Şerafettin Karataş, 1989'da sağlık kontrolünden geçerek askerliğe başladı. Çanakkale'deki acemi birliğin ardından Mersin'e gitti. 1990'da nöbet dönüşünde rahatsızlandı ve ailesinin iddiasına göre hastaneye de geç götürüldü. Ayrıca o dönem elverişsiz hastane şartları nedeniyle 15 gün içinde vefat etti. Ölüm nedeni "akut lösemi" yazıldı. Karataş o dönem "şehit" kabul edilmedi ama 30 yıl sonra aile yakınları internette gördüğü emsal bir karar ile yargı yolunu tuttu. Ankara 11. İdare Mahkemesi'ne başvurdu ve Şerafettin Karataş'ın "şehit" olduğuna karar verildi. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın üst mahkemeye başvurması ile "şehit" kararı iptal edildi. Şehit Karataş'ın oğlu İbrahim Karataş yaşananları SABAH'a anlattı.
30 YIL SONRA ŞEHİTLİĞİ KABUL EDİLDİ
İbrahim Karataş, babasının ölüm kağıdında askeri ölü yazdığını o belgeyi avukatına götürerek sürecin başlatıldığını dile getirdi ve şunları söyledi: "İnternette bir haber gördüm ben de avukatım aracılığı ile Ankara 11. İdare Mahkemesi'ne babamın (Şerafettin Karataş) şehit olarak kabul edilmesi için başvurdum. Mahkeme yıllar sonra "şehit" kararını verdi ve bu kararın alınması bizi sevindirdi. Bize gerekli haklarımızın olduğu söylendi ve SGK babamın haklarını gönderdi. Oğlu olarak ben Maliye Bakanlığına ve amcam İsmail Karataş Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nda memur olarak göreve başladı. Ama hiç beklemediğimiz bir an SGK durumu başka bir noktaya getirdi."
İKİ MAHKEME FARKLI KARAR VERDİ ŞEHİTLİK İPTAL EDİLDİ
SGK'nın Karataş'ı "şehit" kabul etmemesi üzerine konuyu istinaf mahkemesine götürdü. Şehidin oğlu İbrahim Karataş durumu şöyle ifade etti: "Ankara 11. İdare Mahkemesi, Hacattepe Üniversitesi'nden görüş aldı. Üniversite "akut lösemi" için aniden ortaya çıktığı ve yıkıcı etkilere sebep olduğu şeklinde görüş bildirildi. O dönem babamı hastaneye geç götürmüşler. Bizim başvurumuz üzerine mahkeme kararında, "Tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde her ne kadar müteveffanın askere sağlam girdiği ve idarenin bu aşamada kusurlu olmadığı, ancak askerlik hizmeti sırasında müteveffada görülen rahatsızlığın fark edilmediği ve ivedilikle hastaneye sevk edilmesi gerekirken sevk edilmediği, yani askerlik vazifesi sırasında idarenin kusurlu olduğu ve müteveffanın görevinin neden ve etkisiyle söz konusu hastalığının ilerlediği ve tedavisine geç başlandığı ve bu sebeple vazife sebebiyle doğrudan malul olmasa da dolaylı olarak malul olduğu görülmektedir" dedi. Bu karara rağmen SGK konuyu istinafa götürdü. Üst mahkeme olan Ankara Bölge İdare Mahkemesi itirazı kabul etti ve kararında, "Düzenlenen ölüm tutanağında, vefatın "Akut Lösemi" teşhisli hastalığından kaynaklandığının belirtilmesi karşısında, bu hastalıktan kaynaklanan ölüm olayının bünyesel olduğu ve askerlik vazifesinin neden ve etkisiyle meydana gelmediği sonucuna varılmıştır. İstinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 11. İdare Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir" yazıyordu. İşte bu karar ile babamın şehitliği iptal edildi."
"KONUYU ANAYASA MAHKEMESİ'NE GÖTÜRDÜK"
İbrahim Karataş şunları söyledi: "Avukatımız bize iş hakkınızı fesh edecekler dedi. Beni ve amcamı işten yani memuriyetten çıkardılar. Bize Anayasa Mahkemesi yolu açık sadece dediler ve biz konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdük. Şu an SGK'nın itirazı üzerine işsizim. Dört tane çocuğum var ve kiradayım yapabilecek hiçbir şeyim yok çaresizim."
Şerafettin Karataş'ın kardeşi İsmail Karataş ise iki mahkemenin farklı karar alması ile kardeşinin şehitliğinin iptal edilmesine karşı: "Bu genel bir durum gazilikleri, şehitlikleri iptal edilmiş 20 bin kişinin olduğu söyleniyor. Belki birçok insanın derdine çare olacağız. Biz konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık. Cumhurbaşkanımızın bu konuya bir müdahale etmesini istiyoruz. Biz şu anda mağduruz kirada oturuyorum ve ben işime güvenerek bir hayat kurdum." dedi.
"İHMAL SÖZ KONUSU OLDUĞUNDAN HUKUKA OLAN GÜVENİ ZEDELEDİ"
Avukat Emel Durmaz: "Yerel mahkemenin ve Bölge İdare Mahkemesinin kararları incelendiğinde; vazife sırasında vefat eden kişinin hastalığının başlangıç zamanı derecesi veya durumuna ilişkin somut bir rapor olmadığı sürece belirsizlik söz konusudur. Bununla beraber somut olayda "ihmal" durumunu göz önünde bulunduracak olursak aile yakınlarının emsal kararlar ışığında hukuki yollara başvurmaları, Bölge İdare Mahkemesinin mezkûr karara ilişkin ret kararı; "Hukuki Öngürebilirlik Hakkı"nı zedeleyerek hukuka olan güveni zedelemiştir."
"LÖSEMİDEN ÖLENE ŞEHİTLİK VERİLMİYOR"
Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık:
"Birinci derece mahkemeler sehven karar verdiğinde İstinaf Mahkemeleri hatalı kararı düzeltiyor ve olmadığı halde verilen haklar geri alınıyor. Lösemi hastalığı genetik olan bir hastalık. Önceden tespiti o dönemlerde pek de mümkün olmuyordu. Görevin etkisi ve nedeniyle herhangi bir ölüm veya yaralanma meydana gelmediği için lösemiden ölen kişilere şehitlik verilmiyor. Haliyle mahkeme neticesinde verilen haklar da üst mahkemenin kararının iptali ile geri alınıyor."