Birçok
sahih hadiste şifalı bir su olduğu söyleniyor. Hz. Peygamberin "Yeryüzündeki en hayırlı sudur. O açlığı giderir ve hastalıklara şifadır" sözü var. Zemzem Arapça bir kelime. Hem "dur dur" hem de "alçak sesle konuşmak" anlamına geliyor. Atların çıkardığı alçak sese de zemzem deniyor. Hz. İbrahim (A.S.), Hakkın emri üzerine hanımı Hacer validemizi ve süt emmekte olan oğlu Hz. İsmail'i bugünkü Zemzem kuyusunun bulunduğu yere bıraktı.
SÜT DE YOKTU SU DA
O tarihte Mekke'de hiçbir insan yaşamıyordu. İçecek su da yoktu. Bir müddet sonra Hz. İbrahim'in kendilerine bıraktığı su bitti. Hz. İsmail ağlamaya, su istemeye başladı. Annesi ne yapacağını şaşırdı. Süt yok ki emzirsin, su yok ki içirsin. Hz. İsmail'in ağlamalarına daha fazla dayanamadı. Safa Tepesi'ne çıktı. Birini görebilmek ümidiyle sağa sola baktı. Kimseyi göremeyince de Safa ile Merve arasında koşmaya başladı. En son Merve tepesine çıktığında bir ses işitti. Zemzem kuyusunun yanında Hz. Cebrail'i gördü. Cebrail kanadıyla yeri kazıyordu. Nihayet su göründü. Hz. Hacer buna çok sevindi. Suyun aktığını görünce, "Dur, dur" manasında "Zem zem" dedi ve su akmasın diye önünü kesti, havuz gibi yaptı. Bir taraftan da testisini dolduruyordu. Suyu aldıkça yerinde kaynıyordu. Testisi dolduktan sonra sudan içti ve Hz. İsmail'i emzirmeye başladı.