Sehiv secdesi nedir, öncelikle sehiv sözcüğünün anlamını bilmeliyiz. Unutma, yanılma ve dalgınlık anlamlarına gelen bu sözcük secdede yanılma, unutma ve dalma durumlarını ifade etmektedir. Ancak sehiv secdesinin de bir usulü vardır. Bunun için sehiv secdesi nasıl yapılır ya da sehiv secdesi hangi hallerde yapılır, soruları kurallarıyla ilişkilidir. Bu secde fıkıhlarda ve hadislerde de geçmektedir. Bunun için öncelikle sehiv secdesi ne zaman yapılır, bunu öğrenmeliyiz.
Sözlük anlamı "namazın rükünlerinden biri" olarak tanımlanan ve de secde kelimesiyle "yanılma, unutma, dalgınlık" gibi anlamlara gelen sehv sözcüğünden oluşan sehiv secdesi (secdetü's-sehv) terim olarak namazdaki belirli "eksiklik, fazlalık veya yanlışlıkları telâfi etmek amacıyla yapılan iki secdeyi" ifade etmektedir.
Hadislerde ve fıkıh eserlerinin namaz bölümlerindebu secde "sücûdü's-sehv" ya da "secdetâ es-sehv" biçiminde de geçmektedir. Namazın gerekli ilkelerini yerine getirme konusunda kişinin en fazla dikkat ve titizliği göstermesi esas olmakla birlikte Hz. Peygamber, insan olmanın doğal bir sonucu olarak namaz esnasında meydana gelen bazı eksiklik ve yanlışlıkların olabileceğini belirtmiştir. Bunu da sehiv secdesi yaparak telâfi edilebileceğini bildirmiş ve bu konuda ashabına örnek uygulamalar göstermiştir.
Diyanet sehiv secdesi için yukarıdaki bilgilerle örtüşen açıklamalarda bulunmuştur. Diyanetin açıklamasına göre:
Sehiv secdesi; namazda yanılma, unutma ya da dalgınlık gibi durumlar nedeniyle namazın sonunda yapılan secdedir. Namazda unutarak bir rüknün geciktirilmesi, tekrarlanması ya da öne alınması ya da bir vacibin terk edilmesi, geciktirilmesi ya da değiştirilmesi hâlinde eksikliğin telafi edilmesi için sehiv secdesi yapılması vaciptir.
Sehiv secdesinin tam ve eksiksiz nasıl yapılacağı şu şekildedir:
Namazın son oturuşunda tahiyyât okunarak sağ tarafa selam verilir ve hiç ara vermeksizin, tekbir getirilerek secdeye varılır.Sonra tekbir getirilerek oturulur, tekrar "Allahü ekber" denilerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâne rabbiye'l-â'lâ" denilir ve "Allahü ekber" denilerek oturulur. Bu oturuşta, "Ettehiyyâtü, Allahümme salli, Allahümme bârik ve Rabbenâ âtinâ..." zikir ve duaları okunarak önce sağa, sonra sola selam verilir. Sehiv secdesine gitmeden önceki oturuşta da salli-bârik ve diğer duaları okumak caizdir.
Sehiv secdesinin, her iki tarafa selam verdikten sonra yapılabileceği görüşünde olanlar bulunmakla beraber; cumhur, sadece sağ tarafa selam verdikten sonra yapılmasını tercih etmektedir. Yine cemaatle kılınan namazlarda cemaatin yanlışlıkla dağılmaması için, yalnız sağ tarafa selam verdikten sonra sehiv secdesi yapılması daha faziletlidir ve kurala uygundur.
Bir telafi secdesi olarak tanımlanan ve nasıl yapılacağını anlattığımız sehiv secdesinin yapılma halleri aşağıdaki haller olarak sıralanmıştır. Ancak buru durumlar hanesi mezhebine göredir. Maliki Mezhebinde bu kurallar değişmektedir. Hanefi mezhebinde sehiv secdesi şöyledir:
1. Rükünlerden birini tekrar etmek; birden fazla rükû, ikiden fazla secde yapmak gibi.
2. Rükünlerden birini öne almak ya da geciktirmek.
3. Kılınan rek'at sayısında tereddüt yaşamak.
4. Selâm vermesi gerekirken yanılarak ayağa kalkmak. Bu durumu fark eden kişi henüz secdeye varmamış ise hemen oturur ve selâm verdikten sonra sehiv secdesi yapar.
5. Vâcibi terk etmek. Söz gelimi Fâtiha veya Fâtiha'dan sonra Kur'an'dan bir miktar okuma (zamm-ı sûre) vecîbesini yerine getirmemek, birinci ve ikinci oturuşlarda Tahiyyat duasını okumamak, rükû ve secdeyi ta'dîl-i erkâna riayet etmeden yapmak sehiv secdesini gerektirir.