Dünyayı saran kabus koronavirüsle birlikte eğitim ve öğretime verilen 1,5 yıl aradan sonra geçen eylül ayında virüsün gölgesinde açılan okullarla yüz yüze eğitim start aldı. Büyükşehirlerde PCR testleri, ulaşım, sınıflardaki yoğunluk nedeniyle üst düzey önlemler konuşulurken, Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Kumrucuk Köyü'ndeki ilkokul, korona kâbusunun uğramadığı, her şeyin doğal olduğu okullar arasında yer aldı. 34 öğrencinin eğitim gördüğü okul, bulaş riskinin en az olduğu doğal ortamdan oluşuyor. Burada öğrenciler kimi okulun bahçesine yerleştirilen tahta da ders görüyor, kimi sınıfta. Öğretmenleri Hasan Kartal ise öğrencilere uyguladığı dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak kabul edilen Finlandiya eğitim modeliyle, göz dolduruyor. Hasan öğretmen, "Hayatı öğretiyoruz" dedi.
PANDEMİDE EN AVANTAJLI KÖY OKULLARI
Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Kumrucuk Köyü'nde 8 yıldır öğretmenlik yapan Hasan Kartal, okulda, dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak kabul edilen Finlandiya eğitim sistemini hayata geçirdi. 35 haneli köyün 34 öğrencili okulunda bir okul öncesi öğretmen, bir sınıf öğretmeni ve Hasan Kartal olmak üzere 3 öğretmen dev bir kadro gibi çalışıyor. Büyükşehirlerde korona gölgesinde eğitim-öğretim sürerken, bu köy okulu ise koronadan çok uzakta korunuyor. Hasan Öğretmen, "3 öğretmenimiz, velilerimiz hep aşılı. Burada güvendeyiz. Pandemide en avantajlı okullar köy okulları. Tam kapanmalar da bile öğrencilerimizden kopmadık. Ben köyde ev ev dolaşıp, derslerimizi sürdürdüm.Uzaktan eğitime katılamayan tablet ve interneti olmayan çocuklarımız için köy okulları daha erken açıldı. Bu nedenle yine avantajlı konuma geçtik. Yine de maske, mesafe kurallarına uyuyoruz. Derslerimizi kimi gün bahçede doğal bir ortamda,kimi gün sınıfta yapıyoruz. .Biz aldığımız önlemlerle artık korona da neymiş diyecek duruma geldik" dedi.
HER ŞEY DOĞAL
34 öğrencili köy okulunun birleştirilmiş sınıfında, adeta kolej eğitimi veren Hasan Öğretmen, öğrencilere oldukça renkli bir sınıf ortamı yaratıyor. Bu okulda çocuklar okul bahçesinde sebze meyve yetiştiriyor. Konserveler, reçeller yapıp turşu kuruluyor. Sobada yemekler pişiriliyor. Kümesten aldıkları yumurtalarla okulda kahvaltı yapıyorlar.Yani her şey doğal.
SINIFIN ORTASINDA KÖPEK YIKIYORLAR
Çocuklar, sınıfıtın ortasında köpek bile yıkıyor. Hasan Kartal bunu, "Çocukların hayvanlara çok ilgi göstermediğini farketmiştim. Sonra Kabataş Okulları Vakfı bize sahiplenmemiz için bir köpek gönderdi. Öğrenciler onun adını benim soyadımdan ve koyu Beşiktaşlı olmamdan etkilenerek, Kartal koydu. Onu besliyorlar, yıkıyorlar. Kartal, 6 aydır bizimle birlikte okulumuzda yaşıyor. Kartal geldikten sonra öğrencilerimin hayvan sevgisi çoğaldı. Bunu onlara aşılamak çok güzel ve özel bir duygu" dedi.
YAP KURABİYE ÖĞREN FEN BİLİMLERİ
Ana felsefesinin çocuklara sadece öğretim değil eğitim de vermek olduğunu belirten Hasan Öğretmen, "Okuma-yazma dört işlem becerisi kazandırmak değil. Çocukların kazanımlarını hayatla ilişkilendirmek. Hayatında da kullanacağı eğitimi vermek. Yemek yerken görgü kurallarını öğretirken, örneğin sınıfta sofra kurduruyorum. Kimi evinden peynir, kimi tandır, kimi yumurta getiyor. Ben de çay demliyorum. Sofra başında öğreniyoruz bunları. Fen bilimleri derslerinde hamur yapıyoruz. Bunlardan öğrenciler kurabiyeler yapıyor. Bu karışımdan öğrenciler kuvvet uyguladığın cisimlerin şeklinin değişebileceğini hem gözlemliyor hem yapıyor" dedi.
DERSLİKLER SADECE SINIFLAR OLMAMALI
Dersliklerin sadece sınıflar olmaması gerektiğini belirten Hasan öğretmen şöyle devam etti: "Her yer bir sınıf ortamı bizim için. Bazen derslerimizi okulumuzun bahçesinde yapıyoruz bazen de doğanın içindeyiz. İ harfini öğretirken çocuklara iğne iplikle öğretiyorum. Öğrenciler bir yandan ipi iğneden geçirirken göz koordinasyonunu arttırıyor. İ harfini dikerek, hem harfi öğreniyor, hem de düğme dikmeyi. Bazen sınıfta çocuk yogası yapıp, gevşiyoruz." Her eve bir kitaplık projesi yürüttüklerini de belirten Hasan öğretmen, "Kampanyalarımızla her eve bir kitaplık kurduk. Ve 100 kitap verdik. Artık köyde her evde kitaplık var" dedi.