerini bulsun ki başka annelerin yüreği yanmasın. Kızımın canına ömrünün baharındayken kıydılar" diye konuştu.
Delen ailesinin avukatı Mehmet Balcı de, olayın sanığın savunmasının aksine bir intihar olayı olmadığını, cinayet olduğunu savundu. Balcı, "Duygu'yla sanık arasında duygusal bir ilişki var. Duygu o gün sanıkla olan ilişkisini bitirmek için buluşuyor. Duygu bilincini kaybedinceye kadar komaya girene kadar dövülüyor. Duygu'nun 4. kattan düşme anı görüntüleri değerlendirildiğinde olay intihar değil sanık tarafından dövülüp bilinci kaybedildiği kaygısıyla balkondan aşağıya atılmasıdır.
Mehmet Duygu'nun telefonunda bir erkeğe ait yarı çıplak fotoğraf görüyor. Kendisini çileden çıkaran öfke kontrolünü sağlayamayacak bir olay ve gerçekten Duygu'yu çok kıskanıyor. Sanık telefonda o fotoğrafı görünce öfke kontrolünü kaybediyor. Adli Tıp Kurumu raporuna göre sanık Mehmet 275 miligram alkollü olduğu görülüyor. Sanık ayrıca esrar da kullanmış. Duygu'ya tokat attıktan sonra Duygu'yu başka birisinin araması bardağı taşıran son damla oluyor. Sonrasında Elif Naz Aslan arıyor. Elif Naz duyguyla değil sanıkla konuşuyor. Çünkü Duygu o sırada konuşacak durumda olmadığını düşünüyoruz. Sanık Duygu'nun öldüğünü düşünerek koltuk altından tutarak kuzey taraftan insanların göreceğini düşünerek apartmanın giriş tarafından aşağıya atıyor" dedi.
Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi'nin görevini yerine getirmediğini iddia eden Av. Balcı, "Duygu'nun düşerken bilincinin açık olup olmadığını yanıtlamamış. Duygu düşerken bir canlılık belirtisi yok. Duygu düşerken 3. katta ki çamaşır tellerinin 2'sinin kırmış. Olay yeri ekip bu tellerden 12 swap örneğini almış ancak bu swapların gönderildiği Diyarbakır Polis Kriminal Laboratuvarı bu örnekleri incelememiş. Bu tellerde Duygu'nun kanı var. Eğer bu tellerde Duygu'nun kanı olduğu saptanırsa bu Duygu'nun öldürüldüğünü kesinleştirecektir. Bunun yeniden incelenmesini talep ediyoruz. Sanık balkona bir adım atarak Duygu'yu aşağıda gördüğünü söylüyor. Ancak balkonun büyüklüğüne bakıldığına bir adımla onu aşağıda göremez. Keşif Fizik mühendisi olmadığı için yapılamadı. Bu şehirde nasıl fizik mühendisi olmaz? Sanık 2 ayının çalındığını söylüyor ancak o genç bir kızın ömrünü çalmıştır. Kaplan ailesi adil yargılanmayı etkilememelidir. Sanık cezasını almalıdır. Sanığın tutukluluk hali devam etmelidir" diye konuştu.
Avukat Balcı'nın "Bu şehirde nasıl Fizik Mühendisi olmaz" sözüne yanıt veren mahkeme başkanı "Biz Gaziantep Üniversitesi'ne müzekkere yazıp bize Fizik Mühendisi göndermelerini talep ettik. Ancak üniversite bize 'Sizin işinizi yapacak mühendis burada yok dediler' dedi.
Avukat Ömer Faruk Akan da sanığın bu olayı örtbas etmeye çalıştığını belirterek, sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti.
Sanık Mehmet Kaplan ise, bir insana katil sıfatını yakıştırmanın ve bir insanı öldürmenin bu kadar kolay olmaması gerektiğini söyledi. İddiaların aksine evde bulunduğu söylenen kanların hepsinin kendisine ait olduğunu savunan Kaplan, "Cidden neden ve nasıl yaptı bilmiyorum. Belki de kazara oldu. Benim düşüncem de kazara olduğu yönündedir. Yaşamayı seven bir insandı. Hayatım boyunca bu acı benimle devam edecek. Benim yüzümden bu hatayı yaptığı gerçeğini her gün düşünüyorum. Böyle bir şeyi kendimden beklerdim ama ondan beklemezdim. Beni alkolden ve uyuşturucudan uzaklaştıran Duygu'ydu. Şaibe yaratanlar aslında bu olayı 3-5 dakika konuşup tekrardan hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam edenlerdir. Duygu'nun ailesi, benim ailem ve ben hiçbir zaman bunu unutmayacağız. Haksız yere tutulmak bana çok acı veriyor. Ben sizin adaletinize güveniyorum. Yalnızca gecikmesinden korkuyorum. İfadelerimde çelişki var deniliyor ama yalnızca söylüyorlar. Benim her yerde verdiğim ifade aynıdır. Aleyhime tek bir bilimsel evrak yok" dedi.
Sanık avukatı Enes Akbulut da, sanık beyanın ardından yaptığı savunmada Delen ailesinin avukatlarının kendi içlerinde olayı çözemediğini, her birinin olayın farklı şekilde gerçekleştiğini söylediğini iddia etti. Akbulut, "Soruşturma aşamasında gizliliğin kaldırılmasını talep eden bizdik. İp üzerinde herhangi bir kana karşılaşılmadığı yönünde rapor dosyada var. Müvekkilimle ilgili alkol ve uyuşturucu bağımlısı olduğundan başka hiçbir şey söylemediler. Biz bilimsel bir mütalaa sunduk. Buna ilişkin bir görsel de hazırladık. Odadaki 24-25 parça kanın tamamı müvekkilime aittir. Eğer balkondan o atmış olsaydık balkonun kapısının kolunda kan olması gerekirdi. Düşme anıyla ilgili saniyenin 8'de 1'i hızında bir görüntü var. O görüntüde Duygu'nun elinin açık olduğu görülüyor. 2 ekimozdan bahsediliyor. Bir sağ kolda birisi sağ bacaktadır. Buda zeminle vücudun arasında kalan alttaki kemiğin baskısıyla oluşmuştur. Oda içindeki kanların hiçbirinde sıvama yok. Eğer sürüme hali olsaydı kan toplanırdı. Maddi delil ve kanıtlar neyse müvekkilimizin savunmasıyla hep doğrulanmıştır. Duygu'yu öldürmek isteyen birisi neden 20-25 dakika boyunca Duygu'yu ayıltmaya çalışsın. Dosyaya sunduğumuz görüntülerin izlenerek sanığın tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Beyanların ardından sanık avukatlarının dosyaya sunduğu Duygu'nun balkondan düşme anına ilişkin hazırlanan 2 farklı görüntü mahkeme heyeti tarafından izlendi. Görüntünün izlenmesinin ardından konuşan sanık avukatı Serhat Pak, her şeyin açığa kavuşmasını hem kendi adlarına hem de Duygu'nun ailesi adına istediklerini söyledi.
Tarafların savunmalarının ardından mahkeme heyeti olay yerinde keşif yapılması ve evde bulunan delil ve kan örneklerinin incelemesinin Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarından istenmesine, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 28 Nisan 2021 tarihine erteledi.