Organ Bağış Haftası kapsamında Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız ile bir araya gelen Fazıl Say'ın eşi piyanist Ece Dağıstan Say, ablası Ceyda Dağıstan'a böbrek bağışında bulunmasının yanı sıra, nakil öncesi ve sonrasında yaşadıklarını ve hissettiklerini paylaştı. Genç piyanist şunları anlattı: "Tek dileğim, böbrek verebilecek kondisyonda olmamdı. Maalesef ben de bir sağlık sorunu yaşamıştım; ameliyat ve radyoterapi gibi süreçlerin yanında 5 yıl boyunca bir ilaç kullanmak zorundaydım. Detaylı bir hekim kontrolü evresini başarıyla atlatarak bağışçı olabildim. Donör olacağımı duyduğum an hayatımın en mutlu anıydı. Donör olmak benim için bir karar almak değildi. Bu sadece hayatımda en sevdiğim insana can olmak gibi duygular yarattı bende. İkimiz de çok şanslıydık ki, iki kardeşin doku uyumu adeta bir anne kız doku uyumu kadar yüksek seviyedeydi. Donör olmak hiçbir risk barındırmıyor. Önce kardeştik sevgimizi paylaşıyorduk, şimdi böbreğimizi paylaştık." Say, bağış sonrasında kendini, hayatı ve hayatın getirdiklerini daha çok sevmeye başladığını da sözlerine ekledi.
5 KİŞİYİ KURTARIR
Kronik organ yetmezliğinin en başarılı tedavisinin organ nakli olduğunu belirten Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız ise şunları söyledi: "Ülkemizde ve dünyada organ naklinde en önemli sorun, yeterli organ bulunamaması. Şu anda en az 30 bin kronik böbrek yetersizliği hastası organ beklemekte ve bu hastaların yılda sadece 3 bin 500'üne böbrek nakli gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca bildirilen beyin ölümlerinde yakınlarından onam alınma oranı ülkemizde yüzde 24'tür ve diğer ülkelere kıyasla daha düşüktür. Unutmayalım ki bir kadavra donör, iki böbrek, bir karaciğer, bir kalp ve bir akciğer nakli ile en az 5 kişinin hayata tutunmasını sağlar."