Secde Suresi, Mekke döneminin son yıllarında nazil olmuştur. Otuz ayetten oluşan sure adını on beşinci ayetten edinmiştir. On beşinci ayette adı geçen sücced kelimesi secde edenler anlamını taşımaktadır. Surede temel olarak, Allah'ın (C.C) kudretinden, ahiret gününden, kitaplardan ve insanın yaratılışından söz edilmektedir. Öldükten sonra dirilmenin gerçek olduğuna vurgu yapılarak, hakiki müminlerin özelliklerinden, kavuşacakları nimetlerden bahsedilmiştir. İnkâr edenlerin ise karşılaşacakları cezalar üzerinde durulmuştur. Secde Suresi Arapça Türkçe okunuşu, anlamı, meali, tefsiri ve fazileti hakkında detaylı bilgilere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Secde Suresi Arapça Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1.Elif lam mim
2.Tenziylül kitabi la raybe fiyhi mir rabbil alemiyn
3.Em yekulunefterah bel hüvel hakku mir rabbike li tünriza kavmem ma etahüm min neziyrim min kablike leallehüm yehtedun
4.Allahüllezı halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arş ma leküm min dunihı miv veliyyiv ve la şefiy' efela tetezekkerun
5.Yüdebbirul emra mines semai ilel erdı sümme ya'rucü ileyhi fı yevmin kane mıkdaruhu elfe senetim mimma teuddun
6.Zalike alimül ğaybi veş şehadetil aziyzür rahıym
7.Ellezı ahsene külle şey'in halekahu ve bedee halkal insani min tıyn
8.Sümme ceal neslehu min sülaletim min maim mehiyn
9.Sümme sevvahü ve nefeha fiyhi mir ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh kaliylem ma teşkürun
10.Ve kalu e iza dalelna fil erdı e inna le fı halkın cediyd bel hüm bi likai rabbihim kafirun
11.Kul yeteveffaküm melekül mevtillezı vükkile biküm sümme ila rabbiküm türceun
12.Ve lev tera izil mücrimune nakisu ruusihim ınde rabbihim rabbena ebsarna ve semı'na fercı'na na'mel salihan inna mukınun
13.Ve lev şi'na le ateyna külle nefsin hüdaha ve lakin hakkal kavlü minnı le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeıyn
14.Fe zuku bi ma nesiytüm likae yevmiküm haza inna nesiynaküm ve zuku azabel huldi bi ma küntüm ta'melun
15.İnnema yü'minü bi ayatinellezine iza zükkiru biha harru süccedev ve sebbehu bi hamdi rabbihim ve hüm la yestekbirun
16.Tetecafa cünubühüm anil medaciı yed'une rabbehüm havfev ve tameav ve mimma razaknahüm yünfikun
17.Fe la ta'lemü nefsüm ma uhfiye lehüm min kurrati a'yün cezaem bi ma kanu ya'melun
18.E femen kane mü'minen ke men kane fasika la yestevun
19.Emmelleziyne amenu ve amilus salihati fe lehüm cennatül me'va nüzülem bi ma kanu ya'melun
20.Ve emmellezıne feseku fe me'vahümün nar küllema eradü ey yahrucu minha üıydu fiyha ve kıyle lehüm zuku azaben narillezı küntüm bihı tükezzibun(15. Ayet secde ayetidir.)
21.Ve le nüziykanehüm minel azabil edna dunel azabil ekberi leallehüm yarciun
22.Ve men azlemü mimmem zükkira bi ayati rabbihı sümme a'rada anha inna minel mücrimiyne müntekımun
23.Ve le kad ateyna musal kitabe fe la tekün fı miryetim mil likaihı ve cealnahü hüdel li benı israiyl
24.Ve cealna minhüm elmmetey yehdune bi emrina lemma saberu ve kanu bi ayatina yukınun
25.İnne rabbeke hüve yafsılü beynehüm yevmel kıyameti fiyma kanu fıhi yahtelifun
26.E ve lem yehdi lehüm kem ehlekna min kablihim minel kuruni yemşune fı mesakinihim inne fı zalike le ayat e fe la yesmeun
27.E ve lem yerav enna nesukul mae ilel erdıl cüruzi fe nuhricü bihı zer'an te'kili mihü en'amühüm ve enfüsühüm e fe la yübsırun
28.Ve yekulune meta hazal fethu in küntüm sadikıyn
29.Kul yevmel fethı la yenfeullezıne keferu iymanühüm ve la hüm yünzarun
30.Fe a'rıd anhüm ventezır innehüm müntezırun
Secde Suresi Türkçe Anlamı
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
1.Elif Lâm Mîm.
