Kartal'daki ormanlık alanda 12 Ocak 2021 tarihinde meydana gelen olayda, ormandan çıkan bir kişinin cadde üzerinde devriye gezen polis aracından yardım istemesi üzerine polis ekipleri ormanda yaralı şekilde yatan polis memuru Osman Yalınkaya'yı görmüştü. Korkunç olay sonrası Yalınkaya'nın birlikte anaokulu işlettikleri ortağı öğretmen Mahmut Sezgin tarafından öldürüldüğü iddiasıyla şüpheli öğretmen hakkında 'Kasten öldürme' suçundan müebbet hapis istemiyle dava açılmıştı.
"BU ACI BENİM DE ACIMDIR, SUÇSUZUM"
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 19 Ağustos 2021 tarihindeki ilk celsesinde tutuklu sanık Mahmud Sezgin, "Allah şahittir, ben suçu işlemedim. Osman'la çocukluktan beri arkadaşız. İlk adımlarımızı beraber attık. Kendisi ile 2016 yılında ortak bir anaokulu açmaya karar verdik. Her ikimiz de devlet memuru olduğumuz için anaokulunu eşlerimizin üzerine yaptık. Bu ortaklığımız kapsamında herhangi bir anlaşmazlığımız olmamıştı. Hatta 2019 yılında Kartal Yakacık'ta bulunan okulu da devren aldık ve o tarihten beri iki okul işletmekteyiz. Bu acı en fazla benim acımdır. O benim arkadaşımdı. Yaptığımız işte fikir ayrılıkları oluştu. Osman bunu şahsileştirdi, arkasından böyle bir olay yaşandı. Ama bu olayı ben gerçekleştirmedim. Ben Osman'ı vurmadım" dedi.
OLAY ANINI ANLATTI
Mahkeme başkanı, maktulün kafasındaki mermi girişinin sağ tarafta olduğunu, fakat maktulün sol elinde silah bulunduğunu hatırlatması üzerine, sanık Mahmud Sezgin, "Ben silahın maktulün sol elinde mi, yoksa sağ elinde mi olduğu hususuna açıkça çok dikkat etmedim. Çünkü çömelmiş vaziyetteydim" cevabını verdi. Devamında "Maktul silahını çektiğinde sanki ağır bir şey kaldırıyormuş gibi yaptı, silahı yukarı doğru kaldırdı, o sırada silah patladı. Ben olay sırasında yarı çömelmiş vaziyette olduğum için doğrusunu söylemek gerekirse net olarak da görmüyordum. Ancak o halde göz ucuyla bir şeyler görebiliyordum. Maktulün üzerindeki kanlar benim üzerime bulaşmış olabilir" dedi.
"KAN PARASI OLARAK KREŞİ VERMEK İSTEDİLER"
Duruşmada söz alan maktul Osman Yalınkaya'nın eşi Aygül Yalınkaya ise, "Benim eşim ılımlı yapıdaydı. Sanık ise egosu yüksek ve sorun çıkaran bir insandı. 2018 yılında, işlettikleri kreşten dolayı ciddi bir şekilde tartıştılar. Hatta eşim ortaklığı bitirmeyi düşünüyordu. Eşim öldükten sonra Tuzla'daki kreşin müdürü bana, sanığın eşi ile konuştuğunu ve eşinin de kan parası olarak okulları bize vermek istediklerini söyledi. Ben bu teklifi kabul etmedim, şikayetçiyim" dedi.
KARAR DURUŞMASINDA ORTALIK KARIŞTI
İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına ise tutuklu sanık Mahmud Sezgin, müştekiler Aygül Yalınkaya ve Nazime Yalınkaya ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada son sözü sorulan tutuklu sanık Mahmud Sezgin, "Önce Allah'a, sonra mahkeme heyetinin vicdanına sığınıyorum. Beraatımı ve tahliyemi isterim" dedi.
25 YIL HAPSE ÇARPTIRILDI
Mahkeme heyeti, sanık Mahmud Sezgin'i, maktul Osman Yalınkaya'yı kasten öldürdüğü sabit olduğundan önce müebbet hapis cezasına çarptırdı. Aynı heyet, zamanda sanığın şahsi ve sosyal durumu gözetilerek lehine takdiri indirimi kabul edilerek sanığın 25 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
ÜYE HAKİMDEN, KARARA MUHALEFET ŞERHİ
Duruşmada bir üye hakim ise davaya damga vuran bir hamle yaptı. Üye hakim, "Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti herhangi bir ihtimale değil kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Bir davada yargılanan sanık hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için mahkumiyete yeter nitelikte kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunması şarttır" dedi.
"SANIĞI CEZALANDIRMAK İÇİN YETERLİ DELİL YOKTUR"
Dava dosyasındaki Adli Tıp raporunda Osman Yalınkaya'nın kendisi tarafından mümkün olduğu ancak aynı mesafeden bir başkası tarafından da atışın yapılmasının mümkün olabileceği, bu hususta kesin bir değerlendirme yapılamadığının belirtilmiş olması, yine dosyada mevcut Polis Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü'nün uzmanlık raporları ile Adli Tıp Kurumu'nun raporlarında el svaplarına ilişkin çelişkili ifadelerin bulunması, sanığın istikrarlı olarak üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesi, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli delillerin dava dosyasında mevcut olmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince şüpheli durumların sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü tesis edilemeyeceği dikkate alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığından ve şüphe boyutunda kaldığından, sanığın beraatine ve tahliyesine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun kararına iştirak etmiyorum" diyerek karara muhalefet şerhi koydu.