Doğuştan sol kolu ve iki bacağı uzuvlardan itibaren olmayan 25 yaşındaki Emine Avcu, Çatalca'ya bağlı küçük bir kasabada dünyaya geldi. Yüzde 79 oranında bedensel engeli vardı ama yaşadığı küçük kasabada kendisiyle ilgilenen kimse olmadı. İlkokul ve ortaokulda yeri geldi annesi onu sırtında taşıdı, yeri geldi kendisi yerde yürüyerek okula gitti. Bir süre sonra akülü arabaya sahip oldu ama o her zaman kendi ayaklarının üzerinde durmak istiyordu. Etrafında kimsenin protez bacaklara dair bir bilgisi yoktu ama Emine her zaman kendi bacakları olacağına inandı. Emine 14 yaşındayken birgün annesiyle birlikte Çatalca merkeze gittiğinde tanımadığı bir adam ona protez bacaklara sahip olmak isteyip istemediğini sordu. O da hemen istediğini söyledi ve böylece 14 yaşında ilk protez bacaklarına kavuştu.
1 AYDA YÜZMEYİ ÖĞRENDİ
Hayatının esas dönüm noktasının üniversite sınavını kazanmak olduğunu dile getiren Emine Avcu, "Hazırlık sınıfında okurken hayatım sadece yurt ve kampüsten ibaretti ve artık bir şeye sıradanlaşmaya başladı. Kendimi keşfetme yolculuğuna çıktım. 'Emine olmak istediğin yerdesin ama eksik giden bir şeyler var' dedim. İçsel olarak bir şeyler beni rahatsız ediyordu. Kendime bir şeyler ekebilmek ve insanların hayatına dokunmak için ne yapabilirim diye sordum. Sonra spor yapmak geldi aklıma. 21 yaşına kadar ne amatör ne de profesyonel olarak hiçbir spor branşıyla ilgilenmemiştim. Araştırdım ve yüzmeyi seçtim, nasıl yaparım diye düşünmedim bile. Doğru insanlara ulaşmaya çalıştım ve bu alanda uzman olan antronör Duran Hocama denk geldik. Bana en başından beri hep gerçekçi hedefler koydu ve 1 ay içerisinde yüzmeyi öğrenip tekniğimi geliştirdim" şeklinde konuştu.
KISA SÜREDE BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞTU
Yüzmeyi öğrendikten sonra başarıdan başarıya koşan Emine, "Beylikdüzü Belediyesi'nin sporcusu olarak başladığım kariyerimde şu anda Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı yüzücüyüm. Tabi ki git-gellerim vardı, başarı elde etmek için belirli bir zamana ihtiyaç var, pişmen gerekiyor. 2018'de İlk Türkiye Şampiyonası'na katıldım. 50 metre serbestte katıldığım tüm stillerde 3 Dünya A Barajı, 1 Dünya B Barajı geçtim. Suya karşı sevgim daha da arttı, özgüvenim gelişti. Küçük bir köyden çıkıp metropol bir şehre gelmiştim, hayat mücadelem hiç kolay olmadı. Şampiyonadan sonra daha çok kendime güvendim. Orada barajı geçince 2019 yılında Belarus'un başkentine davet edildim ve ilk millilik belgemi burada aldım. Oradaki yarışmada da bronz madalya getirdim" ifadelerini kullandı.
"GENÇLERE ÖRNEK VE IŞIK OLMAK İSTİYORUM"
Açık deniz yarışmalarına da katılan Emine, "Hocam açık deniz yarışmalarına katılacaksın dedi ama o yaşıma kadar hiç denize girmemiştim. Antrenmanlara başladık ve ilk girdiğimde korktum ama bunu deneyimledikçe korkumu yendim. İnsan aslında hayatında deneyimlemediği her şeyden korkar. Bu yüzden cesaretimizi toplayıp denememiz gerekiyor. Dünyaya bir daha gelmeyeceğiz ve elimizdeki tüm imkânları kullanarak bu topluma yararlı bir birey olmak istiyorsak cesaretli olmamız gerekiyor. O an ben de cesaretimi topladım, Burgazada'dan Heybeliada'ya kadar yüzdüm. Onu tamamladıktan sonra Maltepe'de ve İzmir'de açık deniz yarışmalarına katıldım. Bu sene de 2021 yılında pandemiden sonra Almanya Berlin'de 48 ülkenin katıldığı Paralimpik Yüzme Dünya Serileri Yarışması'nda olimpiyat A barajını geçtim. Ardından da 150 metre karışıkta bronz madalya getirdim. En büyük hayalim Olimpiyatlarda madalya getirip ülkemize yararlı bir birey olmak, gençlere örnek ve ışık olmak" diye konuştu.