2.Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab'ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır.
3.Yoksa "Onu Muhammed uydurdu" mu diyorlar? Hayır o, kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, doğru yolu bulsunlar diye Rabbin tarafından indirilmiş gerçektir.
4.Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulandır. Sizin için ondan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?
5.Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir.
6.İşte Allah gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
7.O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.
8.Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.
9.Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
10.(Kâfirler dediler ki:) "Biz toprakta yok olduktan sonra mı, biz mi yeniden yaratılacakmışız? Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkar etmektedirler.
11.De ki: "Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
12.Suçlular Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, "Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız" dedikleri vakit, (onları) bir görsen!
13.Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, "Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım" sözüm gerçekleşecektir.
14.(Onlara şöyle denilecek:) "O halde bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedi azabı tadın."
15.Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.
16.Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.
17.Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
18.Hiç mü'min fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar.
19.İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükafat olarak Me'vâ cennetleri vardır.
20.Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya döndürülürler ve onlara, "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın" denir.
21.Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.
22.Kim, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalimdir? Şüphesiz ki biz suçlulardan intikam alıcıyız.
23.Andolsun, biz Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) vermiştik. Sen de kitaba (Kur'an'a) kavuşma konusunda sakın şüphe içinde olma. Onu İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık
24.Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.
25.Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir.
26.Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri helak etmiş olmamız onlar için yol gösterici olmadı mı? Şüphesiz bunda ibretler vardır. Hâlâ duymayacaklar mı?
27.Görmediler mi ki, biz yağmuru kupkuru yere gönderip onunla hayvanlarının ve kendilerinin yiyeceği ekinler çıkarırız. Hâlâ görmeyecekler mi?
28."Eğer doğru söyleyenler iseniz şu fetih ne zamanmış?" diyorlar.
29.De ki, "Fetih (Kıyamet) günü, inkar edenlere iman etmeleri fayda vermeyecektir. Onlara göz de açtırılmayacaktır."
30.Şimdi sen onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphesiz onlar da bekliyorlar.
SECDE SURESİ KONUSU NEDİR?
Mekke döneminin son yıllarında indiği belirtilen Secde Suresi, 30 ayetten oluşan bir suredir. Kur'an-ı Kerim'in otuz ikinci suresi olma özelliğini taşır. Secde Suresinde müminlerin Allah'a secde etmelerinden bahsedilmiştir. 15. ayette geçen bu cümle aynı zamanda surenin adını belirlemiştir. Surede, Allah'ın kudretinden, peygamberlerden, kitaplardan, ahiret gününden ve insanların yaratılış hikâyesinden de bahsedilmektedir.
Secde Suresinde, öldükten sonra dirilmenin hakikatine vurgu yapılarak, hakiki müminler için müjdeler verilmiştir. İnkâr edenlerin ise karşılaşacakları cezalar üzerinde durulmuştur.
