Türkiye'de organ nakli bekleyen hastaların günden güne artması ancak bağışçı sayısının yetersiz olması nedeniyle uzmanlar, kişinin aksi bir beyanı olmadıkça doğuştan bağışçı kabul edilmesini öngören ve bazı ülkelerde uygulanan "varsayılmış rıza sistemi"nin ülkede de gündeme gelmesi, en azından tartışmaya açılması önerisinde bulundu.
Antalya'da 83 ülkeden yaklaşık bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen 1. Uluslararası Organ Nakli Ağı Kongresi'nde, organ nakli operasyonlarının yanı sıra bağışçı sayısını artıracak çalışmalar irdelendi.
Kongreye katılan Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Eyüp Kahveci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, organ naklinin, "Tedavisi mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organlar yerine, canlı veya beyin ölümü gerçekleşen bireyden alınan organın konulması" şeklinde tanımlanan bir tedavi yöntemi olduğunu anımsattı.
Türkiye'de böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, ince bağırsak gibi organlar ile kalp kapağı, kornea, kemik, kemik iliği, deri, yüz, el, kol ve bacak gibi doku nakillerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini söyleyen Kahveci, böbrek ve karaciğer için canlıdan nakil gerçekleştirilebildiğini, ancak diğer organlar için beyin ölümünün gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu yıl eylül ayı sonu itibarıyla, 2 bin 744'ü canlı olmak üzere 3 bin 865 nakil gerçekleştiğini dile getiren Kahveci, 29 akciğer, 2 bin 534 böbrek, 58 kalp, bin 62 karaciğer, 2 de pankreas nakli yapıldığını kaydetti.
"26 BİN HASTA ORGAN BEKLEME LİSTESİNDE"
Kahveci, organ nakli bekleme listesindeki yaklaşık 26 bin hastadan 22 bin 355'inin böbrek, 2 bin 136'sının karaciğer, bin 67'sinin kalp, 290'ının pankreas, 67'sinin akciğer, 4'ünün kalp kapağı ve 4'ünün de ince bağırsak beklediğini bildirdi.
Her organı ve dokuyu başarılı bir şekilde nakil yapabildiklerine işaret eden Kahveci, "Organ bağışı noktasında büyük sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle yoğun bakım ünitesinde beyin ölümü gerçekleşen vakaların organlarının bağışlanması konusunda sıkıntımız var." diye konuştu.
Organ bağış oranlarının artırılabilmesi için mutlaka toplumsal farkındalığın yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Kahveci, Sağlık Bakanlığının, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu alanda aktif çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
"FRANSA VE İNGİLTERE'DE UYGULANIYOR"
Yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleşen bireylerin ailelerinden izin alma oranının yüzde 30'un altında bulunduğunu dile getiren Kahveci, bu oranın çok düşük olduğunu, yüzde 50'lere çekilmesi gerektiğini söyledi. Bunun için de yasal değişikliklere ihtiyaç olduğunu ifade eden Kahveci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'deki organ bağışı rıza sistemine göre, kişiler hayattayken bağışçı olabiliyor ya da öldükten sonra ailesi izin verdikten sonra organları alınabiliyor. Ancak Avrupa'ya baktığımızda ülkeler, doğuştan itibaren herkesin organ bağışçısı olması yönünde yasalarını değiştirmeye başladılar. Kişinin aksi beyanı olmadıkça doğuştan bağışçı kabul edilmesini öngören 'varsayılmış rıza sistemine' bir geçiş var. 2015'te İngiltere'nin Galler bölgesi de varsayılmış rıza sistemine geçti ve bağış oranlarını yüzde 35 artırdı. Fransa da geçti, orada da bu civarda bir artıştan bahsediliyor. Türkiye'de de artık 'varsayılmış rıza sistemi' uygulamasına ilişkin yasal düzenleme yapılmasını, en azından tartışmaya açılmasını, organ nakli ile hayata tutunmayı bekleyen hastalar açısından önemsiyoruz."
Bu konuda resmi otoritelerin adım atmasını beklediklerini vurgulayan Kahveci, bu konuda kendilerine düşen görevi yapacaklarını ifade etti. Kahveci, sistemin organ bağışını artıracağını sözlerine ekledi.