Korkunç olay geçtiğimiz sene İstanbul Yenibosna'da meydana geldi. Yakın arkadaşı Nadir Ün (68) tarafından 6 kurşunla vurulan Bahtiyar Akçay'ın (51) cesedi halı fabrikasındaki kuyuya atılmış ve üzeri betonla kapatılmış halde bulundu. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede daha önce polis olan ancak meslekten ihraç edilen sanık Ün hakkında "Kasten Öldürme" suçundan müebbet hapis, "Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma" suçundan ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istendi. Olayın ardından Mustafa Kemal A.'nın yardımı ile cesedin kuyuya atıldığı belirtilen iddianamede sanık Mustafa Kemal A. hakkında ise "Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmaya tutuklu sanık Nadir Ün bulunduğu cezaevinden getirildi. Duruşmada maktülün kızı, tutuksuz sanık Mustafa Kemal A. ve taraf avukatları da hazır bulundu.
"MAKTUL KARDEŞİM GİBİYDİ, PİŞMANIM"
Duruşmada savunmasını yapması için söz verilen tutuklu sanık Nadir Ün "Bu olay keşke yaşanmasaydı. Maalesef bu kötü olay yaşandı pişmanım. Maktul kardeşim gibiydi. Eşini çalıştığım yere işe koydum. Maktulle Samimiyet kurduk, dostluğumuz ilerledi. Sırlarımızı paylaştık. 12 Eylül 1980'den sonra işkenceler gördüm. Ben 35 yıldır sinir hastasıyım. Zaman zaman maktule borç verdim. Abi kardeş gibi olduk. Dostluğumuz ilerledi. Giresun'dan bize gelip gidiyordu. Pandemiden dolayı işsizdi. 25 bin TL para istedi. Erzurum'da ki birinde alacağı olduğunu alınca vereceğini söyledi. 25 bin TL verdim. 26 Mayıs 2021'de öğlen saatlerinde araç almak için İstanbul'a geldi. 27 Mayıs'ta iş görüşmesine gideceğini söyledi. Sohbet ettiğimiz sırada maktul bana ' Araba alacağım kaç para vereceksin' dedi. Ben de daha önce borç para aldığını söyleyerek tepki gösterdim. Para vermeyeceğimi söyledim. O da bir kereden ne olur dedi ve 12 Eylül 1980'i hatırlıyor musun demek suretiyle kendisine bahsettiğim yapılan işkence hadisesini hatırlattı. Sinirlendim, terbiyesiz seni kardeşim bildim, sırrı mı verdim nasıl konuşuyorsun dedim. Küfür etmedim. Masa üzerinde bulunan fabrika tipi küllüğü aldı. Kaçacak yerim yoktu. Kapı tarafında maktul vardı. Çekmecemden silahımı aldım ve ateş ettim. Kaç kez ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Sinir ve şeker hastasıyım" dedi.
"ÜZERİNE BETON DÖKTÜRDÜM"
Sanık savunmasına " Telefon ile polisi arayacaktım. Sonrasında kendi kızımı, 42 yıllık eşimi ve çok sevdiğim maktulün ailesini düşündüm. Polisi aramaktan vazgeçtim. Cesedi bağlayarak bir çuvala koydum. Çuvalı çekerek fabrikanın orada bulunan atık su kuyusuna attım. Yerdeki kanları temizledim. Bana maktulün öldürülmesinde cesedin taşınmasında ve kanların temizlenmesinde yardım eden olmadı. Çalışanlarda dâhil kimsenin haberi yoktu. Sonrasında halıları değiştirdim. Su kuyusu üzerine beton döktürdüm. Halıları yaktırdım. Havalar ısındı kokular geliyor diyerek su kuyususun üzerini kapattırdım. Olaylardan dolayı çok pişmanım" şeklinde devam etti. Tutuksuz sanık Mustafa Kemal A. ise olaylarla bir ilgilisinin olmadığını ifade etti.
"NADİR ÜN İNTİHAT ETMİŞ BANA BABAMIN İNTİHAT ETMİŞ OLABİLECEĞİNİ SÖYLEDİ"
Maktul Bahtiyar Akçay'ın kızı Aslıhan Akçay ise ifadesinde "Ben Nadir Ün'ü aradım. Nadir Ün telefonu açtığında bana gülerek kızım nasılsın dedi. Hâlbuki 3 gün önce babamı öldürmüş. Telefonda Nadir Ün'e babama ulaşamadığımı söyledim. Bana 3 gün önce gördüğünü söyledi. Nadir Ün babamın başka kadınlarla ilişkisi olduğunu, psikolojik sorunları olduğunu, intihar etmiş olabileceğini, AİDS'e yakalanmış olabileceğini söyledi ama şunu hesap etmedi. Ben babama bir söz vermiştim. Seni bırakmam demiştim. Nadir Ün benim anlayamayacağımı düşündü. Benimle dalga geçti. Ben babamı bulmaya kararlıydım. Şikâyetçiyim" dedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın gördüğü tedaviye ilişkin evrakların sunulması ve tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.