İstanbul'da 33 yıl bilişim sektöründe yönetici olarak çalıştıktan sonra 2012'de emekli olan Serap Göke, 2.5 yılda Türkiye'yi güneyden kuzeye, doğudan batıya, baştan başa gezdi. Ardından dünyayı keşfetmeye karar verdi. 8 yılda tam 72 ülkeye gitti. Çin'den Tibet'e 5 bin metre yükseklikte yolculuk yaptı, Fas'ta Sahra Çölü'nü geçti. Zorlu dağlara tırmandı, dünyanın sonu veya dibi olarak adlandırılan Arjantin'in en güneyi Ushuaia'ya ulaştı. Yolculuk yapmayı yaşam tarzına dönüştürmüş bir gezgin olan Göke'nin en önemli özelliği ise 'doğanın sesini duymak' için tek başına yola çıkması.
OTOSTOPLA YOLCULUK YAPIYOR
Gittiği yerlerde otostop çekerek gezen Göke'yi, bir gölün kıyısında çadır kurarken, bir kamyonda veya bir iş makinesinin kepçesinde yolculuk yaparken görmek mümkün. Gideceği ülkeye uçak biletini aylar öncesinden alıyor. Ülkeye ulaşınca da toplu ulaşım aracı otobüs, minibüs kullanıyor. "Korkmuyor musun?" sorusuna 'hayır' yanıtını veren Göke, "Yalnız bir kadın olarak, seyahat için öncelikle bir altyapı oluşması gerekiyor. Özgürlük duygusu ve cesaret yeterli değil.
Hayat tecrübesi, seyahat tecrübesi, fiziki dayanıklılık, psikanaliz yeteneği, pratiklik, esneklik, sosyal, kültürel uyum kabiliyeti, planlama, gözlem, farkındalık gerekli. Şehir gezisi pek tercih etmediğim için doğası ve tek başıma dağlara ulaşım imkanı da etkili oluyor. Bazen de gördüğüm bir fotoğrafı kafama takıyorum. Bazen birinin anlattığı bir hikaye oraya gitmek için sebep oluyor. Her şey spontane gelişiyor" diyor.
'CESARETİMİ KAYBETMİYORUM'
Göke, "Her şeyi sırt çantamda taşıyorum. Tüketim karşıtıyım, çok minimal yaşıyorum. Gittiğim yerlerde, orada yaşayan insanlar gibi yaşamak, ülkenin ruhunu hissettiriyor. Yabancı bir yere yabancı olmak için gitmemeli. Her şey güllük gülistanlık değil. Bazı durumlarda zorlanıyorum. Şartlara uyum sağlama esnekliğini gösterdiğiniz zaman her şey yoluna giriyor. Her zaman risk analizi yapıyorum. Korksam bile cesaretimi kaybetmiyorum. Her başarılı kadının arkasında risklerle dolu bir geçmiş vardır" diyor.