Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin hayata gözlerini yumduğu gece olan Şeb-i Arus, 749. yılında "Dostluk Vakti" temasıyla herkesi tek yürek olmaya davet ediyor. Mevlana, "Gönüllerin dönüşünü aşktan bil. Aşk olmasaydı dünya, donar kalırdı" diyerek tasavvufun anahtar terimlerinin sevgi, barış ve aşk olduğunu aktarıyor. Yüzyıllar boyu görselliği ile seyredenleri adeta büyüleyen ve Mevlana'nın izinden giden semazenlerin her hareketi ayrı bir anlam taşıyor. Kıyafetleri, ahenk içindeki dönüşleri ve değişmeyen ritüelleri...
'KAPIMIZ HERKESE AÇIK' DİYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Tasavvuf, İrfan ve Meydan Meşkleri Topluluğu'nda semazenbaşı olarak görev yapan Abdurrahman Tevruz (40), tasavvuf kültürüne çocukluk yıllarında ilgi duymaya başladı. İstanbul'da yaşayan Tevruz, 'Kapımız herkese açık' diyor. "Ne olursan ol gel" diyen bir kültüre de bu yakışır zaten. Çocukluğundan beri bu kültürün içinde. Sayısız semazen yetiştirmiş bugüne kadar.
'SEMAZENİM' DEDİĞİM ZAMAN KİMSE BENİ ANLAMIYORDU
Tevruz, şunları söyledi: "Herkes gibi normal bir hayata sahibiz. Semazen olarak anılmaktan, olmaktan, layık olamasak da o yolda olmaktan onur ve şeref duyuyorum. Semazenliği, keyfini yaşayarak öğrendim. İlk Ayin-i Şerif'e 26 yıl önce çıktım. Sema'yı öğreten kişiye 'Sema Dedesi' denir. Benim dedem ise Nail Kesova'dır. Bu topraklarda Mevlana ismini duymayan veya ona samimi olarak bakmayan yoktur. Yunus Emre, Hz. Mevlana ve Ahmet Yesevi gibi isimlere saygın bir hürmet vardır. Lisede 'semazenim' dediğim zaman edebiyat öğretmenim dışında kimse beni anlamıyordu. Ama bugün bir semazen denildiği zaman ya da bir sema izlemeye gidiyorum dediğinde kimse garipsemiyor."
MEVLANA'NIN YOLU, BİR SIĞINAK GİBİ
"Oyun yaşlarımızdayken çark atmayı öğrendik. Semazenlik yolculuğumun ilk zamanlarında karşı çıkanlar oldu. 'Senin daha yaşın küçük, derinlere dalma' dediler. O dönemin sosyal şartlarından dolayı aileler biraz tedirgindi. Geldiğimiz süreçte, herkes çocuklarını gönül rahatlığıyla veriyor. Benim bu yolda kazandığım kişilik, şahsiyet, ömür boyu beni besleyen aslında bir hal oldu. O keyif vermeye başladı. 'Bu pozitif enerji nereden kaynaklanıyor?' diye soruyorlar. İnsanlar, modern zamanın kargaşasından kaçmak için kendisini çeşitli alanlara yöneltiliyor. İşte biz bunu daha çocukken görmeye başladık. Hz. Mevlana'nın yolu, bir sığınak gibi. Hatta özümüzü bulduğumuz yer. Orada olmanın verdiği merhameti daima hissediyorsunuz."
HER ŞEYİN BİR MANASI VAR
Sema mukabelesinde her kıyafetin, her hareketin manası olduğunu vurgulayan Tevruz, şu ifadeleri kullandı: "Bu bir aşk meselesidir. Kıyafetlerin tamamının öpülmesi, kâinattaki canlı ve cansız, insana hizmet eden her şeye değer verilmesi anlamını taşıyor. Oturup kalkmamızdan selamlaşmamıza, evde yatışımızdan kıyafetlerimize kadar hepsinin birer manası var. Kıyafetlerde; renkler değişir, şekilleri değişir ama mana hepsinde aynıdır. Kolları yana açmak olgunluğa yönelişi simgeler. Semazenin başındaki sikke mezar taşını, sırtındaki hırka mezarını, tennuresi ise kefenini simgeler. Semazenlerin sağ elleri yukarıya, sol elleri aşağıya dönüktür. Bu; 'Hak'tan alır halka veririz' anlamını taşır."