Ses kısıklığının sebebine değinen Dr. Öğr. Üyesi Harun Küçük, "Herkes hemen hemen hayatın herhangi bir döneminde ses kısıklığı veya seste çatallanma şikâyetini yaşamaktadır. Ses kısıklığı şikâyetine sebep olan etkenler nelerdir diye bakacak olursak en sık enfeksiyonları görürüz. Enfeksiyonlardan sonra en sık ses kısıklığına neden olan neden ses telindeki nodül veya poliplerdir. Enfeksiyona bağlı ses kısıklıklarında enfeksiyona yönelik tedaviler ve sesi dinlendirme tedavi için yeterlidir. Gırtlak kanserinin en belirgin özelliği ses kısıklığıdır. Bunun yanında kronik boğaz ağrısı, yutkunurken takılma, boğazda gıcıklanma hissi, nefes darlığı gibi bulgular semptomlarda diğer belirtiler olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda gırtlak kanseri olan kişilerde daha önce mutlaka kişinin önemsemediği seste kısıklık ya da boğukluk şikâyeti görmekteyiz. Gırtlak kanserinin en sık nedeni sigaradır. Beraberinde alkol kullanımı sigaranın kanser oluşturma etkisini arttırmaktadır. Kişi de bir aydan fazla süreli ses kısıklığı ya da çatallanma durumu varsa mutlaka kulak, burun boğaz hekimine başvurun çünkü altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir" dedi.
DİKKAT EDİLMEDİĞİ TAKDİRDE...
Ses tellerinde oluşan nodül ve polipler hakkında da bilgi veren Dr. Harun Küçük, "Ses tellerindeki nodülleri ele alacak olursak nodüllerin bir kısmına cerrahi müdahale bir kısmına ise ses terapisi dediğimiz yöntem tedavide uygulanmaktadır. Ses tellerindeki poliplerde ise tedavi genellikle cerrahi olarak ses telindeki polibin çıkarılmasıdır. Polip ses telinden çıkarıldıktan sonra kişinin ses kısıklığı ile ilgili problemleri düzelmiş olur, fakat bu bir daha ses kısıklığı veya polip şikâyeti olmayacağı anlamına gelmez. Bu müdahaleden sonra kişinin ses tonuna dikkat etmesi, çok yüksek konuşmaması ve bağırmaması gerekmektedir. Bunlara dikkat edilmediği takdirde poliplerde nüks görülebilmektedir. Ses telinin ses kısıklığına sebep olan en önemli neden ise ses telinde oluşan tümörlerdir. Ses tellerinde oluşan tümörler erken evrede yakalandıkları zaman tedavi de başarı şansı çok yüksektir" diye konuştu.
Ses kısıklığının bazen önemsenmediğini dile getiren Dr. Küçük, hatalığın tedavi aşaması hakkında ise şunları söyledi:
"Ses kısıklığı şikâyeti ile başvuran bir kişiden bu kişiler ses kısıklığı şikâyeti başladıktan sonra sesini dinlendirmesine rağmen şikayetinde düzelme yoksa mutlaka bir KBB uzmanına başvurmalıdır. Özellikle bir aydan uzun süren ses kısıklığı şikayetinde mutlaka hekime başvurulması gerektiğini tekrar vurgulamak gerekir. Eğer ses kısıklığı şikâyeti önemsenmedi ve hasta bir hekime baş vurmadı ise; ses kısıklığına neden olan etken de tümörse çok erken dönemde tanı konulup tamamen tedavi edilebilecek olan noktadaki bir kanser tamamen yayılıp tüm gırtlağa sarıp hatta diğer organlara da yayılım göstererek kişinin ölmesine kadar sebebiyet verebilecek kadar ciddi bir sonuç doğurabilir. Erken dönemde yakalandığı zaman tamamen tedavi edebilme şansı olmasına rağmen ilerleyen dönemlerde tedavi şansları çok düşük olmaktadır. Gırtlak kanseri tanısı konduktan sonraki süreç bütün kanserlerde olduğu gibi evreleme ile başlar. Yani hastalığı evrede erken evrede mi yakaladık, ileri evrede mi yakaladık. Erken evrede yakaladığımızda radyoterapi veya son zamanlarda teknolojinin gelişmesiyle lazer cerrahisi ile gırtlaktaki hastalık tamamen ortadan mümkünken ileri evrelerde tanı konulduğu zaman ise hastanın ameliyat olması ameliyattan sonra ışın tedavisi veya eşliğinde kemoterapi alması gerekmektedir. Gırtlak kanserini tek ses telinde erken evrede yakalandığımız zaman tek ses telinin çıkarılması veya radyoterapi uygulanmasıyla yüzde 90 üzerinde başarı elde ediyoruz. Bu hastalarımız beş yılı yüzde 90 üzerinde hastalıksız bir şekilde geçiriyorlar. 5 yıl boyunca hastalık nüks etmediği takdirde bu hastalığa artık biz tedavi olmuş şekilde kabul ediyoruz. Ama herhangi bir nüks olması durumunda ek tedaviler gerekiyor. Bunlar ikinci bir cerrahi operasyon, kemoterapi, daha önce radyoterapi almamışsa radyoterapidir. Gırtlak kanseri tanısı koyduğumuz hastalarımızı tedavi sonrası ilk yılında her ay kontrol düzenli olarak kontrole çağırıyoruz. Eğer bir yıl boyunca her hangi bir nüks ile karşılaşmadık ise ikinci yılda iki ya da üç aylık bir periyotta takibini yapıyoruz. İkinci yılında herhangi bir nüks ve patolojik bir durum yoksa artık 6 aylık periyotlar ile hastayı çağırmaya başlıyoruz. 6 aylık takiplerden sonra da hastada herhangi bir nüks gözlenmez ise yıllık takiplere dönüyoruz."