Klinik, gıda, çevre ve bitki orijinli mikroorganizmaların moleküler tanısı ve karekterizasyonu ve endüstriyel kullanımı olan biyolojik formülasyonların geliştirilmesi, kök hücre, gen tedavi ve kanserle ilgili bilimsel araştırmalar yapan Prof. Dr. Fikrettin Şahin, "obezite sorununun kontrolü ve tedavisi için borlu çözüm çalışmaları" ile 2019'da İlim Yayma Ödüleri'nde Büyük Ödül'ün sahibi oldu.
1968'de Erzurum'un Şenkaya ilçesi Çatalelme Köyü'nde doğdu. Ortaokulu olmayan bir köyde büyüdü. Ortaokul için Sarıkamış'taki halasına, lise için Keçiören'deki amcasının yanına gitti. Atatürk Üniversitesi Ziraat Mühendisliği bölümünü fakülte ve bölüm birincisi olarak tamamladı. 1991'de YÖK bursuyla ABD'ye gitti. "Türkiye, bilim adamı olmam için bana hep destek oldu" diyen Şahin, "YÖK bursu ile gitmem onuruma dokundu. Kendi ülkemin kaynaklarını ABD'de harcamak istemiyorum" diyerek YÖK 1500 dolarlık bursunu iptal ettirip ABD'den 900 dolar burs almaya başladı.
Bu ülkede çok başarılı bir eğitim ve uygulama dönemi geçiren Fikrettin Şahin, 1996'da Dorothy Brickman Liderlik ödülüne layık görüldü. Ödülden sonra, "Benden bir isteğin var mı" diye soran Rektör Prof. Dr. Gordon Gee'ye, "Kendi adıma bir talebim yok ama kabul ederseniz Atatürk Üniversitesi ile Ohio State Üniversitesi arasında kardeşlik anlaşması imzalayabilirseniz sevinirim. Üniversitemde yurtdışına çıkmak, ABD'de eğitim almak isteyen çok sayıda bilim insanı ve öğrenci var." yanıtını verdi. Böylece iki okul arasında halen devam eden anlaşma imzalandı...
Kanada'da Western Ontario Üniversitesi'den doktora sonrası araştırma için teklif alan ve bu ülkeye taşınarak Mikrobiyoloji ve Agri-Food Canada laboratuvarlarında bilimsel çalışmalarıma devam eden Fikrettin Şahin, 1998'de Türkiye'ye dönerek Atatürk Üniversite'sinde akademik çalışmalarını sürdürdü. 2000'de doçent oldu, 2004'te ise Bedrettin Dalan'ın daveti üzerine Yeditepe Üniversite'sine geçerek Türkiye'de ilk kez Genetik ve Biyomühendislik bölümünü kurdu ve halen bölüm başkanlığını yapıyor. Okulda SABAH'ı ağırlayan başarılı bilim insanı aldığı ödülü ve ödüle giden süreci anlattı:
Hayatımda birçok kez ödül aldım. Ama beni en çok heyecanlandıran ödül İlim Yayma Vakfı'ndan aldığım ödül oldu. Cumhurbaşkanımız'ın elinden ödül almak çok gurur vericiydi. Hedefim Türkiye'ye hizmet etmek ve bilimde çok iyi noktalara taşımak. Türkiye bir basamak atlayacaksa bunda benim de katkım olsun istiyorum.
İlkokulda çok sevdiğim öğretmenim Gülsaray Morkoç Gündaş, petrol ve enerji kaynakları bakımından çok fakir bir ülke olduğumuzu, 1. Dünya Savaşı sırasında petrol zengini olan topraklarımızı kaybettiğimizi söylemişti. Bu duruma çok üzülmüştüm. 'Başka yeraltı zenginliğimiz yok mu?' diye öğretmenime sormuştum. Bana öğretmenim, 'Bor var ama bizim henüz onu kullanacak teknolojimiz yok' demişti. Aklımın köşesinde hep bu kaldı. Ortaokulda ve lisedeyken borla ilgili bizim ülkemizde bir gelişme var mı diye hep araştırırdım. Bilim insanlarının bunu misyon edinip çalışması gerekir diye düşünüyordum.
2011'de Yeditepe Üniversitesi Biyoteknoloji yüksek lisans ve doktora programımız açıldıktan sonra sağlık, tarım ve çevre alanlarında bor ile ilgili ürün ve teknolojilerin geliştirilmesi konusunda bir araştırma grubu kurdum. Çalışmalarımızda, bazı bor bileşiklerinin çok iyi antimikrobiyal ve antiviral özelliklerinin olduğunu belirledik. Kronik yaraların tedavisinde kullanılacak dünyada başarılı bir ürün yoktu. İlk defa bor içerikli antiseptik özelliği bulunan bir yara iyileştirme jeli geliştirilmiş ve markete sunulmuştur. Kanser ve nörodejeneratif hastalıkların (parkinson, alzheimer, ALS gibi) tedavisi için yeni ilaç formülasyonları geliştirmeye çalışıyoruz. Ayrıca yeni nesil biyoteknolojik ilaçlar, kök hücre ve gen tedavi uygulamaları ve ürünleri ile ilgili araştırmalar yapıyoruz.
Obezite ve karaciğer yağlanması konusunda tamamlanan bilimsel projelerimiz ve buluşlarımızdan dolayı 2019 yılı İlim Yayma büyük ödülüne layık görüldüm. İlim Yayma Ödülü'nü aldıktan sonra ABD'deki doktora hocam beni aradı. Türkiye'de prestijli bir ödül almışsın. Şimdi haberlerde okudum ve heyacanlandım' dedi. Bu ödülün yurtdışında dahi duyulması beni çok sevindirmişti.
"17 YILDA TÜRKİYE'NIN NOBEL'İNİ ALDI"
Yeditepe Üniversitesi Kurucusu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan'a, "17 yıl önce Fikrettin Hoca'yı almak için çok uğraşmışsınız. Gece 02.00'de okulu gezdirmişsiniz ve bütün şartlarını kabul etmişsiniz. Neden Fikrettin Hoca konusunda bu kadar ısrarcı oldunuz?" diye sorduk. Dalan'ın yanıtı şöyle oldu: "Ben Fikrettin'de gerçek bir bilim adamı cevheri gördüm. Nobel alacak kapasiteyi gördüm. İlk onu gördüğümde dedim ki, 'Fikrettin sen Nobel alacaksın'. Çok gençti o zaman. Bana, 'Nobel nerede? Ben nerede?' dedi. 17 senede Türkiye'nin nobelini aldı."