Küçükçekmece 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Aleyna (21), Ferhat (28) ve Mühyettin Yıldız (36) getirilirken, öldürülen Nuri ve Esra Yıldız çiftinin aileleri ile taraf avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
"AMCAM BENİM BABA YARIMDIR"
Maktul Nuri Yıldız'ın yeğeni tutuklu sanık Ferhat Yıldız, "Amcam benim baba yarımdır. Çocukları kadar ben de acı çekiyorum. Fatih'te amcama ait otelde çalışmaktaydım. Amcam beni çok sevdiğinden, ortaklık teklif etti. Aramızdaki anlaşmaya göre otelin yüzde 25 hissesi için 150 bin TL kapora, 450 bin TL hisse bedeli amcama ödedim. Kasım ayında da otelin yüzde 25 hissesi tarafıma devredilecekti. Hisse devriyle ilgili yengemin de rızası vardı. Ben otelin her şeyi ile ilgileniyordum. Amcam sadece denetlemeye geliyordu" dedi.
"ANNE VE BABAMIN TEŞHİSİNİ KABUL ETMİYORUM"
Olay günü kardeşi, aynı zamanda dosyada sanık olan Aleyna Yıldız'ı kendisini araçla otelden saat 19.00'da aldığını ve eve gittiklerini anlatan sanık Ferhat Yıldız, "Saat 21:00 gibi odama geçtim. Ağabeyim Mühyettin salonda oturmaktaydı. Gece saat 02:00-03:00 gibi amcamın aracının yandığına ilişkin haber geldi. Amcamın evinin kapısını, polisle birlikte çilingire açtırmışlar. Yengemin evde öldürüldüğünü de bu şekilde öğrendim. Yengem Esra'nın evine giren iki kişiden birinin ben olduğuma ilişkin, anne ve babamın teşhisini kabul etmiyorum. Annem, babam ve kardeşime polis tarafından baskı yapılmıştır. Kasten öldürme olayı bizim üzerimize yıkılmak istenmektedir. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.
"BENİM TEK SUÇUM O GECE DIŞARIYA ÇIKMAKTI"
Bir diğer tutuklu sanık Aleyna Yıldız, ailesinin sigara içtiğinden haberdar olmadığı için dışarı çıkıp arabayla gezdiğini anlattı. Eve tekrar girdiğinde hoşlandığı erkeğin, yakın arkadaşıyla birlikteliğini öğrendiğini ve sosyal medyada fotoğraflarını görünce üzüldüğünü belirterek, bu nedenle tekrar evden çıkıp araçla gezdiğini, eve gittiğinde ağabeylerinin evde olduğunu, tek suçunun o gece dışarıya çıkmak olduğunu ileri sürdü.
"HTS RAPORLARI KABUL ETMİYORUM"
Savunma yapan tutuklu sanık Mühyettin Yıldız ise, amcası ve yengesini öldürmek için hiçbir nedeninin olmadığını belirterek, "Ben daha önce cezaevinde kaldığım için, özgürlüğüm benim için önemli. Akşam saat 00:00 da uyudum. Bu süreçte hiç evden çıkmadım. HTS raporlarını kabul etmiyorum. Yengemin evine gitmişsem, neden telefonumu yanımda taşıyayım. Annem polis baskısıyla beni teşhis etmiş. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum" dedi.
"YAVRUM PLANLANARAK VE TASARLANARAK ÖLDÜRÜLDÜ"
Maktul Esra Yıldız'ın annesi Yasemin Dallı da "Yavrum planlanarak ve tasarlanarak öldürüldü. 11 aydır biz yaşamıyoruz. Benim kızım kuş olsa ürkerdi. Çok korkardı, yabancı birine asla kapıyı açmazdı. Benim kuzum sadece soyadı Yıldız olduğu için kurban gitti. Evinde boğazı kesildi, nasıl bu kadar dik durabiliyorlar" diye konuştu. Ayrıca Dallı, sanıklar ile aynı koğuşta kaldığını söyleyen bir kişinin iş yerine geldiğini, sanıkların cezaevinde hasımlarını öldürmeleriyle ilgili konuştuklarını ilettiğini iddia ederek, sanıklardan şikayetçi oldu.
"BABAMIN BULUNDUĞU GECE FERHAT BANA BABAM İLE ORTAK OLDUĞUNU SÖYLEDİ"
Nuri Yıldız'ın oğlu olan müşteki Umut Yıldız ise sanık Ferhat Yıldız'ın otellerine gelerek, ortak olmak istediğini, paranın arabada olduğunu babasına söylediğini anlattı. Babasının ise 'Madem parayı buraya kadar getirmişsin, kasada emanet olarak tutalım' dediğini aktaran Umut Yıldız, "Ben 150 bin lira olduğunu duydum. Sonrasında babam ile Esra ablanın öldürüldüğünü öğrendik. Babamın bulunduğu gece Ferhat bana babam ile ortak olduğunu, 600 bin lira verdiğini söyledi. Olayın şoku ve üzüntüsü içerisindeydim, söylediklerini öteledim. Bu sırada Ferhat'ın üzüldüğüne şahit olmadım. Bizimle gasilhaneye veya mezarlığa gelmedi, öldürenleri merak ettiğini de duymadım" dedi.