SECDE SURESİ FAZİLETLERİ
Hadis kaynaklarında yer alan bilgilere göre Secde suresinin faziletleri şöyle;
Secde sûresi Hz. Peygamber'e İncil mukabilinde verilen sûrelerden (mesânî) biridir. Resûlullah'ın gece uyumadan önce Secde ve Mülk sûrelerini (Müsned, III, 340; Tirmizî, "Feżâʾilü'l-Ḳurʾân", 9; Dârimî, "Feżâʾilü'l-Ḳurʾân", 19), diğer bir rivayette ise cuma gününün sabah namazında Secde ve İnsân sûrelerini (Buhârî, "Cumʿa", 10; Müslim, "Cumʿa", 64-66; krş. İbrâhim Ali es-Seyyid Ali Îsâ, s. 283-292) okuduğu nakledilmiştir. Bazı tefsir kitaplarında yer alan, "Secde ve Mülk sûrelerini okuyan kimseye Kadir gecesini ihya etmiş gibi sevap verilir"; "Secde sûresini okuyan kimsenin evine üç gün süreyle şeytan giremez" meâlindeki hadislerin (Zemahşerî, V, 40; Beyzâvî, III, 370) sıhhati tesbit edilememiştir.
SECDE SURESİ TEFSİRİ
Secde sûresinin muhtevası Allah'ın varlığı, Kur'an'ın vahiy ürünü olduğu, ceza ve mükâfat günü olan kıyamette herkesin dünyada yaptıklarından sorumlu tutulacağı temel fikri etrafındaki hitap ve beyanlardan ibarettir. Birinci bölüm, Kur'an'ın insanları uyarmak maksadıyla indirilmiş vahiy ürünü bir kitap olduğunun beyanıyla başlar. Ardından bütün kâinatı en güzel şekilde yaratıp yöneten, ilk insanı çamurdan yaratıp insan türünü devam ettirecek öz suyu var eden aziz ve rahîm Allah'ın bir ve tek olduğu, insanların O'ndan başka başvuracağı bir yardımcısı ve dostunun bulunmadığı ifade edilir; buna rağmen söz konusu gerçeğin bilincine varıp Allah'a şükredenlerin sayısının pek az olduğu belirtilir (âyet 1-9).
İkinci bölüm öldükten sonra dirilmeyi garipseyen, dünyada bunca nimetine mazhar olduğu Cenâb-ı Hakk'a kavuşmayı arzu etmeyen âhiret münkirlerinin orada karşılaşacakları kötü durumlara ve hiçbir fayda sağlamayacak pişmanlıklarına temas etmekle başlar. Ardından Allah'ın âyetlerine iman eden, onların etkisiyle secdeye kapanan, rablerini övgü ile anıp yücelten, dinin hükümlerine karşı büyüklük taslamayan, uykularından fedakârlık edip rablerine dua ve niyazda bulunan, ellerindeki imkânlardan başkalarını faydalandıran kimselerin tasavvur edilemeyecek nimetlere kavuşturulacağı ifade edilir. Müminle münkirin hiçbir zaman eşit tutulamayacağı belirtilerek her iki zümrenin yine ebediyet âlemindeki hayatlarına değinilir, inkârcıların âhiretin büyük azabından önce dünyada da sıkıntı ve yenilgiye uğrayacağı haber verilir (âyet 10-22).
Sûrenin son bölümünde Hz. Mûsâ ve mensupları örnek gösterilerek Kur'an'ın o günkü muhataplarının, yaşadıkları bölgelerde kalıntıları üzerinde gezip dolaştıkları geçmiş milletlerin âkıbetlerinden ibret almaları gerektiği vurgulanır. Allah'ın, suyu kupkuru yerlere ulaştırarak onunla insanların gerek kendilerinin gerekse hayvanlarının gıdasını sağlayan bitki ve ekinleri çıkardığı hatırlatılır. Sûre müşriklerin müslümanlarla alay ederek yönelttikleri, bekledikleri zaferin ne zaman gerçekleşeceği sorusuna cevap olarak dünyada kısmen, âhirette ise tamamen vuku bulacak zafer gününde kimsenin zoraki imanının fayda sağlamayacağının belirtilmesi ve, "Sen ey peygamber, onları kendi hallerine bırak ve geleceği bekle, zaten onların da beklemekten başka yapacağı bir şey yoktur" cümlesiyle sona erer (âyet 23-30).
Ezberlemek İsteyenler İçin Diğer Sureler Şöyle;