BAŞLARKEN...
Cem, Derin, Rüzgar, Ege, Uğur, Özgür, Oğuzhan, Miraç, Emirhan, Emrah... Bunlar çok özel çocuk ve gençlerden sadece bazıları.. Onlar öyle özel hayatlar ki... Otizm ve Down sendromlu bu isimler, eğitimle hastalıklarına meydan okuyorlar. Kimi kolejli oldu, kimi iş hayatına atıldı. Milli sporcu olan da var, tüple su altına dalış yapıp mavi özgürlüğe kulaç atan da. Otistik Spekturum Bozukluğu (OSB), Down Sendromlu ve diğer gelişim bozukluklarına sahip bireyler ve ailelerinin sorunlarını çözmek için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması ailelerde büyük umut yarattı. Araştırmalar genetik faktörlerin yanı sıra çevresel etkenlerin de otizmin rakamlarını yükselttiği yolunda. En ünlü otizm hastalarının Beethoven, Einstain, Nikola Tesla, Edison hatta Mozart ve Van Gogh olduğu söyleniyor. Dahilikle bir sınır mı bu hastalık? SABAH, bu özel hayatları mercek altına aldı, uzmanlarla görüştü...
Cem Sezgin (21), otizme eğitimle meydan okunabileceğinin en büyük kanıtı. Kendisi yüzmede milli bir sporcu. Onlarca madalyası bulunuyor. 2020 Olimpiyatları'na katılma hedefi var. Güzel sanatlar lisesini bitirdi. Çok güzel piyano ve bateri çalıyor. Ve şu anda iş hayatına da atılarak, bir bankanın idari kadrosunda çalışıyor. Cem'in ve annesinin yaşamı o kadar da kolay geçmedi. Annesinin tedavi arayışı onu Türkiye'de Tohum Otizm Vakfı'nı kurarak, bu hastalıkla mücadele eden yüzlerce aileyi bir araya getirmesini sağladı. Aylin Sezgin, tam 50 il dolaşarak, bıkmadan, usanmadan kendi hikayesini kendisi gibi otizmin pençesindeki ailelere anlatıp, umut aşılıyor. Ve 'çocuklarınızdan vazgeçmeyin' diyor. Sezgin, "İkizlerim olmuştu. Fakat Cem, ikizinden çok farklıydı. Daha bir aylıkken farklılıklar kendini gösteriyordu. Hiç temas kurmuyordu. Benimle göz göze gelmiyordu. Gülümsemiyordu. Ve ben onun annesi gibi kendimi hissetmiyordum. Mutsuz, huysuz, bir çocuktu. Çığlık çığlığa sürekli bağırıyordu" ifadesini kullandı.
'SAÇIMI YOLUYORDU'
Aylin Sezgin, Cem'e Türkiye'de teşhis konulamayınca yaşananları ise şöyle aktardı: "ABD'ye gittim, orada teşhis konuldu. Bizi ailece eğitime alıp rehabilite ettiler. 'Bu çocuğun hem annesi, hem doktoru, hem hak savunucusu, hem öğretmeni sen olacaksın' dediler. Öyle de oldu." Türkiye'ye dönünce, arkadaşı Mine Narin ile Tohum Otizm Vakfı'nı kurmaya karar verdiklerini belirten Aylin Sezgin, "Birçok ülkede çalışmaları izledik. ABD Princeton Çocuk Gelişim Enstitüsü eğitim modelini ülkemizde kurduk. Bu modelde öğrenemeyen öğrenci yok. Öğretemeyen öğretmen anlayışını güttük. Ve 15 yılda müfredatımıza 2 bine yakın program ekledik" dedi. Sezgin "Cem eğitimine 9 yaşında başladı. Davranışlarını normalleştirdik. Bana saldırıyordu. Saçımı yoluyordu. Çok ciddi davranış problemleri vardı. Eğer bunları eğitmeseydik, Cem'i yatılı bakım merkezine vermek zorunda kalacaktık. Şükür değişti. Eğitimle çok yol aldık. 10 yıldır Cem yüzüyor. Milli bir sporcu oldu. 6 gün antrenmanlarda. Avrupa Şampiyonası'nda 13'üncü oldu. Olimpiyata gitme hayali var. Güzel sanatlar lisesinde bateri ve piyano yeteneği keşfedildi. Şimdi ise bir bankanın idari biriminde haftada 2 gün çalışıyor. Her şeyden önce Cem hayata döndü" şeklinde konuştu.
'YOLUN SONUNDA IŞIK VAR'
Oğluyla hayatlarını anlatırken Aylin Sezgin, "Evet farklı bir yol ama yolun sonunda ışık var. Her çocuk bir değil. Zor günler geçirdik. Ama birlikte yaşamayı öğrendik. Mutlulukla yaşamayı öğrendik" diyor. Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına umutla bakan Aylin Sezgin, "Ben her türlü yardıma hazırım. Eğitimle otizmli çocukların yüzde 30'u tamamen iyileşebilir. Bir yüzde 30'u da Cem gibi bizimle birlikte toplumda yaşar hale gelebilir" dedi.
68 ÇOCUKTAN BİRİ OTİZMLİ
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner, yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve nörogelişimsel bir bozukluk olan OSB sıklığının 2000'li yılların başında her 150 çocukta bir olarak tanımlandığını, günümüzde ise bazı çalışmalarda sıklığın 68 çocukta bir olarak bildirildiğinin altını çizdi. Otizmin genetik bir bozukluk olduğunu ancak genetiğin tek başına bütün olguları açıklamaya yetmediğini söyleyen Öner, "Çevresel risk faktörleri arasında en belirgin olarak görünenlerden birisi, ileri anne-baba yaşı. Ve özellikle babanın yaşı çok etkiliyor. Doğumda bebeğin oksijensiz kalması ve vitamin D eksikliği önemli faktörler" dedi.
YARIN
OTİZMLİ KIZI İÇİN ŞEHİR DEĞİŞTİRDİ, FARELİ EVDE OTURDU. O ARTIK KOLEJLİ. GEN, ÇEVRE VE BESLENME DNA'YI NASIL ETKİLİYOR?