"HER ZAMAN BİR KEŞFİN İÇİNDEYİM"
Hayatın içinde her zaman bir keşfin içerisinde olduğunu söyleyen Emine, "Bırakmak istediğim zamanlar oldu ama ben kendimi yeniden bir keşfin içerisine girdim. Beni güçlü yapan yönlerim aslında güçsüzlüklerimdi. Ne zaman yere düşsem tekrar bir çocuk gibi yerden kalkmayı bildim. Doğduğum kasabadan metropol bir şehre geldim ve engelli bir birey olarak çok büyük sıkıntılar yaşadım. Otobüslerde, metrobüslerde defalarca yere düştüm ama her seferinde o yerden kalkmayı bildim. Çünkü ben yere düştüğümde elimden tutacak kimse yoktu. Beni o yerden kaldıracak tek kişi kendimdi ve bunun bilincindeydim" dedi.
"SAVAŞÇI RUHUMU ANNEMDEN ALDIM"
Yüzmeye başladıktan sonra dâhil olduğu ekibin içerisinde kendisini çok huzurlu hissettiğini ifade eden Emine, şunları söyledi: "Yüzmeye başladıktan sonra kendime çok kızdım çünkü o zamana kadar hiç engelli arkadaşım olmamıştı. Kapıların arkasına kendini kapatan çok engelli arkadaşım var. Onlara örnek olarak o kapıların arkasından nasıl çıkmaları gerektiğini yere düştüklerinde nasıl kalkmaları gerektiğini anlatmak istiyorum. Beynimizi, duygularımızı kontrol ederek hayatla nasıl dans etmemiz gerektiğini öğretmek istiyorum. Tabi ki bu süreç kolay değildi maddi olarak güçlü bir aile değildik ama benim ailem hep yanımda oldu. Ben sadece annemin ve babamın en çok da annemin 8 çocuğuna o zorluklar içerisinde nasıl baktığını, mücadelesini göz önünde bulundurarak aslında en büyük gücü, savaşçı ruhumu annemden aldım."
ÇOCUKLAR ONU GÖRDÜĞÜNDE "ROBOT KADIN" DİYOR
Ayrıca mankenlik yapmak istediğini ve insanların podyumda yürürken kendisine bakışlarını görmek istediğini dile getiren Emine, şöyle devam etti: "Yolda yürürken insanlar sanki podyumda yürüyormuşum gibi en ince ayrıntısına kadar beni inceliyorlar. Bazen çocuklar 'Aa robot kadın' diyor. Bazıları benden korkuyor ama ben çocukların bana böyle davranmasına hiç üzülmüyorum. Ailelerinin engelli bireylerle ilgili çocuğunu bilgilendirmemesine bizleri tanıtmamasına üzülüyorum. Ben de mankenlik yapıp normal yaşamın içinde insanların pür dikkat bana baktığı gibi podyumda yürüdüğümde de baksın istiyorum. Arkadaşlarım bana rahatsız olup olmadığımı soruyorlar ama ben eğer rahatsız olsaydım ve bunu hayatıma dâhil etseydim o zaman kendi yolumda ilerleyemezdim. Ben de kendimi kapıların arkasına kapatan bir kişi olurdum, yaşamı ve güzellikleri kaçırırdım."
"EMİNE'Yİ EMİNE YAPAN ŞEY AZMİ VE ÇABASI"
Emine'nin kısa sürede yüzmeyi öğreneceğini beklemediğini dile getiren yüzme antrenörü Duran Arslan, "Bir arkadaşım aradı Emine'nin en büyük hayalinin yüzmek olduğunu söyledi. Ben de eğer böyle bir hayali varsa buna ortak olmaktan şeref duyacağımı söyledim. Emine'nin yüzmeyi öğrenmesi fiziksel olarak biraz zordu ama Emine çok hızlı bir şekilde ilerledi. Kısa sürede uluslararası yarışlarda madalyalar kazandı. Emine'yi Emine yapan şey bana göre azmi, gayreti ve çabası. Birçok sporcu düzenli gelmiyor ama Emine hiçbir antrenmanı kaçırmıyor. Önüne engeller çıktığı zaman da bunları kaldırmak için mücadele ediyoruz. Şu anda ölçümü yapıldı, yakın zamanda dünya şampiyonası olacak. 2022 yılında Portekiz'e gidecek ve oradan madalya bekliyoruz. Ülkemizi güzel bir şekilde temsil edecek" ifadelerini kullandı.
"FEDERASYON AYRIMCILIK YAPMAMALI"
Emine gibi sporculara destek olunması gerektiğini vurgulayan Arslan, "Emine kısa sürede yüzmeyi öğrendi, Türkiye şampiyonu oldu ve Avrupa dünya barajlarını geçti. Ama uluslararası klasifikasyonu yapılmadığı için uluslararası yarışmalara gidemedi. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Emine'yi o yıllarda kota olmaması gibi farklı sebeplerden dolayı götürmek istemedi. Biz bir öncelik tanınmasını istemiyoruz ama olimpiyat barajını geçen sporcularımızın götürülmemesi bizi üzüyor. Bu sporcular yurtdışına götürüldüğü zaman bayrağımızı temsil ediyor. Bu çocuklara federasyonun pozitif yaklaşması, ayrımcılık yapmaması gerekiyor, bu ayrımcılık bu çocukların küsmesine toplumdan uzaklaşmasına neden oluyor" şeklinde konuştu.