Şu anda oteli işlettiğini de belirten Umut Yıldız, sanıkların iddia ettiği gibi hiçbir tefecinin kendisine gelerek para istemediğini, işletmenin değerinin 7-8 milyon lira olduğunu, mülk değerinin tahmini olarak 10 milyon dolar olduğunu düşündüğünü söyledi. Ayrıca Ferhat Yıldız'ın 2 ay getir-götür işi yaptığını, yönetimde yer almadığını, ticari tecrübesinin olmadığını ve sanıklardan şikayetçi olduğunu da belirtti.
"SANIKLARIN AMACI OTELİN ORTAĞIYIM DİYE OTELİN BAŞINA GEÇMEKTİ"
Nuri Yıldız'ın kızı olan müşteki Sevda Yıldız da "Ben sanıkların bu cinayeti yıllardır planladıklarını düşünüyorum. Ben, Esra abla ve babam oturduğumuzda, babam Ferhat'ı işe aldığını söylemişti. Bende kendisine neden işe aldığını, Ferhat'ın çalacağını, çırpacağını kötü bir kişilik olduğunu söyledim. Ferhat ve ailesinin bizim ailemize küçüklükten beri düşmanlık beslediklerini, amaçlarının babamı öldürüp 'Ferhat otele ortak oldu' dedirtmek olduğunu düşünüyorum. Bizi küçük gördükleri için kandıracaklardı. Babam kişilik itibariyle ortaklığı sevmezdi. Daha önce kardeşleriyle ortaktı. Kardeşlerini ortaklıktan çıkarmıştı. Babam bulunduktan sonra, adli tıpta otopsi yapılırken sanıkların babası Fatih Yıldız, benim yanıma gelerek 'Otel artık bizim. Ferhat oraya ortak oldu' dedi. Hatta otelin mülk sahibi, amcamı uyardı. Benim acılı olduğumu söyledi. Babamın kırkını yapacağımız sırada bir kez otele gittim. Otele gittiğimde Ferhat oradaydı ve bana 'Olayın üstünden 2 ay geçti. Artık faili meçhul oldu. Katiller bulunmaz bundan sonra' dedi. Sanıklardan şikayetçiyim. En ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ediyorum" dedi.
Maktul Nuri Yıldız'ın diğer 2 çocuğu da sanıklardan şikâyetçi olduklarını söyledi. Mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, sanıkların fotoğrafları çekilerek, video görüntülerindeki şahısların sanıklar olup olmadığı hususunda dosyanın bilirkişiye gönderilmesine ve sanıklardan alınan örneklerle olay yerindeki bulguların karşılaştırılması için emniyete müzekkere yazılmasına karar verdi.
Duruşma sonrası üzerinde Esra Yıldız'ın fotoğrafının olduğu siyah çelenk ile avukatı Eren Serdar eşliğinde açıklamalarda bulunan anne Yasemin Dallı, "Kızının sebepsiz öldürüldüğünü, bu olayın hunharca planlanarak gerçekleştirildiğini söyledi. Sanıkların Serbest bırakılma taleplerine de isyan eden anne Dallı, "Bu kişiler çıktığında belki bana zarar verecekler" diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 11 Ekim 2021 tarihinde Esenyurt Haramidere mevkiinde otoyol kenarında Nuri Yıldız'a ait aracın yanar vaziyette bulunduğu belirtildi. Söndürme işlemleri sırasında yapılan incelemede aracın içinde kimsenin bulunmadığı görülürken dış kısmında kan olduğu tespit edildi. İddianamede Nuri Yılmaz'a ulaşmak için Denizköşkler Mahallesi'nde bulunan ikametine gidildiği belirtilirken, evin kapısının kilitli olması üzerine çilingirle kapının açtırılıp içeri girildiğinde maktulün eşi Esra Yıldız'ın boğazının kesilerek öldürüldüğü kaydedildi. Ayrıca, Nuri Yıldız'ın da Beylikdüzü'nde başına isabet eden 3 kurşunla öldürüldüğüne yer verildi. Soruşturma kapsamında incelenen güvenlik kamera görüntülerinde Esra Yıldız'ın öldürüldüğü gece evine gelen koyu renk şapkalı ve maskeli iki erkeğe kapıyı açtığı, bu kişilerin 10 dakika sonra binadan çıktıkları tespit edildi. Nuri Yıldız'ın ise, Beyoğlu'ndaki bir otelden tek başına ayrıldıktan sonra, bir parkın önünde dörtlüleri yanan bir otomobilin önünde durduğu, daha sonra Edirne yönüne gittiği belirlendi. Şüphelilerin kullandığı cep telefonu hatlarının HTS kayıtlarının incelenmesi üzerine şüphelilerin olay saatinde evde olmadıkları belirlendi. Yapılan araştırmada şüpheliler, maktul Esra Yıldız'ın bulunduğu konuta girdikleri, kamera görüntülerinde ve HTS kayıtlarından tespit edildi. Tespitler sonucunda şüpheliler Ferhat Yıldız ve Mühyettin Yıldız olduğu belirlendi. Otomobili park edip ayrılan şüphelinin ise Aleyna Yıldız olduğu teşhis edildi. Cumhuriyet Başsavcısı, 3 sanık hakkında 'Tasarlayarak öldürme' suçundan 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 3 ayrı suçtan 9'ar yıl hapis cezası talep edildi.